BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

“Ha, sakın ola ki Hellboy’un en umutsuz anında bile düşmanına ‘canın cehenneme!’ diyebilmesini bir kahraman züppeliği veya beylik çizgi roman edebiyatı olarak görmeyin. Bu hataya düşerseniz Hellboy’un asi ruhunu ve kendi varoluşuyla ilgili nihilist tutumunu anlaya teğet geçersiniz. Evet, adettendir, her çizgi roman kahramanı ölüm tehditi altında – sonuçta hiç ölmezler ya – düşmanına baş eğmez, yelkenleri suya indirmez bilakis kararlığını perçinlemek için ‘canın cehenneme!’ manasında bir laf eder. Ama bunu ölmeyi gerçekten umursamadığı için söyleyen belki de en sahici kahraman Hellboy’dur. Bundan daha ‘cool” bir şey olabilir mi?”

Görkemli Çizgiroman-ım!

Cehennemden iyi şeyler de çıkar! HELLBOY

“Ha, sakın ola ki Hellboy’un en umutsuz anında bile düşmanına ‘canın cehenneme!’ diyebilmesini bir kahraman züppeliği veya beylik çizgi roman edebiyatı olarak görmeyin. Bu hataya düşerseniz Hellboy’un asi ruhunu ve kendi varoluşuyla ilgili nihilist tutumunu anlaya teğet geçersiniz. Evet, adettendir, her çizgi roman kahramanı ölüm tehditi altında – sonuçta hiç ölmezler ya – düşmanına baş eğmez, yelkenleri suya indirmez bilakis kararlığını perçinlemek için ‘canın cehenneme!’ manasında bir laf eder. Ama bunu ölmeyi gerçekten umursamadığı için söyleyen belki de en sahici kahraman Hellboy’dur. Bundan daha ‘cool” bir şey olabilir mi?”

hellboyÇizgiromansever Ninja

“Ha, sakın ola ki Hellboy’un en umutsuz anında bile düşmanına ‘canın cehenneme!’ diyebilmesini bir kahraman züppeliği veya beylik çizgi roman edebiyatı olarak görmeyin. Bu hataya düşerseniz Hellboy’un asi ruhunu ve kendi varoluşuyla ilgili nihilist tutumunu anlaya teğet geçersiniz. Evet, adettendir, her çizgi roman kahramanı ölüm tehditi altında – sonuçta hiç ölmezler ya – düşmanına baş eğmez, yelkenleri suya indirmez bilakis kararlığını perçinlemek için ‘canın cehenneme!’ manasında bir laf eder. Ama bunu ölmeyi gerçekten umursamadığı için söyleyen belki de en sahici kahraman Hellboy’dur. Bundan daha ‘cool” bir şey olabilir mi?”

Hellboy – Kıyamet’in Sağ Eli’nin önsözünden… (İthaki Yayınları – 2004)


Naziler, II. Dünya Savaşı’nı kazanmak konusunda çok kararlıydılar. Bunu başarmak için gereken her şeyi yapmak konusunda da… Bildik savaş araçları ve stratejilerinin yanında sıradışı yöntemlere başvurmaktan çekinmediler. Ezelden beri okültizmden medet uman bir hayalperest (yoksa kaçık mı?) olan Hitler bu uğurda karanlık yollarda ustalaşmış sahte peygamber Grigori Rasputin’e ve onun müridi bilim adamlarına Nazi Almanyası’nın tüm olanaklarını sundu. Yine de müttefikler üstünlüğü ele geçirmişler ve her cephede zaferler kazanmaya başlamışlardı.

Rasputin’in son kozu Ragnorak Projesi idi. Böylesine umutsuz bir anda bile savaşın seyrini değiştirebilecek bir mucize gerçekleştirmeyi vadediyordu. Elbette aslında savaşla çok ilgili değildi Rasputin. O, dünyanın sonunu getirecek kadim güçlerin bir kölesi olarak kendi ajandasını izliyordu.

Büyü ve teknolojinin bir araya getirilmesiyle hayat bulan Ragnorak Projesi 24 Aralık 1944’te İngiltere, Doğu Broomwich’te bir Nazi Komando timinin nezaretinde gerçekleşti. Rasputin cehenneme bir boyut kapısı açmayı başardı. Açılan kapıdan dünyamıza Anung Un Rama adlı bir iblis geçti. Çocuk yaştaki bu iblis neyse ki Naziler değil, proje mekanına baskın yapan Amerikan birliği tarafından bulundu.

İblis çocuğu ABD hükümetine bağlı çalışan Paranormal Araştırma ve Savunma Bürosu himayesine alır. Kurumun kurucusu iblis çocuğa Hellboy adını verir. Hellboy kurum tarafından büyütülür, eğitilerek ABD’nin olağan ve olağan dışı düşmanlarına karşı savaşacak bir ajan haline getirilir.

