Pazartesi geceleri 23.00’te Radyo Eksen’de yayınlanan ve bizi rock’a, heavy metal’e doyuran efsaneleşmeye yüz tutmuş bir radyo programı Laneth. İşte sorularımızı o programı hazırlayan Çağlan Tekil‘e yönelttik.
Programın ismi bir zamanlar çıkardığınız aynı isimli kült olmuş dergiden geliyor. Kimler vardı o dergide ve neler başarmıştınız o dergiyle?
Laneth programının ismi aynı adlı dergiden geliyor, evet. Laneth, 1991-1994 yılları arasında yayınlanmış, Türkiye’nin ilk fanzinlerinden biriydi. Kadrosunda Kanat Atkaya, Zarife Öztürk, Aysın Önen, Süreyya İzgi, Tolga Yeniyurt gibi basından isimler ve Özlem Kumrular, Kerim Tunçay, Zeynep Akyol gibi basın sektörünün dışından isimler yer alıyordu. Çıkış amacımız sevdiğimiz müzik türleri ve müzisyenler hakkında hiçbir yerde doyurucu bilgi bulamamamızdı. Bizim gibi birçok insan olduğunu biliyorduk. Zaman bizi haklı çıkardı, 35 adet fotokopi baskıyla başlayan dergi, 4. ayından itibaren ofset olan ve kademeli olarak satışı artan bir dergiye dönüştü. Kapanmaya yakın ortalama aylık satışımız 3000’i bulmuştu. Başarı olarak gösterebileceğim, alternatif türler içeren bir müzik dergisinin satabileceğini kanıtlamak hiç kuşkusuz. Başarısızlık ise derginin görsel dizaynı ve heavy metal kültürüne karşı olan toplumun önyargısını kıramamış olmamız. Bu arada dergiyle ilgili bir gelişme var, 6.45 Yayınları Kasım ayında yayınlanmış tüm Laneth’lerden seçme yazıların olduğu bir Laneth yayınlayacak. Bu dergi eski laneth formatında olacak, sadece 1000 adet basılacak, tekrarı olmayacak. Tam bir koleksiyon sayısı diyebiliriz.
Nasıl başladı Laneth’in radyo macerası ve hiç dinlememiş birine nasıl tarif ederdin programı?
Laneth, 2001 yılından beri kesintisiz yayında olan bir program. 11 yıldır Radyo Eksen’den yayınlanıyor, adresi hiç değişmedi. Ben ilk zamanlarında Radyo Eksen’in günlük akışında yer alan bir DJ’dim, daha sonra radyo yetkililerinden Özgünay Ünal, günlük akıştaki görevime ek olarak bir de heavy metal programı yapmamı istedi. Programın adının Laneth olmasını ise radyonun o zamanki Yayın Yönetmeni Barbaros Devecioğlu istemişti. Laneth’i tarif etmem gerekirse; Metalin her türüne eşit mesafede duran, 1 saatlik programın ilk yarısı yeni albüm çıkaran gruplara ayrılıyor, ikinci yarı ise daha çok eski grupların klasikleşmiş ya da kıyıda köşede kalmış, az bilinen şarkılarına odaklanmış durumda.
Şarkıları seçerken bir sistemin var mı, yoksa çok keyfi seçimler mi oluyor? O günkü duygusal modun etkiliyorr mu seçkiyi?
Şarkıları seçerken sadece türün dinleyicilerine değil, herhangi bir türün dinleyicisine de hitap edebilecek yapıda olmasına dikkat ediyorum. Duygusal modum eskiden daha baskındı ama şimdi belli bir program içinde seçiyorum şarkıları.
Dinleyicilerinle ilişkilerin nasıl? Bir araya geliyor musunuz, etkinlikler yapıyor musunuz?
Programın ilk yıllarında Kemancı Bar’da partiler yaptık, her birine 500’ü aşkın dinleyici katılıyordu. Uzun süredir bu tip etkinlikler için vakit bulmakta zorlanıyorum çünkü hazırlık aşaması ve duyuru kısmı yorucu oluyor.
Türkiye’deki radyoculuk için ne düşünüyorsun? Radyo programı yaparak hayatı idame ettirmek mümkün mü Türkiye’de?
Türkiye’de insanların eskisi kadar radyo dinlediğini sanmıyorum. İnternet yazılı basına olduğu gibi, radyoya da ilgiyi azaltmıştır diye düşünüyorum. Ama Radyo Eksen klasik radyolardan ayrı bir çizgide, özellikle Yayın Yönetmeni Gülşah Güray sayesinde çalınan müzikler kadar akşam programları da öne çıkmaya başladı. Radyo dinleme alışkanlığı olmayıp da sadece Radyo Eksen’de Murat Abbas, Sine Büyüka gibi isimlerin hazırladıkları programları dinleyen bir kitle de mevcut. Özellikle alternatif türde yayın yapan radyolarda çalışanların çoğunluğu bu işi daha çok hobi veya ikinci iş olarak yapmaktalar. Bu alanda kazanılan parayla hayatı idame ettirmek oldukça zor. Radyoların tek gelir kaynağı aldıkları reklamlar, reklam verenler de daha çok popüler müzik çalan radyoları veya haber radyolarını tercih ediyorlar.
Türkiye’de Heavy Metalci olmak zordu eskiden. Satanist olayları patlak verdiğinde cadı avı bile başlatılmıştı. Senin başına gelen ilginç bir olay var mı böyle heavy metalci oluşundan kaynaklanan?
Heavy metal sadece bir müzik değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı olduğu için her zaman toplumdan tepki görecektir, bu normal. Heavy metalci olmak her devirde zor. Satanist olaylar baş gösterdiğinde bunun bir cadı avına dönüştüğü de bilinen bir gerçek. Ben bu olaylar baş gösterdiğinde olayların tam kalbindeydim, hem Akmar Pasajı’nda metal dükkanım vardı, hem de Non Serviam isimli metal içerikli bir dergi yayınlıyordum. Dergi çalışanları olarak polis tarafından defalarca sorgulandık, dükkanımızdaki birçok ürüne el konuldu ama bu konuda bizi suçlayacak bir şeyler bulamadıkları için herhangi bir işleme tabi tutulmadık.
Aştık mı peki bunları artık?
Aştık diyemem, dolaylı yoldan da olsa metalcilerin suçlanacağı yeni bir olay çıkmasına bakar.
Sizin kulvarda 2012’nin en çok dinlenen beş albümü hangileridir sence?
Baroness “Yellow & Green”, Accept “Stalingrad”, Testament “Dark Roots of Earth”, Paradise Lost “Tragic Kingdom” ve Pentagram “MMXII” şu ana kadar çıkmış yılın en iyi albümleri.