2005’te çıkardıkları kendi adlarını taşıyan ilk albümlerinin hemen ardından ve üçüncü albümleri 3B‘yi dinledikten sonra, yani toplamda iki kez röportaj yaptım Badem ile. Röportaj vesilesiyle de albümleri, müzikleri, duruşları hakkında görüşlerimi belirttim. Bu görüşler çoğunlukla olumluydu. Dolayısıyla Badem’e olan muhabbetimi gizlemeyeceğim.
Ege Görgün (Landlord)
Grubun çıkardığı son albüm Badem ve Konukları adını taşıyor. Adından da anlaşılacağı gibi Badem kimi eski ve bazı yeni şarkılarını ünlü dostlarıyla “düet” şeklinde icra ediyor. Bu müzik dostlarının listesi Nilüfer’den, Feridun Düzağaç’tan başlayıp Vega’ya, Zeynep Casalini’ye dek uzanıyor. Bu isimlerin bir kısmı – Özlem Tekin (Kalpsiz), Cahit Berkay (Gelin), İlhan Şeşen (Geceyedir Küsmelerim) gibi – Badem’in daha önceki albümlerinde konuk sanatçı olarak arz-ı endam etmişlerdi zaten. Dolayısıyla Badem misafir ağırlamak konusunda tecrübeli. Badem ve Konukları’nda bu tecrübelerinin semeresini görüyorlar bir anlamda. Benim hep “en iyisi” dediğim ilk abümlerinde yakaladıkları performansa ulaşıyorlar ve defalarca dinlense de bıkılmayacak bir müzik ziyafeti sunuyorlar bize.
Badem’e olan muhabbetim yalnızca müziklerinden değil, ucuz magazine tevessül etmeyen o “işinde gücünde” görüntülerinden kaynaklanıyor biraz da. Umarım, bu çizgilerini hep muhafaza ederler. Ama durun, onlara da bir sormak lazım. Kimbilir, belki de onlar, “Televole” tarzı programlarda boy gösterip, gazete eklerinin bir spot, üç satırlık dedikodu haberlerlerinde görünme hayali besliyorlardır.
İster miydiniz, yemek yerken etrafınızda bir anda paparazzilerin belirmesini, hakkınızda yalan yanlış haberler yapılmasını? Ucunda çok satmak, büyük paralar kazanmak var ama…
Barış Bahçeci: Yaptığımız işin önceliği çok satması ya da büyük paralar kazanmak değil. Bunun için kendimize ters olan işler yapmayız. Biz sadece müziğimizi yaparız. O da paparazzilerin ilgisini çekiyorsa gelsinler beraber yemek yiyelim zaten.
Doğaç Başaran: Elbette tercih etmeyiz. Müziğimizi yaparken çıkan işin kaliteli olması için her ince ayrıntısına saatlerce, günlerce kafa yoruyorken bu tarz bir tanıtımı asla bilerek ve isteyerek yapmayız.
Bu kadar sanatçıyı bir araya getirebilmek bir başarıdır. Bu başarının arkasında neler var?
Barış Bahçeci: Bu iş için uzun zamandır çalışıyor olmamız önemli bir etken olabilir. Ayrıca kendi içimizde belirli bir çalışma sistemi geliştirdik. Hem kendi içimizde hem de başkalarıyla ilgili davranışlarımızın nasıl olması gerektiği konusunda da titiz davranıyoruz. Kendimizi konumuzla ilgili geliştirmek için her zaman oldukça heyecanlı olmamız diğer bir etken. Aramızdaki yaş ve diğer farklılıklar bize her konuda geniş bir bakış açısı sunuyor.
Doğaç Başaran: Konuklarımız müzikalite açısından kendi dallarında önde oldukları kadar da mütevazi, müziği kalpten seven ve büyük bir aşkla yapan insanlar. Böyle bir proje fikriyle kendilerine gittiğimizde yaşadığımız tek sorun, yoğun programları arasında konuklarımızla hangi zaman aralıklarında çalışacağımız oldu. O sebepten 1 yıla yakın sürdü zaten kayıtlar. Fakat sonunda her konuğumuz çaldığı, söylediği şarkıya o kadar kendini kattı ki, bu bekleyişe misliyle değdi.
Yabancı sanatçılarla düet yapma imkanınız olsa, kimleri seçerdiniz?
Mert Özdemir: Bir isim hakkımız varsa Adele diyeyim. Yoksa eskilere doğru dalıp giderim.
Barış Bahçeci: Duffy.
Mustafa Kemal Öztürk: Lana Del Rey kadın vokal olarak ve Djivan Gasparyan duduk üstadı olarak.
Emre Yıldız: Coldplay’den Chris Martin ile düet muthiş olurdu ama gitarları da Richie Sambora çalsın.
Doğaç Başaran: Ben Maroon 5’ın solisti Adam Levine ile düet yapmak isterdim, hem sesi hem enerjisi hakikaten müthiş. Onun haricinde Sting ve Bon Jovi ile birlikte sahne almak da en büyük hayallerim arasındadır.
