Bu hafta altı film vizyona giriyor. Guillermo del Toro yönetmenliğindeki Pasifik Savaşı Ali Abaday değerlendirmesi ile Tersninja’da. Senaryosunu ünlü korku filmi yönetmeni Alexandre Aja’nın yazdığı Manyak filmini Serkan Çellik mercek altına alıyor. Herkese iyi seyirler.
Pasifik Savaşı
Pacific Rim
Yönetmen: Guillermo del Toro
Senaryo: Guillermo del Toro, Travis Beacham
Oyuncular: Charlie Hunnam, Idris Elba, Rinko Kikuchi, Charlie Day
Yapım: 2013 / ABD / 131 dk.
Dev yaratıklar uzun yıllardır sinema dünyasının vargeçilmez parçalarından biridir. King Kong ve Godzilla bu canavarların en bilinen iki örneğidir. Özellikle Uzak Doğu sineması dev yaratıklar ile onların kavgalarından çok yararlanmıştı ve bu tür filmlere Japonca dev yaratık anlamına gelen Kaiju adı verilmişti. Godzilla başta olmak üzere Gamera, Rodan gibi yaratıkların hikayelerini anlatan Kaiju tarz filmleri sevenlerin gönlünde taht kurmuştur.
Meksikalı yönetmen Guillermo del Toro son filmi Pasifik Savaşı (Pacific Rim) ile ilgili verdiği demeçlerde çocukluğunda ülkesinde sürekli Japon filmlerinin gösterildiğini ve kendisinin de Kaijuların hayranı olduğunu belirtiyor. Çocukken dev robotlarla yaratıkları kavga ettiren del Toro sonunda çocukluk hayaline ulaşmış gibi.
Yakın bir gelecekte Pasifik Okyanusu’ndan yer alan bir portaldan Kaiju adı verilen devasa uzaylılar çıkmaya başlar. Dev yaratıklar kıyılardaki şehirlere saldırırken insanların onları yok etmeleri çok zor olmaktadır. Bunun üzerine dünya güçleri bir araya gelir ve tüm olanaklarıyla devasa robotlar üretirler. Jaeger adı verilen bu robotlar, beyinleri senkronize edilen iki pilot tarfından yönetilmektedir.
Jagerler ilk başta Kaijuları yense de zaman içinde daha fazla sayıda ve Jagerlarla dövüşebilecek nitelikte Kaijular yeryüzüne gelmeye başlar. Bunun üzerine Jagerler yerine kıyı şehirleri koruyacak büyük duvarlar örülmesine karar verilir. O zamana kadar da eldeki Jagerlar Hong Kong’da savunma amaçlı bekletilmektedir.
Bir dönem en iyi Jager pilotlarından olan Raleigh Becket (Charlie Hunnam), kardeşi bir Kaiju’ya karşı savaşırken onu kaybeder. Yaşadığı travma yüzünden de pilotluktan ayrılır ve duvar yapımında çalışmaya başlar. Jagerların komutanı olan Stacker Pentecost (Idris Elba) ise son bir plan yapmıştır. Duvar tamamlandığında Jagerlar yardımıyla portalı havaya uçurmak. Bunun için Raleigh’i geri getiren Stacker ona yardımcı bir pilot aramaya başlar. Raleigh ise bir yandan yaşadıklarıyla başa çıkmaya diğer yandan dünyanın kaderini değiştirmeye çalışmaktadır.
Merakla beklenen ve kimi eleştirmenlerce geçen yılın hüsranlarından olan Battleship ile aynı kaderi paylaşıp paylaşmayacağı merak edilen Pasifik Savaşı açıkcası ondan daha iyi. Bunun başlıca sebepleri del Toro’nun bir karakter üzerine yoğunlaşmaması, dövüş sahneleri için ayrı ayrı kareografiler hazırlamış olması ve filmin sürekli izleyiciyi merak ettirecek unsurlar barındırıyor olması.
Her ne kadar filmin kahramanı Charlie Hunnam’ın canlandırdığı Raleigh Becket gibi görünse de ona özel bir önem atfedilmemiş. Film boyunca sürekli Raleigh’in ne durumda olduğu veya ne yapacağı seyircinin aklını kurcalamıyor. Bir an Riko Kikuchi’nin canlandırdığı Mako Mori karakterine seyirci ilgisi kayarken birden bu ilgi Charlie Day’in canlandırdığı Dr. Newton Geiszler’ın çılgın deneyine kayabiliyor.
İlk başta denizde bir dövüş izlesek de sonrasındaki Jager ve Kaiju dövüşleri farklı mekanlarda gerçekleşiyor ve her birinde ayrı bir tat bulunabiliniyor. Böylelikle seyirci her seferinde benzer bir dövüş izliyorum algısından kurtuluyor. Del Toro’nun çocukken babası ve ağabeyiyle Meksika dövüşleri izlemesinin yararı burada ortaya çıkmış.
Pasifik Savaşı hoş sürprizler de barındırıyor. Del Toro’nun Hellboy serisinde başrolü oynayan Ron Perlman, Kaiju organlarını karaborsada satan Hannibal Choi rolüyle seyirciye merhaba diyor. Temelde Pasifik Savaşı çok yeni bir şey söylemese de görsel ve anlatımsal açıdan seyirciyi tatmin edecek unsurlar barındırıyor. Ayrıca daha önceki filmlerinde olduğu gibi del Toro’nun canavarları yine kendisini fark ettirecek bir farklılığa sahip.
