BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Dört filmin görücüye çıktığı bu hafta, yerli ve yabancı yapımlar vizyonu eşit şekilde paylaşmış durumda. Aksiyon meraklılarının uzunca bir süredir beklediği Görevimiz Tehlike 4 ve gençlere yönelik bir gerilim olan Katil Köpekbalığı haftanın yabancı yapımları olarak dikkat çekiyor. Yerli cephede ise son Ümit Ünal filmi Nar ile Kaybedenler Kulübü ile büyük sükse yapan belgesel kökenli Tolga Örnek’in casusluk filmi Labirent kozlarını paylaşacaklar. Herkese iyi seyirler…

Ege Görgün

Bu Hafta Vizyona Giren Filmler (23 Aralık 2011)

Dört filmin görücüye çıktığı bu hafta, yerli ve yabancı yapımlar vizyonu eşit şekilde paylaşmış durumda. Aksiyon meraklılarının uzunca bir süredir beklediği Görevimiz Tehlike 4 ve gençlere yönelik bir gerilim olan Katil Köpekbalığı haftanın yabancı yapımları olarak dikkat çekiyor. Yerli cephede ise son Ümit Ünal filmi Nar ile Kaybedenler Kulübü ile büyük sükse yapan belgesel kökenli Tolga Örnek’in casusluk filmi Labirent kozlarını paylaşacaklar. Herkese iyi seyirler…

Dört filmin görücüye çıktığı bu hafta, yerli ve yabancı yapımlar vizyonu eşit şekilde paylaşmış durumda. Aksiyon meraklılarının uzunca bir süredir beklediği Görevimiz Tehlike 4 ve gençlere yönelik bir gerilim olan Katil Köpekbalığı haftanın yabancı yapımları olarak dikkat çekiyor. Yerli cephede ise son Ümit Ünal filmi Nar ile Kaybedenler Kulübü ile büyük sükse yapan belgesel kökenli Tolga Örnek’in casusluk filmi Labirent kozlarını paylaşacaklar. Herkese iyi seyirler…

Görevimiz Tehlike 4

Mission: Impossible Ghost Protocol

 

Yönetmen: Brad Bird

Senaryo: Josh Appelbaum, André Nemec, Bruce Geller (Mission: Impossible adlı TV dizisinin yaratıcısı)

Oyuncular: Tom Cruise, Jeremy Renner, Simon Pegg

Deneyimli ajan Ethan Hunt’ın iderliğindeki bir IMF ekibi, Rusya devletinin kalbi denilecek Kremlin Sarayı’nda gizli bir operasyon düzenlerken, dünyanın sonunu getirmeyi saplantı haline getirmiş bağımsız başka bir ajan onları açığa çıkarır. Hemen ardından da Kremlin’i havaya uçurur. Bu terör eyleminin sorumluluğu Hunt ve ekibine ihale olunca ABD Başkanı Haylet Protokolü’nü devreye sokar, yani tüm IMF’i gözden çıkarır. Büyük bir diplomatik krizi önlemek için Hunt’ın bu eylemi kendi başına yaptığı açıklanacaktır. Ancak IMF’in başı Hunt’a ve ekibine son bir şans verir. Bu işin arkasındaki gerçek suçluyu yakalayıp, onun akıl almaz planlarını engellemeli ve kendilerini temize çıkarmalıdırlar.

Görevimiz Tehlike ya da Mission Impossible serisinin dördüncü ve şimdilik son ayağı olan Hayalet Protokol’de izleyende bir bütçe kısıtlamasına gidildiği izlenimi yaratıyor. Bu hisse gark edense sizi, filmin minimal aksiyon sahneleriyle ve dur durak bilmeyen – ve seyirciyi bir noktada yoran – gerilimli sahnelerle örülü olması. Gerçekten de bilinen rakamlara göre önceki MI filminden 10 milyon dolar eksik bütçe. Sebep bu mudur bilemem, ama o filmde soluk soluğa izlediğimiz köprü saldırı sahnesinin (Hoffman’ın canlandırdığı Owen kişisini kaçırmak üzere yapılan) yanına yaklaşan bir sahne yok. Helikopterden çekilen çarpıcı turistik planlar Cruise oğlanın şahsi “stunt”ları filmin albenisi oluşturuyor. Ethan Hunt’ın “imkansız” resim kabiliyetiyle de tanıştığımız Hayalet Protokol incesine bakmayan haftasonu izleyicileri için biçilmiş kaftan.

[xrr rating=2.5/5]Landlord

Televizyon dizisi olarak gösterildiği yıllarda büyük beğeni toplayan Görevimiz Tehlike (Mission: Impossible) daha sonra 1996 yılında Brian De Palma’nın yönetmenliğinde sinemaya uyarlanmıştı ve başroldeki Ethan Hunt karakterini Tom Cruise canlandırmıştı. Oldukça beğenilen filmin daha sonrasında devamları da gelmişti ancak hiçbiri ilk filmin tadını verememişti.

