Sinema adına kısır bir haftadayız. Bu hafta sadece üç film sinemalarımıza konuk oluyor; ‘yerli blockbuster’ olarak niteleyebileceğimiz, 17 Milyon $ bütçeli Fetih 1453 adlı tarihi dramanın yanı sıra bir TV fenomeni olan Muppet Şov‘un beyazperde ardılı The Muppets ve Hayalet Sürücü serisinin ikinci filmi Hayalet Sürücü 2: İntikam Ateşi… Herkese iyi seyirler…
[xrr rating=3/5]
Yönetmen: Faruk Aksoy
Senaryo: Atilla Engin, İrfan Saruhan
Oyuncular: Devrim Evin, İbrahim Çelikkol, Dilek Serbest
Yapım: 2011 / Türkiye/ 165 dakika
Fetih 1453, görsel ve teknolojik açıdan Hollywood standartlarını yakalayan bir yapım. Bu konuda filme iyi para yatırıldığını ve perdede bunun karşılığının alındığını görüyoruz. Meşhur ‘şahi’ topunun da yer aldığı savaş sahneleri görsel yönden çok başarılı. Bilgisayar efektleri birkaç yerde kendini belli etse de, genel olarak standartların üstünde.
Fetih 1453, Fatih Sultan Mehmet‘i, “Ya ben İstanbul’u alırım ya İstanbul beni” sözünden hareketle ‘gözü fetihten başka bir şey görmeyen’ padişah olarak resmediyor. Aslında iyi gibi gözüken bu durum, Fatih‘i olduğundan farklı, hatta biraz ‘takıntılı’ bir şekilde perdeye yansıtıyor. Öte yandan karakter yönüyle elle tutulur bir tek Fatih var. Vezirler, Gülbahar Hatun, İmparator Konstantin ve onun danışmanları dâhil diğerleri karakter değil, ‘tip’ olarak kalıyor. Filme son 10 dakika giren Akşemsettin tiplemesi ise bir karikatürden öte geçemiyor.
Ulubatlı Hasan ayrı bir bahsi hak ediyor. Fatih‘e kılıç kullanmayı öğreten yakın arkadaşı olarak gördüğümüz Ulubatlı Hasan, filmin ilerleyen bölümlerinde birden Fatih‘in Fedaisi Kara Murat moduna dönüyor. Kahpe Bizans‘ın güzel kızı da top ustası Urban‘ın kızı Era oluyor. Bizans demişken, İmparator ve danışmanları da senaryonun diyalog zaafından nasibini alıyor. Maalesef, tarihi filmlerde karakter oluşturma ve diyalog yazma konusunda hâlâ Kara Murat‘ın çok da ilerisine gidemediğimiz tescil edilmiş oluyor Fetih 1453 ile. Filmin diyalogları ve kelime hazinesi tamamıyla günümüzün ‘dizi dilinden’ besleniyor.
Sözün özü; Fetih 1453 bütçe, görsellik ve teknoloji kullanımı açısından tarihi film türünde sinemamız için standartların çok üstünde bir yapım. Senaryo, karakter ve diyaloglar açısından ise hayli sıkıntılı. Öte yandan, Fatih Sultan Mehmet‘e saygılı yaklaşımı, dini referanslara yaptığı özel vurgu ve finalindeki evrensel mesajıyla takdiri hak ediyor. Nihayetinde sadece ismi ve ‘tahmini’ bütçesiyle bile kendi seyircisine ulaşacak bir yapım.
Ali Koca
Yönetmen: James Bobin
Senaryo: Jason Segel, Nicholas Stoller, Jim Henson
Oyuncular: Amy Adams, Jason Segel, Chris Cooper
Yapım: 2011 / ABD / 103 dk.
Televizyonda 1970’lerin ortalarında başlayan ve yıllarca süren Muppet Şov’un karakterleri, yayında oldukları süre boyunca ve sonrasında da birçok çocuğun kahramanı oldular. Yeni kuşağın pek de bilmediği Muppet’lar beyaz perdeye dönerken son filmleri The Muppets’da hem geçmişte kim oldukları anlatılıyor hem de yeni bir macera sunuluyor.
Bir kukla olarak doğan Walter, kardeşi Gary (Jason Segel) ile Smalltown’da yaşamaktadır. İki kardeşinde en büyük eğlenceleri televizyonda Muppet Şov’u (The Muppet Show) izlemektir. Yetişkin olduklarında bile Walter için Muppetların, hele Kurbağa Kermit’in, ayrı bir yeri vardır. Gary, sevgilisi Mary (Amy Adams) ile birlikteliklerinin onuncu yılı için Los Angeles’a giderken yanlarında Walter’ı da alırlar…
Kimi espriler yeni kuşak için bayat gelecek olsa da şovu bilenler için ayrı bir anlamı var. Aradan uzun zaman geçse de Fozzie bildiğimiz Fozzie, Gonzo bildiğimiz Gonzo. Hatta Gonzo’nun bir fabrikayı havaya uçurması, Miss Piggy’nin Kermit’e olan aşkı, harita üzerinden yapılan yolculuk bilenler için ayrı bir tat veriyor. Yine de bazı esprilerin çok bayat olduğu da bir gerçek.
Filmin hoş yanlarından biri geçen yıllar içinde her şeyin ne kadar değiştiğini de gösteriyor olması. Bilindiği üzere Muppet Şov’da kuklalarla birlikte her programda bir ünlü konuk sunuculuk yapardı. Ekip yeniden program yapmaya çalışırken yıllar öncesinden hiçbir kişiye ulaşamıyorlar. Ayrıca onların hoş programlarına karşılık günümüzde reyting alan programlar üzerine de ince ama hoş bir gönderme mevcut.