Büyüdükçe kuyruğu, boynuzları ve taştan büyük bir sağ eli olan kırmızı, iri yapılı bir iblis görünümüne kavuşmuştur. Kütüğü cehennem olan bu iblis “Bir iblisi yakalamak istiyorsan peşinden bir iblis yolla” düsturundan hareketle, kötü güçler tarafından salıverilen iblislerin, canavarların ve hayaletten vampire başka doğa üstü varlıkların peşine yollanır. Bu savaşta yalnız değildir. PASB’nun emrinde Liz Shermann, Abraham Sapien, Johann Kraus gibi olağanüstülükler arz eden başka garip ajanlar da vardır.

Kökenindeki ve doğasındaki şeytaniliğe rağmen son derece iyi huylu bir iblis olarak insanların yanında yer almayı seçen Hellboy’un hikayesi böyledir işte. Kimi çizgi roman kahramanları gibi plastik, kalıplara sıkışmış, tek düze bir karakter değildir. Kendi hayat görüşüne sahip, o görüş doğrultusunda yaşayan, hayli alaycı, kimi zaman nihilist, bazen depresif, bazen öfkeli ama daima sonuna kadar “delikanlı” bir tip.

Hellboy bir iblis olarak insan üstü güce ve dayanıklılığa sahiptir. Cehennemde doğduğu için ateş ya da patlamalar ona zarar vermez. Yaraları çabucak iyileşir, farklı dilleri konuşabilir. İblisler arasında Kıyametin Sağ Eli olarak da bilinir. Taştan olan sağ eli kadim kötülük Ogdru Jahad’ı hapsedildiği boyuttan çıkarabilecek anahtar olduğu için Hellboy aynı zamanda kıyametin de anahtarıdır.

Mike Mignola
’nın yarattığı şekliyle işte Hellboy’un hikayesi budur. Çizgi roman severlerin karşısına ilk kez 1993’te bir derginin parçası olarak çıkan Hellboy zamanla çok sevildi ve kendi dergisine sahip kahramanlar kategorisine yükseldi. Kısa zamanda en başarılı çizgi romanlardan biri oldu. Yalnızca çok satarak değil, genç çizerleri etkileyip, onlara ilham veren kalitesi ve tarzıyla başardı bunu. Oysa Hellboy’a kadar Mignola başkalarının yarattığı kahramanların çizgi romanlarını, başkalarının dergisi için çizen bir çizerdi. Bu işte yeterince çalışıp ustalaştıktan sonra kendi dergisini yapıp kendi kahramanını ve hikayelerini yaratmaya karar verdi.

En sevdiği şeylerden yola çıkacaktı: halk hikayeleri,masallar, mitoloji, B tipi filmler, hayalet hikayeleri, canavarlı çizgi romanlar, polisiyeden bilimkurguya ucuz romanlar. Ve H.P. Lovecraft ve Poe tarzı bir korku atmosferi hayal ediyordu. Hayal ettiklerini kağıda dökmeyi başardı Mignola. Referanslarla pek çok popüler kültür eserine bağlanan modern bir şahaser yarattı. İşin garibi ise Mignola’ya sorarsınız o Hellboy’u yaratırken babasından ilham aldığını söylüyor.

Hellboy’un sinema macerası…

Mignola’nın yarattığı ilk ‘mini-dizi’ “Hellboy– Seed of Destruction”dı. Yazar bu diziyi, “Hellboy’un kendini buluşu, ne tür bir insan olacağına karar verdiği an” şeklinde tanımlıyor. Hikaye zinciri Hellboy’un ilk kez yeryüzünde görülmesiyle başlıyor ve onun çeşitli maceralar yaşamasından sonra en nihayet, yeraltı dünyasının yok edici güçlerini harekete geçirmek için kendisine ihtiyaç duyan kötü yürekli Rasputin’le yüzleşmesine kadar uzanıyor.

The Devil’s Backbone ve 1993 Cannes Film Festivali’nde Eleştirmenler Ödülü’nün yanı sıra, Meksika’da dokuz dalda ödül alan Cronos gibi yapımlara imza atan, ardından Mimics ve Blade 2 ile Hollywood’u ve sinemaseverlerin gönlünü fetheden Meksika doğumlu yazar-yönetmen Guillermo del Toro’nun dikkatini çeken de işte bu ilk dizi oldu.

“Genç ve toy bir hayranken Mignola’nın efsanevi çizimleri ve çinisi beni resmen büyülüyordu. Mike’ın sanatını beynime kazıyor, onun insanın içini titreten çizgileriyle kendimden geçiyor ve onun yarattığı hemen her vinyette var olan siyahlığın derin çukurlarına dalıp gidiyordum… Zokayı yutmuştum. Ya da, aşık olmuştum. Gerçek ve çılgın bir aşktı bu… Samimiyetle itiraf edeyim filmlerimin tasarımında birçok kez Mignola’nın gizemli stilini taklit etmeye yeltendim…”

Del Toro Hellboy’un sinemaya uyarlanacağını duyduğunda, bunu yapacak tek bir kişi olduğunu biliyordu: Kendisi. “Çizgi romanın ateşli bir hayranıydım. Filme dönüştürüleceğini duyduğumda ise, odaya girip ‘Bu filmi yapması gereken kişi benim’ deme fırsatını elde etmek için çok savaş verdim,” diyor del Toro.