Klasik Kaiju filmlerini yeniden ele alan ve özellikle dövüş sahnelerini estetikle birleştiren Pasifik Savaşı bu tarzı sevenleri oldukça mutlu edecektir. Bir de çocukluğunda Voltran gibi çizgi filmleri merakla seyredenler özellikle Jagerlara hayran kalacaklar.
Ali Abaday
* * *
Manyak
Maniac
Yönetmen: Franck Khalfoun
Senaryo: Alexandre Aja (senaryo), Grégory Levasseur (senaryo),
Oyuncular: Elijah Wood, Nora Arnezeder, Jan Broberg, Aaron Colom
Yapım: 2012 / Fransa-ABD / 89 dk.
1980 tarihli psikopat seri katil hikâyesi Manyak (Maniac) son yılların kalburüstü Fransız korku filmleri yönetmeni Alexandre Aja’nın ellerinde yeniden hayat buluyor. Wes Craven klasiği Tepenin Gözleri (The Hills Have Eyes) Kore filmi Into the Mirror ve Joe Dante klasiği Piranha’ya yaptığı (Piranha resmi değil) yeniden çevrimlerin ardından bu kez kült gerilime el atmış Aja. Ancak sadece senaryoda ismi var, yönetmen koltuğunda en iyi filmi Yüksek Tansiyon’un (Haute Tension) oyuncusu ve dostu Franck Khalfoun bulunuyor.
Manyak sorumsuz annesi yüzünden travmatik bir çocukluk geçirmiş Frank’ın işlediği cinayetleri konu ediyor. Temizlik konusunda OKB’si*, öfke kontrol bozukluğu ve sosyal fobisi olan; sürekli halüsinasyon görüp kendi kendine konuşan, oldukça hasta bir genç adam Frank. Ailesinin ölümünün ardından vitrin mankenlerini onardıkları aile dükkânının başına geçmiş. Hayatını tanıştığı kadınları öldürüp, kafa derilerini yüzerek evindeki cansız mankenlere geçirip onlarla konuşarak sürdürüyor. Saçı, öldükten sonra yok olmadığı için seviyor. Böylece istediği bütün kadınlar hayatında kalmış oluyor.
Filmin en çarpıcı yanı tamamına yakınının Frank’in göz hizasından çekilmiş olması. Başroldeki Elijah Wood’u bu nedenle ayna yansımaları dışında çok az görüyoruz. Sadece ses tonuyla ve elleriyle hayat verdiği problemli Frank’i başarıyla canlandırdığını söylemek gerek. Öykünün telaşsız kurgusu ve yönetmenin karakterleri anlamamız için sarf ettiği çaba da takdire şayan. Ancak hiçbir orijinal fikir barındırmadığı ve 89 dakikalık süresini tempolu kullanamadığı için etkileyici olamıyor yapım.
Frank’in bütün sorunlarının annesinin davranışları olarak gösterilmesi de kolaycılık ve yanlış. Annesi onu küçükken yalnız bırakıp para karşılığı erkeklerle birlikte olduğu için ya da bu cinsel ilişkilere çocukken şahit olmak zorunda kaldığı için böyle olmuş deniyor Frank. Neredeyse kurban olarak tasvir ediliyor. Hiç tanımadığı bir kadına anne derken, Elijah Wood’un masum yüzünün de yardımıyla, onun için üzülmemiz bekleniyor. Ancak en basitinden hasta biri o. Eğer Manyak’ın tek amacı korkutmak değil, psikolojik gerilim olmak ve karakterini işlemek ise; bu büyük bir eksiklik, acemice çekilmiş sahneleri affetmemizi engelleyen önemli bir zaaf.
*OKB: Obsesif kompulsif bozukluk, halk arasında takıntı hastalığı olarak bilinir.
Serkan Çellik
* * *
Ceset
El Cuerpo
Yönetmen: Oriol Paulo
Senaryo: Oriol Paulo, Lara Sendim
Oyuncular: Belén Rueda, Hugo Silva, Aura Garrido, Jose Coronado
Yapım: 2012 / İspanya / 108 dk.
* * *
Gönlümü Çaldın
One Small Hitch
Yönetmen: John Burgess
Senaryo: Dode B. Levenson
Oyuncular: Robert Belushi, Rebecca Spence, Ron Dean, Heidi Johanningmeier
Yapım: 2013 / ABD
* * *
Sen Gitmeden Önce
Not Fade Away
Yönetmen: David Chase
Senaryo: David Chase
Oyuncular: John Magaro, James Gandolfini, Bella Heathcote, Jack Huston
Yapım: 2012 / ABD / 112 dk.
* * *
Geceyarısından Önce
Before Midnight
Yönetmen: Richard Linklater
Senaryo: Richard Linklater, Julie Delpy
Oyuncular: Ethan Hawke, Julie Delpy, Jennifer Prior, Charlotte Prior
Yapım: 2013 / ABD / 109 dk.