Daha önce başka sinema filmleri de olsa televizyondan beyaz perdeye geçen kuklaların son filmi The Muppets akla John Landis’in yönettiği Cazcı Kardeşler‘i (The Blues Brothers) de getiriyor bazen. İki ekipte önce televizyonda ünlü olmuştu, ikisinde de müzikal sahneler oldukça hoş. Cazcı Kardeşler büyüdükleri yetimhaneyi kurtarmaya çalışırken, kuklalar da tiyatrolarını kurtarmaya çalışıyor.
Çocukluğunda Kurbağa Kermit oyuncağı olan, Muppetların hayranı birinin yıllar sonra yeniden eski dostlarını beyaz perde de görmesi çok hoş bir duygu. Dilerim diğer izleyiciler de aynı duyguyu yaşarlar.
[xrr rating=3.5/5] Ali Abaday
The Muppets (2011) fazlasıyla uzaklaştığımız duyguların ve an’ların hatırlatıcısı olma görevini izleyenlerin yaş ortalamasıyla doğru orantılı olarak yerine getirebilecek bir film olmuş. Belki tevellütümüz bu sevimli kuklaların televizyon şovlarına yetişmiyor (1976’dan başlayıp 1981’e kadar süren şov) ama yine de Kurbağa Kermit, Miss Piggy, Ganzo ve daha nicelerini izleyerek büyüdük.
The Muppets, televizyonda yayınlandığı beş sezonda ünlü isimlerin katılımlarıyla da izleyiciyi ekrana bağlamış bir yapım. 2011 ylı filminde de aynı yol izleniyor bir bakıma. Daha doğrusu eski çete bir araya gelip adeta tozlu raflardan atlayıp zihinlerdeki hallerine dönmek ve geçmişlerini yaşatmak için çabalıyorlar. Tabiî hepsi ayrı ayrı yerlere savrulmuş kuklalarımızın bazıları için hayat güllük gülistanlık gibi gözükse de işin gerçeğinin öyle olmadığı ve birbirlerine ne kadar özlem ve ihtiyaç duyduklarını sezdiriyorlar bizlere. The Muppets sadece kuklalar üzerinden süren bir film değil. 84. Akademi ödüllerine “en iyi özgün şarkı” dalında aday olan Man or Muppet gibi insan ve kukla üzerinden ilerleyen bir film.
Hayatında Walter adlı sevimli ve duyarlı bir kukla olan, hatta o kuklayla büyüyen Gary (Jason Segel) ve uzun süreli sevgilisi Mary (Amy Adams) yaşadıkları Smalltown’da (isme dikkat) mutlu mesut bir hayat süren bir çift. Onuncu ilişki yıllarını kutlamak amacıyla Hollywood’a doğru yol aldıklarında Walter’ın da onlara katılması ve Walter’ın bu dünyada yalnız olmadığını anlaması, kendi türünü daha önceden keşfetmesiyle kahramanlarımızın kuklalarla olan bağı daha sıkı hale geliyor. Los Angeles’a vardıkları zaman dünyanın hiç de kendi küçük, sevimli kasabalarındaki hayatla eşdeğer olmadığını anlayıp “kötülük”le karşılaşıyorlar. Halihazırda “mutluluk veren bir aile tablosu ve bunun devamlılığını sağlama çabası” filmi olan The Muppets, birlik ve beraberlikten kuvvet doğar düsturuyla yola koyuluyor. Filmin her anında ne olacağını, filmin nerelere gideceğini hep biliyorsunuz ama yazının başında da dediğim gibi bu bir “maziye özlem” filmi ve bu yönüyle yakalıyor izleyiciyi. Her klişe yüzde bir tebessümün oluşmasını sağlıyor. Hatta dikte ettiği düşünceler bile sempatik hale geliyor.
Filmin bol yıldızlı bir kadrosu var. Sadece Jason Segel, Amy Adams’la sınırlı değil tabiî ki kadromuz. Burada esas şenliği arada görünen, kuklalara olan sevgilerinden kendilerini de kuklaları kurtarma görevinin gönüllü üyesi sayan ünlü şahsiyetler kendi personalarıyla yer alıyorlar perdede; Jack Black, Neil Patrick Harris, Whoopi Goldberg gibi. Bunların yanı sıra ufak tefek rollerde görünen bazı oyuncularda hoş bir nüans olarak hayat veriyorlar filme. Zach Galifianakis (tiyatrodaki evsiz), Alan Arkin (tur rehberi), Sarah Silverman, Jim Parsons, Mickey Rooney ve daha birkaç kişi… Özellikle Miss Piggy’nin sekreteri rolündeki Emily Blunt hoş bir süpriz, izleyince anlayacaksınız ya da zaten izlemiş olanlar anlamışlardır. Burada Tex Richman (yine isme dikkat) rolündeki Chris Cooper’ı da anmak gerek. Muhteşem bir performansı var karikatürize bir rol içinde. Uzun lafın kısası, The Muppets çocukluğun, saflığın, iyiliğin ve en önemlisi de arkadaşlığın filmi.
[xrr rating=3/5] Seçil Toprak
VİZYONA GİREN DİĞER FİLM(LER):
Hayalet Sürücü 2: İntikam Ateşi
(Ghost Rider: Spirit Of Vengeance)
Yönetmen: Mark Neveldine, Brian Taylor
Senaryo: Scott M. Gimple, Seth Hoffman, David S. Goyer
Oyuncular: Nicolas Cage, Ciarán Hinds, Idris Elba
Yapım: 2011 / ABD-BAE / 95 dk.