90’lı yıllara yalnızca müziğiyle değil, demeçleriyle, kavgalarıyla ve skandal vaziyetleriyle damgasını vuran Oasis, dağılmasının ardından adet olduğu üzre kallavi bir “en iyiler” derlemesiyle karşınızda.
Ege Görgün (Landlord)
1717’de 10 bin kişilik bir kasaba olan Manchester’ın nüfusu, sanayi devrimin ardından buraya akın eden ucuz iş gücüyle birlikte katlanarak büyüdü. 1851’de 300 bine ulaşan rakam, 20. yüzyılın başında artık 2 milyon 400 bindi. Manchester, Marx ve Engels’in işçi sınıfı gözlemleri yaptıkları mükemmel bir laboratuvardı.
Thomas Gallagher babasının, ondan önce dedesinin ve büyük ihtimalle büyük büyük babasının da yaptığı gibi hayatını zar zor kazanan İrlandalı bir işçiydi. Beş çocuğunu doyurmak için hep daha fazla çalışmak zorundaydı. Bunun acısını da hiç hak etmedikleri halde ailesinden çıkarıyordu. Yıllar sonra milyonlarca insanın ağzından çıkacak her kelimeye kulak kesileceği iki oğlu Noel ve Liam, alkolik babalarının hışmından kekeleyerek konuşur olmuşlardı. Anneleri Peggy yasal olarak boşanana kadar bu eziyet devam etti. Noel ve Liam kekemeliklerinin üstesinden gelip dünya çapında rock starlar olacaklardı ama küçüklüklerinde şekillenen sorunlu tabiyatları onları sebebsiz sokak kavgalarına, laf dalaşlarına, saygısızlık boyutunu çok aşan rezil davranışlara, kendini bilmez megolaman açıklamalara ve uyuşturucu kullanımına sürükleyecekti.
Manchester büyük grupların çıktığı bir kent oldu hep: Joy Division, The Smiths, The Stone Roses, Doves, Take That, Simply Red, The Verve, Bee Gees gibi. Oasis’in bu gruplar arasında en çok sevilenlerden biri olduğunu söylemek ne kadar mümkünse, içlerinde rakipsiz bir şekilde en nefret edileni olduğunu iddia etmek de o derece mümkün.
En önemli sebep megolamanileri olsa gerek. Kendilerinin Beatles’dan sonra gelmiş en iyi grup olduklarını iddia ettiler. Yıllar önce İngiltere’nin ikinci en iyi grubunun kim olguğunu sorduklarında “No Way Sis” yanıtını verdiler. Bu, Oasis gibi giyinip, onlarım şarkıların söyleyen, sahnede onları tıpa tıp taklit eden bir gruptu. Bir başka sebep de böbürlenerek hiç kitap okumadıklarını açıklamaları ve cahilliği matah bir şeymiş gibi göstermeleriydi belki de. Blur üyelerinin HIV virüsü kapıp ölmelerini temenni etmeleri de var sabıka listelerinde. Bunu kötücüllüklerine vermek gerekir herhalde. Grubu birlikte kurdukları elemanlarla (Paul Arthurs, Paul McGuigan, Tony McCarroll) yollarını ayırdıklarından beri vefasızlık da onlarla birlikte anılan özellillerinden biriydi. Ödül törenlerinde, uçaklarda, otel odalarında neden oldukları rezaletlere, karıştıkları sokak kavgalarını, hatta uyuşturucu yüzünden kanunla başlarının derde girmesine fazla takılmıyorum. Rock’n Roll yaşam tarzı bir yere kadar anlaşılabilir. Gallagher kardeşlerin zorluklarla dolu geçmişleriyle birlikte, işçi sınıfının intikamını aldıkları söyleyen birileri çıkabilir. Ama o zaman o birilerinin Noel’in vakti zamanında ettiği şu lafları “emek kavramı” üstünden açıklaması gerekir.
“Yapabileceğiniz en kıyak şeyi söyleyeyim size. Otele ilk geldiğinizde hemen odanıza çıkın ve minibarın içindekileri bir çantaya koyup resepsiyonu arayın ve onlara, ‘Odama yeni girdim ve minibarın içi bomboş. Gelin ve doldurun, lütfen!’ deyin. Genelde bu yüzden minibardan aşırıyorlar diye temizlik görevlileri kovulur ama ne yaparsınız. Hayat böyle bir şey işte!”
Ağustos 2009’da Liam’la yaşadığı bir başka sahne arkası tartışmasının ardından Noel gruptan ayrıldığını resmen açıklamıştı. Liam grubun diğer üyelerle birlikte yola devam edeceğini beyan etti ama Oasis ismini kullanamayacakları anlaşılınca Beady Eye ismini aldılar. Oasis’i zirveye çıkaran şarkıları yazan benmerkezci ağabeyinin patronluk taslamasına hep “kıl” olduğunu söyleyen, sudan bahanelerle neredeyse günaşırı gruptan ayrılaran, şımarık ve kopleksli kardeş bakalım tek başına olmadan gemiyi yüretebilecek mi?