Daha yapımcılarla yaptığı ilk görüşmelerden, del Toro’nun malzemeye duyduğu tutku kendini belli etmişti. Mignola ve del Toro tanıştırılır tanıştırılmaz aralarında bir bağ oluştu. “Daha başlangıçtan itibaren benim için Guillermo’nun bu filmi yapabilecek tek kişi olduğu aşikârdı” diyor Mignola ve ekliyor: “Kendi kişiliğini filme katıyor. O, çizgi romanları seven ve onları ciddiye alan yeni nesil yönetmenlerden biri. Bu romanları anlıyor ve kabul edilir bir sinema türü olarak görüyor.”

Del Toro muradına erdi ve Hellboy filminin yönetmen koltuğuna oturdu. 2004’de gösterime çıkan film dünya çapında 100 milyon dolarlık bir hasılat yaptı. Daha da önemlisi Hellboy hayranı çizgi roman fanatikleri bile filmi sevdi.

İkinci Hellboy Çıkartması…

Aslında 100 milyon dolar bir devam filmini garantileyen bir rakam değildi. Ama bu rakam DVD satışları ve diğer yan gelirlerle yapımcıları ikna edecek noktaya yavaş yavaş olsa da ulaştı.

Hellboy şimdi dört sene sonra Hellboy: The Golden Army ile ikinci kez beyazperdede boy göstermeye hazırlanıyor. Del Toro ve Mignola’nın birlikte yazdıkları senaryoda Hellboy ve arkadaşları yine dünyanın sonunu getirmek isteyen ve Elf Prensi Nuada’nın emrinde hareket eden Altın Ordu’ya karşı savaşacaklar. Hellboy’u yine Del Toro’nun “Hellboy’un ta kendisi!” dediği15 senelik arkadaşı Ron Perlman canlandıracak.
Hellboy Evrenini Bazı Karakterleri

abe sapien

Abraham Abe Sapien: Suda nefes alabilen bir deniz adamıdır. PASB için çalışmaktadır.14 Nisan 1865’te Washington Hastanesi’de bulunmuştur. Oraya nasıl geldiğine dair hiçbir bilgi bulunmamamktadır. Abe’e adı, bulunduğu tarihten esinlenerek verilmiştir. Bu tarih Abraham “Abe” Lincoln’un suikastine denk gelen tarihti. Abe aynı zamanda bilim adamıdır.
liz sherman
Liz Sherman: Kansas’ta 15 Nisan 1962’de doğmuştur. Ateşi kontrol ve yaratma gücü vardır. On birinci yaş gününde ailesi de dair 32 kişiyi kazara yakarak öldürmüştür. PASB için çalışmaktadır.

Roger:
Bir homunculustur. (İnsan şeklinde çamurdan yapılmış heykel) Liz Sherman tarafından yanlışlıkla dirilmiştir. Hellboy sadece bir göreve çıksa bile onunla iyi anlaşır.

Johann Kraus:
Bir bedeni olmayan ve ektoplazmik özden (hayaletlerin hammaddesi) oluşan bu varlığın psijik güçleri vardır ve PASB için çalışır.

Trevor Bruttenholm:
Hellboy’u büroya alıp yetiştiren profesör. Hellboy için bir baba figürüdür. Çizgiromanda farklı filmde farklı şekide öldürülür.

rasputin

Grigori Rasputin
: Ölümden Ogdru Jahad sayesinde dönen ve onun kölesi olan keşiş. Hellboy’u bu dünyaya getiren odur ve bu yüzden onun babası olduğun iddia etmektedir. Kendisi Hellboy’un yazgısını takip etmesini, dünyanın sonunun getirilmesindeki rolünü üstlenmesini istemektedir.

Ilsa Haupstein:
Hellboy’u dünyaya getiren Rasputin’in takipçisi Nazi kadın.

Karl Ruprecht Kroenen:
Rasputin’in takipçisi Nazi doktor. Tüm vücudu demir bir zırhla kaplıdır.

Leopold Kurtz
: Rasputin’in takipçisi Nazi.

Herman Von Klempt
: Bir Nazi profesörü. Bir fanus içindeki bir kafadan ibarettir. Kriegaffe adlı metal donanımlı, konuşan gorilleri vardır. Bu gorillerden dokuzuncusu ve onuncusu Hellboy tarafından öldürülmüştür.

[poll=24]

İlginizi çekebilir...

Basın Bülteni

“Herkes için Adalet” ilkesiyle 14. kez sinemaseverlerle buluşacak olan Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen, Pınar Altuğ Atacan...

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et