Budapeşte’de İmkansız Görev Gücü’nden (Impossible Mission Force) bir ajanın öldürülmesiyle başlayan filmde, Ethan Hunt Rusya’da bir hapishanede tutuklu olarak bulunmaktadır. Benji Dunn (Simon Pegg) ve Jane Carter’dan (Paula Patton) oluşan bir ekip hapishaneye girerek onu kurtarmak için operasyona başlar… IMAX olarak 30 dakikalık bir bölümü çekilen Görevimiz Tehlike: Hayalet Protokol medyada özellikle Tom Cruise’nin dünyanın en yüksekbinası olan Dubai’deki Burj Khalifa’dan tırmandığı sahnelerle yer buldu.

Serinin dördüncü filmi de önceki filmler gibi aksiyon yüklü ancak Brian De Palma’nın çektiği ilk filmin tadını yakalayamıyor. Bunun başlıca sebebi aksiyona çok fazla yer verip, gerilim unsurunun az olmasında yatıyor. Zira ilk filmde zorlu görevler dışında ekip içindeki bilinmezlerden dolayı oluşan gerilim filmin hiçbir anında tansiyonun düşmemesini sağlıyordu. Ancak sonradan çekilen devam filmleri gibi Hayalet Protokol’de zorlu görevleri arka arkaya sıralıyor. Hayalet Protokol’ün özellikle macera seven izleyicileri memnun edeceği bir gerçek. Ancak Soğuk Savaş dönemindeki gerilimi yüksek casusluk filmi bekleyenler bu seferde pek tatmin olamayacaklar gibi…

[xrr rating=3.5/5] Ali Abaday

.

 Katil Köpek Balığı

(Shark Night 3D)

[xrr rating=1.5/5]

Yönetmen: David R. Ellis

Senaryo: Will Hayes, Jesse Studenberg

Oyuncular: Sara Paxton, Dustin Milligan, Donal Logue

Yapım: 2011 / ABD / 91 dk.

 

Jaws (1975), Açık Deniz (Open Water) gibi filmlerin ardılı isminden de anlaşılacağı üzere Katil Köpekbalığı (Shark Night 3D). Filmi, Son Durak serisinin 2. ve 4. Bölümlerini (The Final Destination 2, 4) yöneten David R. Ellis yönetmiş. Bir grup genç hafta sonu tatili için bir arkadaşlarının göl evine giderler. Grubun madalyalı sporcusu su kayağı yaparken aniden suya gömülüverir. Arkadaşları onu bulduklarında bir uzvunun yok olduğu anlaşılır. İlkin deniz motorunun sporcuyu ezdiği sanılır. Ancak daha sonra işin gerçek rengi belli olur.

Filmin atmosferi çok tatlı, 80’li yılların B-filmlerine bir saygı duruşu gibi adeta. Az da olsa gerilim yaratabiliyor. Sahneleme de fena değil. Fakat film asıl yapması gerekeni neredeyse hiç yapmıyor. David R. Ellis, böylesi yapımların olmazsa olmazı kan ve şiddeti, 13 yaşındakilerin de filmi izleyebilmesi adına kullanmaktan kaçınmış. Hal böyle olunca, filmin de vereceği keyif oranı düşmüş tabii. Katil Köpekbalığı, bir istismar filmi örneği, ne var ki sadece istismara yeltenmekle kalıyor, sonrasını getiremiyor. Bir şey beklemeden izlerseniz salondan memnun olarak ayrılabilmeniz muhtemel. Aksi takdirde film hem size azap, hem de cebinize yük olacaktır.

Ercan Dalkılıç

.

Nar

[xrr rating=3/5]

Yönetmen: Ümit Ünal

Senaryo: Ümit Ünal

Oyuncular: Serra Yılmaz, Erdem Akakçe, İdil Fırat

Yapım: 2011 / Türkiye / 81 dk.

 

 Ümit Ünal’ın 48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’inde yarışıp Jüri Özel Ödülü kazanan son filmi Nar, nihayet vizyon görüyor. Tek mekanda geçen bir kurmacaya sahip film yarım gün içinde gelişen olayları konu alıyor. Nar, Asuman adında bir falcının Doktor Sema’nın evine gelmesiyle başlayıp bazı gizemli ve şok edici gelişmelerle devam ediyor.

