Merhaba,
Dijital platformlarda ilginç şeyler olmaya devam ediyor. Black Widow ilk hafta sonu pandemi başından beri elde edilen en yüksek hasılat olan 80 milyon dolara ulaştı ama asıl haber bu değil, aynı süreçte aynı filmi evden izlemek isteyenler Disney+’a 60 milyon dolar ödedi! Böylece birinin diğerine engel olmadığı bir kez daha ispatlanmış oldu. Apple TV+ ise Defending Jakob adlı dizisini Blu-ray ve DVD olarak satışa çıkararak zaten sınırlı olan kataloğunu kendine has tutmakla ilgilenmeyeceğinin sinyalini verdi ve bu tercihin sektörün gidişatını nasıl etkileyeceği merak konusu oldu.
Haftaya görüşmek dileğiyle.
BluTV
- İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu‘nun siyasi yükselişine ve geçmiş ABD başkanlarıyla olan mücadeleci ilişkisine içeriden bir bakış sunan Netanyahu at War BluTV’de.
Netflix
Haftalardır izleyecek bir şey bulamadığımız Netflix, yarın üzerindeki ölü toprağını atıyor.
- Uçakta geçen bir vampir filmine ne dersiniz? Nadir kan hastalığının tedavisi için küçük oğluyla ABD’ye uçan bir kadının içinde bulunduğu uçak kaçırılır. Teröristler tarafından öldürülen kadın dişleri uzayarak canlanıp, hepsinin hakkından gelmeye başlar. Yılan dolu uçaktan beri böyle uçuk bir fikir duymamıştık. Aradan kaç yıl geçerse geçsin Prison Break’teki rolüyle anacağımız Dominic Purcell’in -elbette- kötü adam rolünde olduğu Kızıl Gökler / Blood Red Sky Almanya menşeli, heyecan verici bir film.
- Son yılların en iyi zombi dizisi Kingdom’ın 3. sezonunu beklerken, sürpriz bir özel bölüm geldi: Kingdom: Ashin of the North / Kingdom: Ashin-jeon. Bir kadının, kaybettiği ailesinin ve kabilesinin intikamını almak için ölüleri dirilten bitkiyi kullanmasını konu eden 92 dakikalık bölüm haftanın en ilgi çekici yapımı.
- 80’lerin klasikleşmiş dizisi He-Man’in devamı niteliğindeki Kâinatın Hakimleri: Keşif / Masters of the Universe: Revelation, Mark Hamill ve Lena Headey gibi sevdiğimiz isimlerin seslendirdiği ilk sezonuyla geliyor.
Amazon Prime Video
Acımasız, düzenbaz ve istismarcı kişilere karşı vahşice davranmasına neden olan nadir bir nörolojik bozukluktan mustarip Lindy’nin (Kate Beckinsale) hikâyesini anlatan aksiyon yüklü gerilim filmi Jolt’un yönetmen koltuğunda Tanya Wexler oturuyor.
Bu bozukluğun üstesinden gelmek isteyen Lindy’nin yolu Dr. Munchin (Stanley Tucci) ile kesişir ve doktor ona deneysel bir yelek tasarlar. Lindy’nin tehlikeli dürtülerini engellemesi amaçlanan bu yelek, düğmesine basıldığında beyne şok dalgaları göndererek, genç kadının ortamdan uzaklaşana kadar dengesini korumasına yardımcı olur. Lindy’nin hayatı, aşkı ya da normalliği asla bulamayacağında dair duyduğu korkularından dolayı umut ve umutsuzluk arasında sonsuz geçişlerle lanetlenmiştir ve bu da onu fiziksel güç, ince zekâ ve duygusal tepkilerle dolu bir belirsizlik haline sürükler.
MUBI
Öneri programımız kapsamında bir arkadaşını bültenimize abone yapan herkese bir aylık MUBI üyeliği hediye ediyoruz. Bu bağlantıdan abone olduklarına emin olduktan sonra detayları bizimle paylaşın ve üyelik kazanın.
