Bu hafta dokuz film vizyona giriyor. Haftanın en dikkat çekici filmlerinden bir tanesi, Demir Adam serisinin üçüncü filmi Iron Man 3. Shane Black yönetmenliğindeki filmin değerlendirmesi Ali Abaday‘ın kaleminden sizlerle. Serkan Çellik bu hafta sizin için iki filmi mercek altına aldı. Bunlardan ilki, Jacques Audiard yönetmenliğindeki Pas ve Kemik (De rouille et d’os). İkincisi ise usta oyuncu kadrosuyla dikkat çeken Eski Dostlar (Stand Up Guys). Herkese iyi seyirler.
Pas ve Kemik
De rouille et d’os
Yönetmen: Jacques Audiard
Senaryo: Jacques Audiard, Thomas Bidegain
Oyuncular: Marion Cotillard, Matthias Schoenaerts, Armand Verdure, Céline Sallette
Yapım: 2012 / Fransa – Belçika / 120 dk.
Üç yıl önce Yeraltı Peygamberi (Un prophète) ile Fransa’yı Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar listesine sokmayı başaran Jacques Audiard uluslararası bir yıldıza sahip yeni filmi Pas ve Kemik (De rouille et d’os) ile gecikmeli de olsa sinemalarımıza konuk oluyor bu hafta. Not: Yazı sadece hassas izleyicileri rahatsız edecek seviyede, kısmi sürpriz bozanlar içermektedir.
Pas ve Kemik kahramanlarının başına yığınla kötü şey gelen umut dolu bir film. Öyle ki Stéphanie barda dayak yedikten sonra melek gibi bir adamla tanışıyor, bacaklarını kaybettikten sonra ise aşkı buluyor. Ali vücuduna yara aldıkça para kazanıyor hatta elini kırdıktan sonra eskisinden daha güçlü olup yarışmalarda galip geliyor. Küçük çocuğun başına gelen korkunç olay bile Ali ve Stéphanie’nin tam anlamıyla bir araya gelmesine vesile oluyor, Ali ilk kez o zaman “seni seviyorum” diyor. Yönetmen güneşi umut ışığı olarak kullanıp karakterlerinin ardından, önünden, yüzünden eksik etmiyor.
Pas ve Kemik’te oyuncu seçimi konusunda muhteşem kararlar verilmiş. Öyle ki; Marion Cotillard ve Matthias Schoenaerts olmasa bu öykü anlatılamazmış gibi geliyor. Cotillard makyajsız, solgun, çökmüş bir engelliyi canlandırırken alıştığımız ışıltısından çok uzak, fiziksel olarak oldukça inandırıcı bir performans sergilemiş. Schoenaerts’un fiziği ise “Rundskop”a benzer şekilde senaryo ile bütünleşmiş. İki filmde de karakterlerin iri yarı vücutlu ve sert bakışlı olması gerekiyor. Genelde böyle bir vücuda sahip oyuncular vurdulu kırdılı filmlerde oynar ve tek yaptıkları dövüş sanatlarındaki maharetlerini göstermektir. Oysa Schoenaerts büyüleyici bir oyuncu ve oldukça yetenekli. Yine de böyle bir vücudu olmasa ne kadar yetenekli olursa olsun Ali rolüyle bu denli bütünleşemezdi. Şans ikidir ondan yana gibi.
Pas ve Kemik’te Jacques Audiard özgün bir yönetmenlik sergilemiş: Hollywood mekaniğinden uzak, Fransız klişelerinden sıyrık. Kamera hareketleri o denli doğal ve akıcı ki; sanki hiç planlanmamış, üzerine düşünülmemiş. Gerçek hayat oracıkta yaşanırken, elinde kamerayla yanlarına yaklaşıp tanıklık etmiş. Ne çerçeve derdine düşmüş ne estetik görünme adına taklalar atmış. Hiç kimseden etkilenmemiş, yıllardır film izlememiş hatta bazen çekerken gözünü kapatmış gibi. İşçilik kelimesi hakaret olur. Herkesin birbirine benzediği zamanlarda sinema âşıklarının kalp atışlarını hızlandırabilecek bir sanat eseri bu. Bunca meziyete rağmen Pas ve Kemik’in unutulmaz olamayacak olmasının sebeplerine bakmaya kalkarsak, dağınıklığından dem vurabiliriz. Romantik olmayan bir aşk filmi mi, hedefi olmayan bir başarı filmi mi, yoksa seyircisini yumruklamaya çalışan bir kendini iyi hisset filmi mi belli değil. (Yazının buradan sonrası okuma niteliğinde olup, fazlasıyla sürpriz bozan içermektedir.)
