80lerin sonundan itibaren Türk Rock gruplarına destek olmak için hemen her kaseti satın alırdım, nerede bir demo görsem bir şekilde alıp destek vermek istiyordum. O günleri hiç unutmadım. 93 yılında Athena ve One Last Breath albümü ile de o dönemde tanışmıştım. Bazil, Güzel Marmara içtiğimiz o günlerin marşı olmuştu. Sonrası Captain Hook, Ska, Holigan albümü derken hep birlikte büyüdük. O dönemlerde Türkçe sözlü Rock müziğin yaygınlaşmasında Bulutsuzluk Özlemi‘nin ismi telaffuz edilse de geniş kitlelere ulaşma noktasında Holigan albümünü bir mihenk taşı olarak görürüm. Sonrası malumunuz Athena‘yı burada anlatmama gerek yok diye düşünüyorum.
Utku Uluer
1993 dönemi One Last Breath dönemini bir kenara koyarsak 98‘den itibaren 16 yıl içerisinde 6 albüm (artık 7) ve 2 Ep çıkartmasına rağmen Athena oldukça çalışkan bir grup. Gerek farklı karakterdeki EP‘ler ( 12 dev adam, it) gerek uzun konser maratonları ile 1998 yılından beridir müzikal arayışlarını ve üretimlerini taze tutuyorlar. 2000lerin ortasında biraz otomatiğe bağladıklarını düşünüyordum ancak “İt” albümü ile beni hem şaşırttılar hem de sevindirdiler ki Gökhan‘ın vokallerini en beğendiğim çalışma olmuştur.
2010 tarihli “Pis” albümünden sonra 4 yıl kadar ara vermişlerdi Altüst albümü Türk Rock müziğine de iyi gelecek bir zamanda piyasaya çıkıyor. Yeni albümünden “Adımız Miskindir Bizim” ve “Parçalanıyoruz” şarkılarını dinlediğim zaman Athena‘nın soundundaki değişikliği fark ettim. Sonrasında ise ilk bulduğum yerde cdyi aldım ve dinlemeye başladım.
Albümün açılış şarkısı “Davet” ve “Kafama Göre” buram buram garaj kokan ama Athena’nın punk rock/ska soundundan kopuk olmayan, farklı olarak Mehmet Emre Ataker‘in klavyesinin/synthinin yoğun şekilde hissedildiği dinamik şarkılar. “Üç Lira Bir Anahtar” şarkısı ile bu garaj sound kendisini yavaş yavaş daha reggae sound’a bırakıyor “Kaçak” ise bir geçiş şarkısı, “Üç Lira Bir Anahtar” şarkısındaki “ipi bağla boynuna, asla kaybolmazsın” sözleirnin kimin yazıldığını merak ettim açıkcası . Şarkıya 70ler soundu hakim. “Yamyam Zurna” ise çeşitli sürprizlere sahip hammond‘ın ağırlıklı olduğu bir roots reggae şarkısı ki bu soundta Athena‘ya yakışmış. Sanırım grup gelecekte daha fazla reggae şarkı yapacak.
Bu noktadan sonra yine biraz daha funky baslar ile 70ler ile 2000leri birlikte yoğurdukları farklı bir sounda geçiş yapıyor albüm, “Ses Etme” şarkısında biraz Daft Funk etkileşimleri hissettim, Athena‘nın en farklı baslarını bu şarkıda dinlediğimi düşünüyorum. “Yapma be Kanka” albümün en duygusal ve yavaş şarkısı. Ağır 70ler etkili ve adeta bizi hammond derinliğine davet ediyor. “Kalem” ise funky baslarıyla farklı bir Athena şarkısı ve bana göre albümdeki en modern sound bu şarkıda var. Hani Athena‘nın geleceği neden böyle olmasın dedirtiyor.
Sonraki şarkı “Parçalanıyoruz” ise benim albümü alma sebeplerimden bir tanesi çünkü ilk dinlediğimde grubun oldukça farklı bir yere yönelmiş olduğunu görmüştüm. Değişken ve hareketli yapısı ile Athena‘nın bu yeni soundunun bir manifestosu adeta. Hemen ardından gelen “Bu Adam Fezadan” şarkısı ise bence albümün en iyi şarkısı, Duman gibi Anadolu Rock‘a bir selam çakmayı ihmal etmiyorlar. Bu selam duruş “Tek Başına” şarkısı ile de devam ediyor ve yine o dönemlerin önemli bir bestesi, hem de bestenin sahibi Mazhar Alanson‘un da yer aldığı “Adımız Miskindir Bizim” başlıyor. Özellikle şarkının sonlarındaki Gökhan ve Mazhar Alanson düeti farklı bir tad. Albümün en cesur hareketi ise son şarkıda gizli, sanırım şarkı canlı kaydedilmiş.
