Geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda başlayıp henüz bitirdiğim muhteşem(!) bir filmle bu hafta yeniden beraberiz. Holy Shit, pardon Holy Flame of the Martial World (Wu Lin Sheng Huo Jin)’ü tarif etmek için kelimeler kifâyetsiz kalıyor. Ama yine de, siz sevgili okuyucuları böyle bir saçmalıktan uzak tutmak istemedim.
Giriş paragrafından anlaşıldığı üzere, bir tür işkenceyle hidayete erdirdiğim filmi, içimde kalmasın deyip, okuyucudan intikam almak üzere yazıya dökmeye karar verdim. Doğru yer ve zamanda izlenirse gerçekten eğlenceli olabilme potansiyeli taşımasına rağmen film, hiç bitmeyen atraksiyon ve aksiyonları nedeniyle insanı ayrıca yoruyor.
Wu xia sever misiniz? Ya wu xia ile birleşmiş antin kuntin efektleri? 1983 tarihli film, dönemin ne kadar yeni gelişmesi varsa hepsini kullanmış. Shaw Brothers’ın artık son dönemlerine damgasını vurmuş Holy Flame’de hiçbir masraftan kaçınılmamış maşallah. Ama filmi özel ya da güzel yapan sadece bu da değil. Sıradan görünen ve akla hayale gelmeyecek bazı abukluklar taşıyan senaryosu.
7 Yüce Usta ve başka kötü adam-kadınlar, Kutsal Alev’in peşindedir. Kutsal Alev ise iki küçük bebekleriyle kaçmakta olan bir çekirdek ailenin elindedir. (İlkokul 1. sınıf yazıyor;) Kötü adamlar kutsal alevi ele geçiremezler ama anne ve babayı öldürerek, bebeklerden birini kötüler alırken, diğer bebeği iyi bir usta alır. İyi ustanın yanında büyüyen oğlan, 18 yaşına geldiğinde ustası tarafından Kutsal Alevi bulunduğu yerden getirmesi için görevlendirilir. Müziğiyle de sanki bir atari oyunuymuşçasına zevk veren senaryoda oğlan, bin bir zorlukla ve abuk sabuk dövüşlerle girdiği mağaradan, Kutsal Alevi almış olarak çıkar. Oğlanın burada kendinden büyük Çin yazılarını bulmaca gibi gerekli yerlere oturttuğunu belirtmekte yarar var.
Diğer bebek ise bir erkek ve bir kadından oluşan tuhaf bir klanın elinde büyümüştür. Klanın kadın lideri, tamamen kızlardan oluşan ekibiyle cadının önde gidenidir ve mümkünse tapınağında erkek sinek bile uçurtmamakta ama onun haricinde kendisi o tepe senin, bu odanın tavanı benim gezinip durmaktadır. Ekip arkadaşı Monster ile ailesini öldürüp yanlarına aldıkları kız bebeğin Kutsal Alev’in diğer savaşçısı olduğunu öğrendiklerinde yer yerinden oynayacak, elbette seyirci de koltuğunda öylece oturacak değildir.
Konu yazmak, en az okumak kadar sıkıcı dostlarım, itiraf etmek gerekirse. Ama işte üç-beş bir şey yazmadan da olmuyor. Zaten filmi izlenebilir ya da izlenemez kılan konusundan ziyade konuyu işleyişteki tarzı. Mesela buraya kadar okuduklarınızdan, filmin sıradan dövüşlerin icra edildiği tipik bir kung fu-wu xia filmi olduğunu düşünebilirsiniz. Halbuki dövüşleri icra eden ustaların çok acayip yetenekleri var. Misal oğlan çocuğunu kurtaran ustanın yegâne yeteneği, kahkaha atarak rakiplerini savurmak. Sahne analizi için lütfen bir numerolu slayt gelsin;
Ortada Vikinglerden bozma usta ve her iki yanında öğrencisi. Hep beraber koyu bir kahkaha koyvererek rakiplerini alt etmekle meşguller. Kahkaha kung fu’sundan nasıl mı korunacaksınız? O halde alttaki slayta bakalım;
Uzun yıllar egzersiz yapmanın getirisi olarak kulak kepçenizi oynatabiliyorsanız, yaşadınız! Zira havada salınan ses dalgaları, kulak kepçesinin deliğini kapatmasıyla, zara ulaşamaz ve siz de hamle yapmak için vakit bulabilirsiniz.
Mesela durduk yerde yetenek kazanan hanım kızımız. Alev renkli parmağıyla kuş gibi uçarak ona buna saldırıveriyor.
Daha bitmedi hanım abla! İngilizce konuşan zombiler, iskeletler, diriyken ölenler, ölüp de dirilenler, ne ararsan var bu filmde;
Başka başka, söze pek hacet bırakmayan ama kendi örtüsüyle öldürülen kötü Shaolin rahipleri;
Ne kızıyorsun beyabi? Elde başka film vardı da yazmadık mı? Seyirci istemiş, Shawlar yapmış hem! Yok bu böyle olmayacak… İyisi mi siz de benim çektiğim eziyeti birebir yaşayın da görün. İşte videolar;
İlk yayınlanış tarihi 07.07.2011.