Ali ve Stéphanie arasındaki ilişkiyi son beş on dakikaya kadar aşk olarak nitelemek zor. Ali’nin Stéphanie’ye ilgi göstermesinin sebebi aslında güzel bacakları. Sonrasında yanında oluşunun sebebi ise acıma içermeyen bir insanlık, Ali’nin çok iyi bir insan oluşu. Stéphanie’nin sevişme isteği bir merakın sonucu. Ali’nin kabul etmesinde en ufak duygusallık yok. Stéphanie’nin kıskançlığı sahiplenme güdüsüne bağlı. Ve kaybetme korkusuna. Bacakları olmadan onu kabul edebilecek birini bulması, hele de bu kadar yakışıklı ve sevgi dolu birini, kim bilir kaç yıl sürer, belki hiç gerçekleşmez. Sadece hayatta tamamen yalnız kalma korkusu bile yeterli Ali’yi yanında istemesi için. Nerden baksanız aşk değil bu.
Öte yandan Ali’nin Stéphanie’ye hiç ihtiyacı yok. Piste çıktığında bardaki kadınlardan istediğiyle eve gidebilir. Hatta gördüğümüz kadarıyla bazılarına selam vermesi bile yeterli. Belki alıştığımız anlamda iyi bir işi yok ama asla aç kalmayacak bir tip. Tuttuğunu koparan. Bir oğlu var, kimden olduğu belli değil. Kötü davrandığı tek insan da o, en azından bir süre için. Sonra onunla da yıldızı barışıyor zaten. Nerden baksanız kanatsız bir melek. O zaman neden Stéphanie ile birlikte? Benim vardığım tek sonuç var: Kal diyen tek kişi ona. Dev cüssesinin ve sert görünüşünün ardında demir atmaya hazır bir ruh var. İlk bağlanalım diyene de hemen muhteşem gülümsemesini sunuyor zaten. Çekip gidişi bile kötü niyetli değil. Amacı Stéphanie’i terk etmek değil. Git dendiği için gidiyor. Üzerine fazla düşünmüyor. İlkel bir erkek o, bir mağara adamı hatta.
Serkan Çellik
* * *
Demir Adam 3
Iron Man 3
Yönetmen: Shane Black
Senaryo: Drew Pearce, Shane Black
Oyuncular: Robert Downey Jr, Gwyneth Paltrow, Don Cheadle, Jon Favreau
Yapım: 2013 / ABD – Çin / 130 dk.
Demir Adam (Iron Man) serisinin son filminde Robert Downey Jr. yine başrolde. Bu sefer Demir Adam bir yandan düşmanlarıyla savaşırken bir yandan da yaşadığı psikolojik sorunlarla baş etmeye çalışıyor. Çizgiroman hayranları için son yıllar rüya gibi geçiyor. X-Men, Batman, Örümcek Adam filmleri derken, Marvel 2008’de Demir Adam (Iron-Man) ile başlayan ve aynı yıl Hulk ile devam ettiği Yenilmezler (Avengers) planını geçen başarıya ulaştı. Tabii ki bu başarıdan önce Yenilmezler’e emel olması için Thor, Kaptan Amerika (Captain America) ve bir Demir Adam filmi daha beyaz perdede izleyicisiyle buluşmuştu.
Hem eleştirmenler hem de seyirciler tarafından beğeniyle karşılanan Yenilmezler, bir buçuk milyar doların üzerinde bir hasılat elde ederek tüm zamanların en çok kazanan üçüncü filmi oldu. Bu başarının ardından gelecek ilk film merakla beklenirken, Marvel yine grubun en popüler karakteri Demir Adam’ı serisine devam etmeye karar verdi. Yönetmen koltuğuna ise Cehennem Silahı (Lethal Weapon) serisinden tanınan Shane Black oturdu. Demir Adam 3’te bu sefer Avengers’ta yaşanan olayların ardından psikolojik sorunlar yaşayan Tony Stark’ın esasında kim olduğu, Demir Adam kıyafeti olmadan ne kadar kahraman olduğu incelenirken, yine aksiyon dozu yüksek tutuluyor.
Tony Stark (Robert Downey Jr.) New York’ta yaşanan büyük çatışmadan sonra Malibu’daki evine geri dönmüştür. Ancak yaşadığı olaylar, özellikle de solucan deliğinin onu yutmaması ve bunu açıklayamaması kimi psikolojik sorunlar yaşamasına neden olmaktadır. Uykusuzluk sorunu çeken Stark evinde yeni demir adam kıyafetleri üretmeye başlamış, ayrıca elbiselerin teknolojisini geliştirmeye çalışmaktadır. Stark’ın kız arkadaşı Pepper Potts (Gwyneth Paltrow) da Stak şirketlerinin başına geçmiştir. Bu arada Mandarin (Ben Kingsley) adında bir terörist Amerika’nın yurtdışındaki kimi üslerine saldırmakta ve saldırıların giderek büyüyeceği sinyali vermektedir. Mandarin son saldırısında ABD’yi hedef almış, Stark’ın yıllarca hem koruması hem de dostu olmuş olan Happy Hogan (Jon Favreau) yaralamıştır. Bunun üzerine Stark, onu düelloya davet eder ancak Mandarin’in adamları onun evine saldırarak karşılık verir.