23 Temmuz: Spor salonlarında bir sosyal medya fenomenine dönüşen Sylwia, görünüşte istediği her şeyi elde etmiş gibidir: Yüz binlerce takipçi, sponsor anlaşmaları, dergilerde çıkan haberler… Sosyal medyada giderek daha görünür olmaya başladıkça, artan baskı, onun güvensizliklerini ortaya çıkarır. Ter / Sweat, Magnus von Horn’dan bir modern zamanlar anlatısı.
26 Temmuz: Lyon Belediye Başkanı, otuz yıllık siyasi hayatının ardından yeni fikirler üretemez hale gelince, genç bir filozofla çalışmaya başlar ve ikili arasında sıra dışı bir diyalog gelişir. Yönetmenine Cannes’da, başrol oyuncusuna César’da ödül getiren Nicolas Pariser imzalı Alice ve Belediye Başkanı / Alice et le Maire MUBI’nin kalıcı koleksiyonuna ekleniyor.
27 Temmuz: Akranlarından fazla yaşayan ve hepsinden çok sigara içen 90 yaşındaki Lucky; ateist, özgürlüğüne düşkün, bağımsız ve huysuz bir ihtiyardır ve bir gün, deyim yerindeyse bir aydınlanma yaşar. John Carroll Lynch’in Locarno dahil on altı ödüllü filmi Lucky’yi salı günü izleyebilirsiniz.
MUBI’de yayınlanacak haftanın diğer filmlerini merak ediyorsanız tıklayın.
Exxen
İbrahim Büyükak’ın hem yönetmen ve senaristliğini üstlendiği hem de başrolünde yer aldığı komedi dizisi İlginç Bazı Olaylar, Exxen’de yayınlandı. Dizide Büyükak’a Zafer Algöz, Füsun Demirel, Meral Çetinkaya, Cemre Ebüzziya, Özgür Emre Yıldırım ve İdil Sivritepe eşlik ediyor. Nişanlısı tarafından terk edilen ve ailesiyle beraber yaşayan 37 yaşındaki İbo’nun hayalleri ile hayatı arasındaki sıkışmışlığı konu alan İlginç Bazı Olaylar, İbrahim Büyükak’ın Yılmaz Erdoğan tedrisatından geçtiğini kanıtlarcasına, güldürürken düşündürmeyi başaran bir iş. Oyuncu kadrosuyla göz dolduran dizi, şimdilik Gibi’den sonra en dikkat çeken Exxen yapımı diyebiliriz.
IMDb Pro
- Cannes 2021 fotoğrafları.
- David Harbour’un yükselişi.
Le Cinéma Club
- Kim Gordon’un sevdiği beş film.
İçinde Yaşamak İstediğim…
Sevdiğimiz isimlere “içinde yaşamak istedikleri film ya da diziyi” sormaya devam ediyoruz. 14. konuğumuz Tanju Baran, seçtiği filmse Local Hero (1983).
Daha önce kendime hiç sormamış olmama rağmen -belki bir yerlerde, birileri sormuş ve cevaplamışımdır ama hafızam şu an bana, kendisine yakışır oyunlarından birini oynuyordur- sanki yıllarca bu soruyu bekliyormuş gibi, benzinin alev alma hızına nazire yapan bir tepkime hızıyla yanıt verdim, tabii kendi kendime ve yüksek sesle. Yine de, o kısacık anda, gözümün önüne onlarca imaj hücum etti: Geceyi aydınlatan meteor yağmuru, gökyüzünü boyayan Kuzey Işıkları, yemyeşil doğanın ortasında sinsice etrafı saran sisler, size Londra’da olduğunuzu düşündürtecek hınzır kırmızı telefon kulübesi, sokaklarda terör estiren serseri motosikletli, sahildeki kulübesini bir an bile terk etmeyi düşünmeyen ihtiyar Ben, her zaman hem karakterini hem de kendini oynayan Burt Lancaster… Local Hero, ara sıra memleket hasreti gibi yüreğimi depreştiren, her yıl mutlaka ziyaret ettiğim bir saplantı benim için. Çok uzun zamandır, evimi her özlediğimde kendimi Ferness’te, ya da Google Earth yardımıyla o hayali İskoç kasabasına ev sahipliği yapan Pennan’da buluyorum. Mark Knopfler‘ın, film boyunca ara sıra ve kesik kesik işitseniz de sizi teslim almak için finale kadar bekleyen Going Home parçası da (Eh, kendisini sinema tarihinin en iyi film müziği ilan etmemde beis bir yan yoktur herhalde), içinde bulunduğum ortamdan kendimi soyutlamamı sağlayan, sihirli bir ezgi olarak hayatımda büyük bir yer kaplıyor. Bill Forsyth‘i ve eşsiz filmi Local Hero‘yu kendime saklayacak kadar çok seviyorum ama belki, oralarda bir yerlerde, Knoppler‘ın tınılarıyla evine dönmeye çalışan birileri vardır.
