Berlin Film Festivali Yarışma Bölümü filmlerinden “Boris without Béatrice” (Boris sans Béatrice) duyguları ve tutkularıyla yüzleşmekten korkan bir adamı anlatan, konusu itibariyle oldukça yalın görünen bir yapım. Ancak başrolde Hyndman’ın (Boris) harikalar yarattığı film sistemin, sistem içindekileri getirdiği son noktaya yaptığı oldukça ince dokunuşla farkını ortaya koyuyor.
Dürüst olmak gerekirse filmin ilk sahnesi ve birkaç detay olmasa yönetmen/senarist Denis Côté’nin sisteme dair eleştirisini görme pek de mümkün değil. Hatta Côté’nin bazı sahneleri doğal görünümlü bir makyajmışçasına kullanmasındaki mükemmellik nedeniyle filmin derinlerinde yatan o ince fikri görmeyen çok kişi oldu, olacaktır da. Fakat Côté’nin bu gururlu, onurlu, sağlam görünüşlü, soğukkanlı işadamının hikâyesine başlarkenki küçük bir vurgusu, fark edebilenlere filmi ayrı bir perspektiften izleme imkânı tanıyor. Boris’in zengin kesime hitap eden bir mağazadan gömlek almaya çalışırken maruz kaldığı tavır ve tavra koyduğu tepki hem Boris’in karakterini hem de sistemin tam da içinde yer alan bir adamın onu var eden bu sisteme ne kadar yabancılaştığını da ortaya koyuyor.
Gururlu ve elit hayat yaşayan “sonradan görme”, eşini seven bir adamın karısının melankolik depresyon yaşaması ilk bakışta mantığa aykırı geliyor. Bu kadının bir bakan olduğu düşünülünce, durumun garipliği daha öne çıkıyor. Boris’in bu süre boyunca karsının yanında olmak ve hissettiği üzüntüyü belli edip zayıf görünmek yerine hayatına devam etmesi, gönül eğlendirmekten geri durmaması ise onun insani tarafını sorgulatıyor. Fakat Boris’in annesi ile olan “ilişkisizliği”, kızına olan ilgisizliği de buna eklenince Boris’in vicdansızın biri olduğu düşüncesi siliniveriyor ve bu düşüncenin yerini sistemin ta kendisi, Boris’i “değiştirenin” yaşadığı hayat olduğu gerçeği alıyor. Servetini tek başına elde etmesine, yani Boris’in kapitalist sistem sayesinde bulunduğu yere gelip olduğu kişi olmasına karşın sistemle bu denli çelişmesi ise sistem içindeki yetersizlikleri ve sorunları gözler önüne seriyor. Verdiği oylara rağmen evine giden bir yol bile yapılmaması, kazandığı ve harcadığı paralara rağmen hala daha beklentilerinin karşılığını alamaması, onu bu içine kapanık soğuk insan yapıyor. Kızı karşısında sistemi desteklemesine rağmen bile fedakârlıklarına kayıtsız kalınması onu sistemden uzaklaştırıyor ve kendini güçlü gösteren kalıpların içine sıkıştırıyor.
“Boris Without Béatrice”, Denis Côté’nin gururlu adam üzerinden yaptığı dâhiyane bir sistem eleştirisi. Sevdiği kadının kendisini güçsüzleştirmesinden duyduğu korkuyla başlayan, sonrasında daha da büyüyen korkuların onu dar kalıplara sıkışmaya zorlayan sürecin sistem içindeki konumunu gösteren etkileyici bir yapım. Hyndman’ın etkileyici performansı ve filmin akıllara durgunluk veren inceliği, filmin raflarda eskimeyeceğinin sinyallerini şimdiden veriyor.