Demir Adam serisinin son filminde bu sefer Tony Stark’ın geçmişinin yol açtığı kimi olayları izliyoruz. Serinin ikinci filminde, Demir Adam babasına kadar uzanan bir olaylar zinciri sebebiyle Ivan Vanko (Mickey Rouke) ile karşı karşıya gelmişti. Bu sefer ise, kendisinin geçmişte yaptıkları yüzünden hayata başka bir şekilde bakmaya başlayan Aldrich Killian (Guy Pearce) ve bir gecelik ilişki yaşladığı bilim kadını Maya Hansen (Rebecca Hall) Mandarin dışında Stark’ı zorlayan kişiler.Shane Black Hollywood’da özellikle aksiyon sahneleriyle bilinen senarist ve yönetmendir. Bir röportajında “Her beş sayfada bir kan akmıyorsa, bir araba havaya uçmuyorsa benim filmim değildir” türünden beyanat veren yönetmen bu uygulamayı devam ettiriyor ancak psikolojik sorunlara da el atıyor.
Tony Stark bir yandan Mandarin ile uğraşırken, diğer yandan sevgilisi Pepper’ın zarar görmesini istemiyor ve en önemlisi ilişkilerinin sağlıklı yürümesi için çaba gösteriyor. Ancak yaşadığı psikolojik sorunlar ilişkiyi zora sokuyor, ki bu da Demir Adam olarak çözülebilecek bir sorun değil. Ayrıca, evinden oldukça uzakta ve zırhı çalışmazken başının çaresine bakması gerekiyor. Demir Adam 3’ün en ilginç yanlarından birisi de bu. Kıyafet hakkında oldukça fazla espri yapılması ve genelde kıyafetlerin sorun çıkarması. Bu durumda Tony Stark’ın zekası ön plana çıkıyor. Gerçi elbiseyi yapan, çoğu icadın mucidi olmasını sağlayan zaten bu muazzam zekası ama, bu filmde sorunları aşarken her zamankinden daha fazla kafasını kullanması gerekiyor. Özellikle kimi sahnelerde kıyafetin içinin boş olması, esasında tüm olayın Tony Stark’ta olduğunu gösteren hoş meteforlardan biri.
Black ile Robert Downey Jr. ile iyi bir ikili olduğu söylenebilir. Zaten ikili daha önce Kiss Kiss, Bang Bang filminde birlikte çalışmışlardı. Ayrıca pek bilinmese de Demir Adam’ın ilk filminde Tony Stark’ın repliklerini Black yazmıştı. Filmde oldukça ilginç sürprizler de mevcut. Kimisi hayranların hoşuna gidecekken, bazılarının büyük hayalkırıklığı yaratabileceğini söylemekte ise yarar var. Yine de seyri hoş bir film Demir Adam 3. Zaten çizgiroman uyarlamalarında Süperman Dönüyor’da (Superman returns) Bryan Singer’ın açıkladığı gibi bir sorun mevcut. Kahramanın tüm sorunların üstesinden geleceği ve rakibini alt edeceği biliniyor, bu durumda ona kendisiyle ilgili, çözüp çözemeyeceği tam belli olmayan sorunlar vermek lazım. Demir Adam 3 de, bir bakıma Tony Stark’ın başında böyler sorunlar ve bunları çözmek için elinde sadece kullanabileceği tek şey zekası.
Ali Abaday
* * *
Eski Dostlar
Stand Up Guys
Yönetmen: Fisher Stevens
Senaryo: Noah Haidle
Oyuncular: Al Pacino, Christopher Walken, Alan Arkin, Mark Margolis
Yapım: 2012 / ABD / 95 dk.
Eski Dostlar’ın kapanış jeneriği akarken ilk düşündüğüm şey; bunu yazan adamla asla tanışmak istemeyeceğim, hayatımın kıyısından köşesinden geçmesine tahammül edemeyeceğim oldu. Meşhur tabirle “politik olarak yanlış” ne kadar fikir varsa, bu filmde bir araya gelmiş gibi.
Valentine (Al Pacino), bir mafya babasının oğlunu öldürdüğü için 28 yıldır hapis yatmaktadır. En iyi dostu Doc (Christopher Walken) ise kirli işleri bırakmış, yapayalnız yaşlanmaktadır. İntikam için bilenen acılı mafya Claphands (Mark Margolis) Doc’ın ensesinden 28 yıldır ayrılmamıştır. Planı, hapisten çıktığı gün en iyi dostu Val’i Doc’a öldürtmektir. Ve Eski Dostlar Val’in hapisten çıktığı andan itibaren yaşananları aktarır bize, yaklaşık otuz saatlik bir süreci.