Eşyanın Tabiatı
Altın Snitch – Harry Potter Serisi
Harry Potter evrenindeki en popüler spor olan Quidditch, uçan süpürgeler üstünde, üç çeşit topla oynanıyor. Çemberden geçirilerek puan kazanılan bir Quaffle, oyuncuları süpürgeden düşürmek için havada oradan oraya uçuşan iki Bludger ve hepsinden önemlisi, oyunun kaderini değiştirebilen Altın Snitch. Her takımın bir Arayıcı’sı var ve bu pozisyondaki oyuncular, altın renginde bir küre olan Snitch’i yakalayarak takımlarına 150 puan kazandırmaya çalışıyor. Snitch yakalandığında oyun bitiyor ve en çok puana sahip olan takım galip geliyor; Snitch yakalanmadığı veya iki takım anlaşmadığı sürece, oyun sonsuza dek sürebiliyor. Türlü türlü marifeti olan bu küçük küre, ten hafızasına sahip olduğu için kendisine en son dokunan kişiyi gösterebiliyor. Böylece Altın Snitch’i hangi takımın yakaladığına dair hiçbir şüphe kalmıyor…
Modern Klasikler
“İran sineması övmek”, karikatürlere konu olan bir şablona ve karşı tarafa “sinemadan anlıyorum” mesajını iletmek için bir kısayola dönüşeli çok oldu; yine de küçümser bakışlarla karşılaşma pahasına İran sineması övmekten kendimizi geri alamıyoruz. Biz dursak da İran sineması durmuyor, bizi sürekli gafil avlayarak çeşitli duygulara gark eden filmlerle karşımıza geliyor. Şu sıralar yeni filmiyle Cannes semalarında boy gösteren, İran sinemasının yüz aklarından Asghar Farhadi de ortaya koyduğu ahlaki dilemmalarla bilişsel ve psikolojik dengemizi alt üst eden ve uzunca bir süre stabil hale gelmemizi engelleyen yönetmenlerin başında geliyor. Farhadi‘nin ileride sinema tarihine geçecek birçok filmi olsa da hiçbiri, çıktığı anda bir klasiğe dönüşen ve izleyicileri sarsan Bir Ayrılık / Jodaeiye Nader az Simin (2011) klasmanında değil. Karakterlerin ne yanında ne karşısında durabildiğiniz, bütün ezberlerinizi bozan bu başyapıt karşısında güçlü kalmak çok zor. Yakın dönemin en iyi senaryolarından biriyle tanışmak için geç değil.
Ayrıca…
20. yaşını özel bir sayıyla kutlayan Altyazı Sinema Dergisi’nin yazar ve editörlerinin seçimiyle, sinemanın bir asrı aşan hikayesine tesir etmiş, klasikleşmiş yapıtların yanı sıra, farklı dönemlerden ve türlerden keşiflere de olanak tanıyan özel bir seçki.
Katkılarından dolayı Güzin Tekeş, Ozancan Demirışık, Tanju Baran, BluTV ve MUBI Türkiye’ye teşekkür ederiz.
Bültenin faydalı olduğunu düşünüyorsanız, 10 TL destek vermek için dijital teşekkür kartı satın alabilirsiniz.