BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Rachel Talalay’ın yönettiği Tank Girl, aynı isimli Jamie Hewlett’ın çizdiği bir çizgi roman uyarlaması. 1995 yılında çekilen film, dünyanın çöle döndüğü post-apokaliptik bir gelecekte geçiyor. Bu ifade kullanıldığında, Mad Max’i anmamak olmaz elbette. Zira bu tarz filmler Mad Max ile karşılaştırılarak değerlendirilir. Böyle düşünüldüğünde, Tank Girl'ün oldukça değişik bir yorum getirdiğini söylemek mümkün. Çünkü bu kez filmin ana kahramanı olan Tank Girl, Mad Max’teki punkçı çete üyelerine benziyor daha çok. Farklılık bununla da bitmiyor, çünkü film oldukça sert bir feminist dile sahip. Yani kadın–erkek meselesi üzerinden bakıldığında Mad Max ile zıt kutuplardalar.

Bir Film Hakkında

Büyük silahlı kadın: Tank Girl

Rachel Talalay’ın yönettiği Tank Girl, aynı isimli Jamie Hewlett’ın çizdiği bir çizgi roman uyarlaması. 1995 yılında çekilen film, dünyanın çöle döndüğü post-apokaliptik bir gelecekte geçiyor. Bu ifade kullanıldığında, Mad Max’i anmamak olmaz elbette. Zira bu tarz filmler Mad Max ile karşılaştırılarak değerlendirilir. Böyle düşünüldüğünde, Tank Girl’ün oldukça değişik bir yorum getirdiğini söylemek mümkün. Çünkü bu kez filmin ana kahramanı olan Tank Girl, Mad Max’teki punkçı çete üyelerine benziyor daha çok. Farklılık bununla da bitmiyor, çünkü film oldukça sert bir feminist dile sahip. Yani kadın–erkek meselesi üzerinden bakıldığında Mad Max ile zıt kutuplardalar.

Rachel Talalay’ın yönettiği Tank Girl, aynı isimli Jamie Hewlett’ın çizdiği bir çizgi roman uyarlaması. 1995 yılında çekilen film, dünyanın çöle döndüğü post-apokaliptik bir gelecekte geçiyor. Bu ifade kullanıldığında, Mad Max’i anmamak olmaz elbette. Zira bu tarz filmler Mad Max ile karşılaştırılarak değerlendirilir. Böyle düşünüldüğünde, Tank Girl‘ün oldukça değişik bir yorum getirdiğini söylemek mümkün. Çünkü bu kez filmin ana kahramanı olan Tank Girl, Mad Max’teki punkçı çete üyelerine benziyor daha çok. Farklılık bununla da bitmiyor, çünkü film oldukça sert bir feminist dile sahip. Yani kadın–erkek meselesi üzerinden bakıldığında Mad Max ile zıt kutuplardalar.

Turgay Özçelik

Yıl 2033. Bir kuyruklu yıldızın dünyaya çarpması neticesinde her yer çöle dönmüş. Medeniyet adı altında biriktirilen ne varsa yok olmuş. Dünya çöle dönünce, haliyle su çok fazla bir değer kazanmış. Water and Power isimli bir şirket, suyun kontrolünü ele geçirerek, büyük bir gücün sahibi olmuş. Ripper adı verilen bir grup mutant ise WP’nin en büyük düşmanı. Çünkü ripperlar suyu kaçak olarak kullanıyorlar, ve kontrolün tamamen WP’nin eline geçmesindeki tek engeller. Ripperlar görünüş itibariyle Maymunlar Cehennemi‘ni andırıyorlar, ama kulakları daha büyük. Öğreniyoruz ki bunlar, ordunun daha kalifiye askerler yaratmak için gerçekleştirdiği deneylerin ürünü. Kanguruların DNA özellikleriyle oynanarak mutasyona uğratılan Ripperlar, egemen WB şirketine karşı özgürlükçü bir duruş sergiliyorlar. Silah kullanmayan, özgürlük ruhuna inanan ripperlar, Cüneyt Arkın gibi yükseklere zıplayabilmekte, ve çok uzaktaki sesleri duyabilmekteler.