Üç yıl önce yapımcılığını üstlendiği Koy (The Cove) adlı cesur belgeselle Oscar kazanan Fisher Stevens, hiçbir zaman parlamamış elli yaşında bir aktör. On bir yıl önce Just A Kiss adlı romantik komediyle sinema yönetmenliğini deneyen Stevens’ın kariyeri kısa film, belgesel ve TV işleriyle dolu. Bu hafta gösterime giren Eski Dostlar onun yönetmen olarak ikinci beyazperde macerası ve ortaya çıkardığı işin “senaryoyu basitçe filme almak” olduğu söylenebilir. Filmin bu denli büyük bir felaket olmasının asıl müsebbibi ise senarist Noah Haidle. Son on iki yılda iki kısa filmin senaryosuna katkıda bulunup, bunlardan birinde oynayan Haidle’nin bu ilk uzun metraj denemesi tam bir fiyasko.
Haidle’nin senaryosunun itici ve rahatsız edici oluşunun en büyük sebebi kabalığı. Al Pacino gibi efsane bir aktörü geneleve sokup ereksiyon problemi yaşatmanın, cinsel birleşme yaşayamayınca uyarıcı ilaç çalmak üzere eczaneye sokmanın, bir avuç hap içirip, skor çığlıkları attırıp, penisinde oluşan dolaşım bozukluğu nedeniyle hastaneye başvurmasını izletmenin komik olacağını düşünmüş olmalı. En avam esprilerle, ergen muhabbeti tadında diyaloglarla, “kocayan kurdu kuzulara maskara ettik, bakın” üslubuyla ilerleyen ve filmin üçte birine tekabül eden bu giriş bölümü; salonu terk etmeniz için yeterli sebep sayılabilir. Fakat Pacino, Walken ve Alan Arkin üçlüsünün sonuna kadar okuyup kabul ettiklerini düşündüğünüz metnin devamını merak edip perde karşısında oturmaya devam etmeyi de tercih edebilirsiniz benim gibi. İşte o zaman daha fazla ucuzluk, daha kötü şakalar, daha rahatsız edici bir tavır ve daha fazla zaman kaybı ile karşılaşacaksınız.
Eski Dostlar’ın oyuncu kadrosu Al Pacino, Christopher Walken ve Alan Arkin’dan oluşmasaydı; film yaşlılar için çekilmiş bir Judd Apatow taklidi olarak küçümsenip kısa sürede unutulabilirdi. Ancak bu haliyle nefret besleyebileceğiniz bir işe dönüşmüş durumda. Jon Bon Jovi imzalı Altın Küre adayı enfes şarkının bile yapabileceği hiçbir şey yok.
Serkan Çellik
* * *
Bir Gevrek Bir Boyoz İki de Kumru
Yönetmen: Osman Dikiciler
Senaryo: Osman Dikiciler
Oyuncular: Ogün Kaptanoğlu, Selen Seyven, Bülent Arın, Selçuk Uluergüven
Yapım: 2013 / Türkiye / 100 dk.
* * *
Bir Hikayem Var
Yönetmen: Talip Karamahmutoğlu
Senaryo: Talip Karamahmutoğlu
Oyuncular: Kadir Doğulu, Müge Boz, Bülent Çolak, Turan Özdemir
Yapım: 2013 / Türkiye / 90 dk.
* * *
Max Maceraları: Dinoterra
Max Dinoterra
Yönetmen: Jerry Ching
Seslendirenler: Yekta Kopan, Hülya Avşar, Kenan Doğulu, Serhat Aslan
Yapım: 2013 / Tayland
* * *
Neredesin Süpermen
Bekas
Yönetmen: Karzan Kader
Senaryo: Karzan Kader
Oyuncular: Zamand Taha, Sarwar Fazil
Yapım: 2012 / İsveç – Fin. – Irak / 97 dk.
* * *
Zoraki İkili
De l’autre côté du périph
Yönetmen: David Charhon
Senaryo: David Charhon
Oyuncular: Omer Sy, Laurent Lafitte, Sabrina Ouazani, Lionel Abelanski
Yapım: 2012 / Fransa / 96 dk.
* * *
Muhalif Başkan
Yönetmen: Yüksel Torun
Senaryo: Kasım Uçkan
Oyuncular: Ferhan Şensoy, Yusuf Atala, Dost Elver, Ali Yaylı, Cansel Kula, Türkan Kılıç
Yapım: 2012 / Türkiye / 99 dk.