Antalya Film Festivali’nde izlediğim Nar filminin ilk 45 dakikası boyunca (biraz daha uzun olabilir) Ünal‘ın yanına gidip elini sıkmamak için kendimi zor tutmuştum. O güne dek izlediğin en iyi yerli gerilimlerden biri olarak dimağma not etmeye hazırlanıyordum filmi. Yerli yerinde ve tıkır tırkır işleyen tüm unsurlarıyla bir kusursuzluk. Ancak filmin geriye kalanında Ünal‘ın kurduğu atmosferi yerle bir ederek, hikayesini uzatılmış diyaloglar ve tiratlarla mahvedişine tanık oldum. Daha da ötesi filmin ilk yarısında ayrı, ikinci yarısında ayrı bir film söz konusu. Bütünlük duygusu vermeyen iki parçadan oluşuyor film.

Landlord

.

Labirent

 

Yönetmen: Tolga Örnek

Senaryo: Tolga Örnek

Oyuncular: Meltem Cumbul, Timuçin Esen, Sarp Akkaya

Yapım: 2011 / Türkiye / 123 dk.

Robert Koleji’nden mezun olduktan sonra ABD’de devam ettiği yüksek öğrenimine sinema eğitimini de eklemleyen Tolga Örnek, asker çocuğu olarak milliyetçi-kemalist değerlerle donanmış olsa da, Türk burjuvazisinin çocuklarının geneli gibi Angolasakson kültürü içselleştirerek büyümüş olmalı. Bildiğimizden değil, mantık yürütüyoruz.

Labirent teknik anlamda değerlendirildiğinde iyi bir film. Gerek aksiyon sahneleri, gerekse tempolu macera kurgusu anlamında Türk sinemasında bugüne dek ulaşılan noktayı biraz daha ilerilere taşıdığı muhakkak, ama aradaki milliyetçi söylemleri saymazsak neredeyse tamamen Amerikan espiyonaj filmlerinin kodlarıyla anlatılmış bir hikaye ve karakterler. Türk polislerinden çok, 24 dizisinden karakterler izliyoruz sanki. Ülkemizi tehdit eden global komployu akılcı ve ikna edici biçimde kurgulamış olsa da, aksiyonlu olay örgüsünün kimi noktalarında kolaycılığa kaçtığı gözlemlenen Örnek‘in, bu anlamda senaryo sıkıntılarından -polisiye/gerilim kurgu acemiliği diyelim biz ona- muzdarip olduğu söylenebilir.

[xrr rating=3/5] Landlord

Tolga Örnek’in bu yıl tartışma yaratan Kaybedenler Kulübü‘nden sonra gösterime giren ikinci filmi Labirent oldu. “Usta” bildiğimiz pek çok yönetmen yirmi yılda bir film çekemezken, Örnek’in bir yılda iki filmini gösterime sunmayı başarması elbette övgüyü hak ediyor.

Labirent önceki filmden hem üslup ve hem de tema açısından oldukça farklı bir film. İstihbarat savaşlarının ortasında kalmış bir Türkiye’de güvenlik güçleri olası uluslar arası saldırıları önlemek üzere canları pahasına uğraş verirler. Bu “uğraş” çoğu kez Türkiye’nin “dost ateşi” altında kalmasını önlemez. Neden ABD değil de İngiltere’nin uluslar arası dinci terörün sorumlusu olarak gösterildiği ayrıca tartışılması gereken Labirent bölgesel etkinlik, Irak’ın teröristlerin eğitim kampına dönüşmesi, yurtseverlik gibi konularda da ilginç tartışma noktaları sunuyor. Örnek’i senaryosuna göre, Türkiye ABD ile birlikte dinci teröre karşı mücadele verirken, İngiltere tarafından dinci terör üzerinden şantaja uğruyor!

Tekniği, mizanseni ve oyunculuğu ile dünya standartlarında bir film kotarmış Tolga Örnek. Medyada pek çok haksız eleştiriye uğrayan Timuçin Esen ve Meltem Cumbul’un oyunculukları harika. Kaybedenler Kulübü ile kıyaslandığında Örnek’in kendi yazdığı senaryonun da başarılı olduğunu söyleyebilirim. Güncel politik konulara değinmeye çekinen pek çok sanatçı ile karşılaştırıldığında Örnek’in, dinci terör, uluslar arası ilişkilerde Türkiye’ye biçilen rol gibi konulara cesaretle eğilmesi ayrıca dikkati çekiyor. Labirent, televizyon kanallarından dizi teklifi almasa da, eminim ki, pek çok yönetmeni Türkiye’nin uluslararası finans çetesi tarafından içine sokulduğu cendereyi deşifre eden eserler vermesi konusunda yüreklendirecektir. Böylece, Türk seyircisi Kurtlar Vadisi’nin yarattığı sahte resimlerin ve manipülasyonların ötesine bakabilme şansı yakalayabilir.

[xrr rating=3/5] Ali Rıza Özkan

İlginizi çekebilir...

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et