Kadıköy çıkışlı çok underground rock grubu vardır. Bunların en önemlilerinden biri de Kesmeşeker‘dir. 2004 tarihli Kum albümleri çıktığında grubun beyni, solisti ve lideri Cenk Taner ile konuşmuştum. (ARŞİV)
Daha doğrusu konuşmaya çalıştık, zira tanıyanlar bilirler ki, ağzında laf almaya geldi mi Cenk Taner Mister No’dan beterdir*.
Şöhret için yırtınan onca müzisyenin yanına koyulduklarında, Bob Dylan, John Cash, Neil Diamond ya da Leonard Cohen gibiler kömürlerin arasına karıştırılmış elmas gibi parlarlar. Onlar çoğunluğa hitap ve itibar etmezler. Cenk Taner’in şu sözleri bu tip sanatçıları getirdi hemen aklıma. “Ben Kesmeşeker grubunun arızanın önde gideni olduğuna inanıyorum. Çünkü bu müzik piyasasında parayı pulu takmayıp 7. albüme gelmiş bir rock grubu söz konusu olan.”
90’dan beri, yani Dipten ve Derinden‘den beri takip ediyorum Kesmeşeker ve Cenk Taner’i. Ne BMW’ye bindiğini gördüm, ne de mankenlerle takıldığına. Mensup olduğu Kadıköy cemaatından biraderleriyle aynı rakı masasını paylaşmak, Kadıköy barlar sokağındaki Trip’te Mete Avunduk’un seçtiği muhteşem şarkılar eşliğinde birasını yudumlamak, en fazlasından atlayıp Antalya Olimpos’a gitmek onun bu hayattaki en büyük zevki oldu hep. 2001’de sessiz sedasız çıkan solo albümü, bu gösterişsiz hayatın paralelinde yalnızca sınırlı sayıdaki Kesmeşeker dinleyicisine ulaştı. Cenk dinleyici profilinin niteliğinden ve niceliğinden hiç şikayetçi değil tabii. “Beni bugüne kadar hayal kırıklığına uğratan hiçbir Kesmeşeker dinleyicisi olmadı” diyor ve belli ki onun için de önemli olan bu.
Sektörün çarkına elini kolunu kaptırmadan, düzene uymadan 15 seneyi deviren Kesmeşeker şimdi adını Kum koydukları yeni icraatlarıyla bir şans daha veriyor akıntıya göre müzik dinleyenlere. Cenk albüme çok güveniyor; “Müzik ve söz olarak da, çalım ve kayıt olarak da, kapak çalışması olarak da, en iyi Kesmeşeker albümü oldu bu. Üstelik bu albümün sinerjisine çok inanıyorum.” Taner’in bu kadar kendinden emin konuşmasının bir nedeni de albümü underground rock’ın efsane ismi Demirhen Baylan’la birlikte hazırlamış olmaları. 15 senede değişiklikler olmamış değil grupta tabi. CT haricinde tüm ilk elemanlar değişmiş mesela. Ama duruş muhafaza edilmiş. “Duruşumuz aynı ama evrildik zaman içinde…” diyor Cenk. Grubun diğer üyeleri olan Mavi Sakal ve Karapaks tanıdığımız Kaan Altan, Kargo’nun kurucu üyelerinden M.Ş.Ş. ve Timur. (Kadıköy altyapıdan diye belirtiyor Cenk)
Albümün adını soruyorum. “Albüm Kum’un çağrıştırdığı her şeyi barındırıyor: Sessizlik, yalnızlık, kalabalık, değişmezlik görüntüsü altındaki büyük değişim…” diye yanıt veriyor. Son hamlem ise onun çok iyi bildiğim Paul McCartney ve Beatles hayranlığına dokundurmak oluyor. O kadar ağır rocker var neden Paul, diye soruyorum. “Paul Mc Cartney ağır bir abimizdir… George Harrison daha ağırdır. Ama birisi kg, birisi pound hesabı olarak. Beatles her şarkı yazarının karşısına çıkan bir gruptur. Çünkü kitaptır.” Bu saptamanın üstüne konuşmak yakışık almazmış gibi geliyor, bana. Teybi kapatıyorum. Birer yudum alıyoruz biramızdan. Sonra Masalevi’nde yankılanan belirsiz bir müziğe klip çeker gibi dalgın gözlerle boşluğu süzmeye başlıyoruz. Yüzümüzde görenin “Bu adamlar ne biliyor acaba?” şeklinde merakını uyandıracak bilmiş bir ifade.