Bu iki grup haricinde, yine kaçak olarak su kullanan, ve evlerinde komünel bir yaşam süren bir grup insan mevcuttur. Tank Girl bu insanlardan biridir, WP’nin evlerini basması, ve küçük Sam’i kaçırması sonucunda WP’ye savaş ilan eder ve Ripperların tarafına geçer. Bu taraflaşma anında Tank Girl yalnız değildir, Jet Girl isimli WP tutsağı da kendisine eşlik etmektedir.

Feminist Punk

Tank Girl dış görünüş itibariyle buram buram punk kokmasına rağmen, ruhu itibariyle amazon bir kadındır. Ama bu amazonluğu onu savaşçı bir kadın değil, mücadeleci bir kadın yapmaktadır. Çünkü savaş erkeklerin silahlarıyla oynadıkları ölümcül bir oyundur. Tank Girl’ün bu oyuna dahil olmasıyla, savaşın ve şiddetin çirkinliği ortaya çıkar. Bilindiği üzere askerlerin ellerinde taşıdıkları silahlar penis ile özdeşleştirilir. Egemenlik eli silah tutan erkekler sayesinde inşa edilir. Şiddet kullanımın erkekler açısından meşrulaştırıldığı askerliğin en önemli gücü de aslında erkekliktir, yani penis. Zira kadınlar korunma ihtiyacı olan varlıklara indirgenir. Silahlı erkekler de onları koruyup kollayan kişilere. Kadınların savaşa fiili olarak katılabilmeleri içinse, erkekleşmeleri gerekmektedir. (Filmlerden örnek: G.I. Joe).

Tank Girl’ün WP’ye savaş açmasıyla birlikte, bu toplumsal kabul yerle bir edilir. Tank Girl, WP’den aşırdığı tankın topunun üstüne oturarak, izleyicilere tank ile penis (erkek) arasındaki özdeşliği kurdurtur. Sonrasında ise tankı evcil bir hayvan gibi kullanarak, egemen erkek ideolojisine saldırır. Tank Girl’ün kullandığı tank, kendisi ıslık çaldığı zaman bir köpek gibi yanına gelmekte, Tank Girl’ün emirlerini yerine getirmektedir. Tank Girl, erkeklik simgesi silahı ehlileştirerek, hem toplumsal cinsiyet rollerine, hem de bunun savaş aygıtıyla olan ilişkisine dikkat çeker.

Tank Girl, gişede çok başarılı olmamasına rağmen, kült bir film statüsüne erişebilmiştir. Eğlenceli bir film olan Tank Girl’deki oyunculuklar da çok iyi. Özellikle Tank Girl’ü canlandıran Lori Petty ve Jet Girl rolüyle Naomi Watts öne çıkan isimler. WP’nin patronu Kessley rolünde ise, Otomatik Portakal filminden hatırlayacağımız Malcolm McDowell var. Filmin müzikleri ise oldukça iddialı ve filmin tarzı ile uyumlu. Björk, Ice-T, Devo, Portishead filmin soundtrack’indeki isimlerden bir kısmı. Rachel Talalay, post punk bir atmosferi, feminist bir dille birleştirerek unutulmayacak bir filme imza atmış. Bilmeyenler için ekleyelim, kendisi Elm Sokağında Kabus serisinin 6.’sını yönetmişti. Bu filmde de güçlü bir kadın karakter sunmuştu izleyenler. Tank Girl filminden sonra ise kendini TV dizilerine veren Talalay, bir daha sinema filmi çekmedi.

Tank Girl

Yönetmen: Rachel Talalay
Senaryo: Tedi Sarafian (Alan Martin ve Jamie Hewlett’ın çizgi romanından)
Oyuncular: Lori Petty, Naomi Watts, Ice-T, Malcolm McDowell
Yapım: 1995, ABD, 104 dakika

İlginizi çekebilir...

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et