Çizgi roman evrenlerinin beyazperdeye yansıyan mücadelesinden ve adaptasyon süreciyle yaşanan değişimden “Batman vs Superman: Dawn of Justice” filmine dair yazımda bahsetmiştim. Marvel evreninin parçaları nasıl bir araya getirdiğini, bu sürecin nasıl işlediğini kısa da olsa belirtmiştim. “Avengers”tan önce başlayan ve bu isim altında asıl şeklini alan yeni formuna kavuşan Marvel evreni, “Captain America: Civil War” (Kaptan Amerika: Kahramanların Savaşı) ile bir adım ileriye giderek aynı yolda yürümeye devam ediyor.
Açık konuşmak gerekirse Civil War filminden beklentim saçma sapan bir nedenle başlayan büyük bir kavgaydı, Civil War ismini vermelerini pek de önemsememiştim. Anlamsız bir tartışmayla başlayan bu büyük kavganın aynı Age of Ultron gibi senaryo olmayan, savaş sahneleriyle doldurulmuş bir film olacağını düşünüyordum. Ancak filmin senaristleri Christopher Markus ve Stephen McFreely ile yönetmenleri Anthony Russo ve Joe Russo beni oldukça şaşırttı.
“Captain America” olmasa bile “Civil War” adının hakkını veren bir iş çıkarmış ekip, hikaye kısmını kısa tutup yoğunluğu arttırmaya yönelmiş. Marvel evreninin en büyük sorunu olan, birçok izleyiciyi de rahatsız eden o umursamaz tavrı değerlendirmeye karar vermiş ve hikayeyi bu farkındalık üzerine kurmuş. Batman v(s) Superman’e bu anlamda oldukça benzeyen filmin meseleye daha gerçekçi bir çözümle yaklaşması büyük bir fark yaratmış. Iron-Man ve Kaptan Amerika’yı kendilerinden beklenmeyen tercihler yaparken görüyor olmanın getirdiği dinamizm ise filmi ayrı bir yere taşıyor.
Filmin ilk dövüş sahnesi, Age of Ultron gibi hayal kırıklığı yaratmayacağının sinyalleriyle başlıyor. Kamera oldukça aktif, dövüş teknikleri izleyiciyi sıkmayacak bir çeşitliliğe sahip. Efektler abartıya kaçmıyor, teknik yeterlilikler izleyicinin burnuna sokulmuyor. Teknoloji anlamında en büyük vurguyu Robert Downey Jr. ile ilgili bir sahnede gösteriyor, bunu da rahatsızlık vermeyen bir doğallıkla yapıyor.
Filmin asıl merak edilen kısmına, yani iki tarafın savaşına geçmek gerekirse filmi izleyen birçok kişinin dile getireceği üzere bir güç dengesi söz konusu. Her iki tarafta da birbirini zorlayacak rakipler var. Fakat sürprizi bozmayacak şekilde söylemekte fayda var, Spiderman büyük fark yaratıyor; filmde de güç dengesinde de. Amazing Spiderman çizgi serisini izleyenler de bilir, Spiderman buradaki hemen herkesle karşı karşıya gelmişti, filmde de sivriliyor zaten. Fakat Tom Hollander ile oldukça gençleşen kahramanımız bu büyük kavgada tecrübesizliği ile potansiyelinin altında bir performans sergileyerek güç dengesinin bozulmasına bir bakıma engel oluyor. Iron-Man ile Kaptan Amerika arasındaki savaşı ise ikiye ayırmak gerekli, sürprizli ve sürprizsiz. Sürprizli olan malum filmin sürprizini bozmak anlamına geleceği için filmin başından itibaren beklenen “adalet” motivasyonlu kavgaya değinmek istiyorum. Aslında Batman vs Superman gibi burada da teke tek bir savaş söz konusu değil. Bir mücadele var, ikili karşı karşıya geliyor, ancak ne film ne de hikaye buna odaklanıyor. İki ekibin yani Kaptan Amerika, Scarlet Witch, Winter Soldier, Hawkeye, Antman, Falcon takımının Iron-Man, Black Widow, War Machine, Black Panther, Vision ve Spider-Man takımı ile karşılaşması söz konusu. Herkes herkese vuruyor, kimse kendine bir rakip belirlemiyor. Alternatif stratejiler, görmeye alışık olmadığımız tekniklerle daha da keyifli hale geliyor bu sahneler.
Avengers ile abartıya kaçan, Ant-Man ile toparlanma belirtileri gösteren espri anlayışı Civil War’da adeta yeniden doğuyor. Zorlamaya kaçmayan, tekrarlarla bıktırmayan espriler tadında bırakılıyor, aksiyon dolu sahneleri cıvıtmıyor. Filmin bir kusuru olarak ilk bir saatin yavaşlığı gösterilebilir belki, insan çok sıkılmasa bile asıl savaşın beklentisiyle sabırsızlanıyor ve haliyle “İki buçuk saat yerine iki saat olamaz mıydı?” diye içinden geçiriyor. Ama hikayede boşluklar olmaması adına biraz gerekiyor. Filmin benim adıma en büyük hatası ise kahramanların dışında kalan gerçekliğe dair bilincin bir noktadan sonra unutuluyor olması. Evet, önceki filmlerde yaşananların sorumluluğundan ve sonrasında yaşanabileceklerden fazlasıyla bahsediliyor, ancak sonradan bütün bunlar unutulup “sen suçlusun”a indirgeniyor. Yine de Marvel evreninde böyle bir bilinç görmek umut verici. Bu gelişmeyle birlikte Spider-Man: Homecoming şimdiden başarılı olacağı benziyor.
Captain America: Civil War adını yalnızca Kaptan Amerika’nın eski dostu Bucky’in, bilinen adıyla Winter Soldier’ın onu prensiplerinden uzaklaştırıyor olmasından alsa da aslında Avengers niteliği taşıyan bir yapım. Post-Avengers dönemin en iyisi olarak da görebileceğimiz Civil War, daha vizyona girmeden başarısını tescillemiş olacak ki Avengers: Infinity War serisinin sorumluluğu aynı yönetmen ve senarist ekibine verilmiş. Son olarak, filmin sonuna dek bekleyin, en en en sonuna, credits akıp gidene dek…
Not: Avengers’ta yaşanan silik karakter sorunu burada da devam ediyor. Ama filmin adı Avengers ya da benzeri bir ekip niteliği taşımadığı için fazla değinme gereği duymadım. Yoksa Wanda ve Visions beklenenden silik. Filmin en iyisi ise bana kalırsa Black Panther, zira kendisi sağlam temellerle derinlemesine işlenen yegâne karakteri.