Duncan Jones’un -asıl ismi Zowie Bowie olan yönetmen, ünlü müzisyen David Bowie’nin oğlu imiş- ilk yönetmenlik denemesi olan Ay (Moon, 2009), adından da anlaşılacağı üzere bir bilimkurgu çeşitlemesi. Alt-tür olarak sınıflandırmak gerekirse, ‘distopik-klonlama filmi’ diyebileceğimiz Ay, türün bu zamana kadarki örneklerinin hiçbirinin değinmediği bir temaya el atıyor: kapitalizm gelecekte ne kadar ileriye gidebilir?
Sam, (Sam Rockwell) dünyanın enerji ihtiyacını sağlamak amacıyla ayın yüzeyinde çalışmalar yapan Lunar Şirketine bağlı çalışan bir astronot. 3 yıllık görev süresinin bitmesine az kalmış, ailesine kavuşmayı dört gözle bekleyen Sam, bir kaza geçirir. Bir sonraki sahnede revirde gördüğümüz Sam’in hastabakıcılığını ise, 2001: Uzay Macerası‘ndaki (2001: A Space Odyssey, 1968) HAL 9000’e hayli benzeyen, robot Gerty (seslendirmede Kevin Spacey var) yapmaktadır. Bir süre sonra iyileşen ve tekrar çalışmaya başlayan Sam, kaza yerinde klonuna rastlayacaktır…
Ay, 6. Gün (The 6th Day, 2000) gibi, ‘klonların rastlaşması’ndan doğan bir gerilimi merkeze almaktan ziyade varoluşçu bir düşünsel yapı kurmayı yeğliyor. Bu açıdan 2001: Uzay Macerası ile benzerlikler taşıyor film; duygulanım düzleminde Sam’in yalnızlığına ortak ediyor ve sorgulamaya itiyor izleyiciyi. Yalnız 2001: Uzay Macerası’ndaki yabancılaştırmanın aksine işliyor buradaki sistem, Sam ile özdeşlik kuruyoruz büyük oranda. Bu, iki filmi birbirinden ayıran en önemli özellik. Ayrıca yönetmen Duncan Jones, Andrey Tarkovskiy’nin Stanislav Lem uyarlaması Solaris‘te (Solyaris, 1972) kullandığı, ‘bellek vasıtasıyla gerilim yaratma’ yöntemini, filmin dramatik çatısına başarıyla eklemlemiş.
Filmin beslendiği temel sorunsal ise, emek ve kapitalizm çevresinde gelişiyor bana göre. Kapitalizm evriminin en ileri noktasında filmde, klonları kullanmak suretiyle çok ucuz ve sınırsız bir iş gücü kaynağı yaratmış kendine. Sam’in yok olmasının hemen akabinde devreye yeni bir klon girerek üretime kaldığı yerden devam ediyor. Zaten üssün derinliklerindeki dolaplarda sayısız ‘klon Sam’, sistemin hizmetine amade durumda. Sam, bir kurgunun içinde kısacası. Klonların uyanışları –iki uyanış- arasındaki kurgunun, ‘ceza kolonisi’ olarak tasarlanmış sistemin içinde bir mahkum Sam, tıpkı öncekiler ve sonrakiler gibi… Günümüz işçisinin de durumuyla birebir örtüşen bu durumun altını çok güzel bir biçimde çizmiş oluyor böylelikle Ay.
Bunların yanında ‘tek kişilik bir performans filmi Ay: Sam Rockwell, özellikle anakronik karşılaşmalarda, muhteşem bir oyun ortaya koyuyor. Görünmez bir özne ile oynamak zorunda kalan oyuncunun, bu zor işin üstesinden gelmeyi bilmesi gerçekten takdire şayan.
Ay, Yasak Bölge 9 (District 9, 2009) ve Pandorum (2008) ile birlikte 90’larda kısmen sekteye uğrayan bilimkurgu türüne geri dönüşün işaret fişeği resmen. Yalın anlatımı, sağlam dramatik yapısı ve en önemlisi; çağımızın vazgeçilmezi efektleri dozajında, gerçekliği zedeleyemeyecek şekilde kullanması Ay‘ın en büyük artıları. Her şeyden önemlisi de alt-metniyle, egemen sistemin gelecekteki muhtemel tehlikelerine dikkat çekmesi. Bir bilimkurgudan daha ne istenir ki?
Ay
Moon
[xrr rating=4/5]
Yönetmen: Duncan JonesSenaryo: Duncan Jones (Hikaye), Nathan ParkerOyuncular: Sam Rockwell, Kevin Spacey ve Dominique McElligott Yapım: 2009, İngiltere, 97 dk.