Açıkcası Albüm öncesinde grup adına bazı kaygılarım vardı. Gökhan‘ın O Ses Türkiye‘de müzik tüketimi yönünden daha farklı bir formatta yer almasından dolayı bunun müziklerini etkileyeceğinden korkuyordum. Ancak bunun tersine grubun en cesur olduğu albümle karşılamak beni çok sevindirdi. Albümdeki geçişlerin kademeli olmasını ve şarkı sıralamasını da ayrıca beğendim. Özellikle müzikaliteyi öne çıkartmış olmaları ve kendi soundlarını geliştirmeye yönelmiş olmaları bana göre oldukça önemli. Sonuçta Athena gibi geniş kitleye hitap eden grupların pek çok grubu etkilediği gerçeği var ve bu gibi cesur hareketlerin pek çok grup için farklı bir anlama geleceği gerçeğini unutmamak gerekli. Sonuçta ülkemizde Gökhan ve Hakan‘dan etkilenip müzik yapmaya başlayan insan sayısı, Jack White‘ı dinleyip gitar çalmaya başlayandan çok daha fazla.
Türkiye genellikle sadece vokalistin dinlendiği bir ülke, burada işin ilginci bunun en popüler yansıması olan O Ses Türkiye‘de jüri olmasına rağmen Gökhan‘ın bazı yerlerde vokalist olarak kendini geri çekip en cesur davrandığı albümün Altüst albümü olması. Bu noktada farklı türlerin ve disiplinlerin yer aldığı bir yarışmanın Gökhan‘ın şarkı söyleme tarzına katkısı var. Keza vokal ve müzik arasındaki denge, vokalisti ünlü ve nakaratları marş olmuş bir Türk Rock grubu için piyasa şartlarını değiştirebilecek kıvamda.
Albüm’de klavyenin ağırlığı da bir yenilik olarak ele alınmalı ancak gitar tonlarının da hakkını yemiyelim, gitarlar gerçek bir takım oyuncusu gibi olması gerektiği zaman devreye giriyor ve tamamlayıcı oluyor. Hakan‘ın zaten her zaman çok iyi bir takım oyuncusu olduğunu düşünmüşümdür. Grubun hep Gökhan ve Hakan dışında diğer müzisyenlerin daha ağırlıklı yer aldığını hissedebildiğimiz bir albüm, bu da grup adına oldukça pozitif bir nokta. Eğer bu formasyon devam eder ve konserlerdeki kimyaları üst seviyeye varırsa sanırım 2 yıl içerisinde aynı soundta yeni bir albüm ortaya çıkması da kaçınılmaz olacaktır.
Bu albümle birlikte 2010 tarihli Pis albümü, yaptıkları müzik için bir milat olmuş. Altüst albümü yaklaşım olarak müzikal anlamda enstrümanların ve melankolinin öne çıktığı bir çalışma olmuş. Umarım Athena, 16 yılda geliştirdiği bu soundu daha konsept albümlere doğru yönlendirir çünkü bu albüm onlarda bu potansiyelin olduğunu gösteriyor. Öte yandan albümde son dönemde yaptıkları Serseri Mayın veya Arsız Gönül gibi tüm stada bir ağzıdan söyletebilecek şarkılar yok. Athena geniş hayran kitlesine hitap eden bir grup ve Türkiye şartları düşünüldüğünde bu albüm ile bir risk de aldıklarını da görüyoruz. Athena ve Mike Nielsen işbirliği oldukça faydalı olmuş. Bence tam da zamanıydı bunun…
Albümden Kafama Göre, Yamyam Zurna ve Adımız Miskindir Bizim şarkılarının öne çıkacağını düşünüyorum. Albümü biraz daha dinlemek ve hazmetmek gerekli ancak dinlediğim kadarıyla müzikal anlamda grubun en iyi albümü. Türk Rock tarihi açısından ve grubun gelşimi açısından mihenk taşı olacağını düşündüğüm bu albümün arşivinizde buluması gerektiğini düşünüyorum. Albüm farklı bir mastering ile Plak formatında da basılacakmış. Bunun da müjdesini vereyim…
Bana göre Albümde öne çıkanlar: Parçalanıyoruz, Bela, Kalem, Ses Etme Favorim: Bu Adam Fezadan
Hepinize iyi dinlemeler.
(Bu yazı 15 Kasım 2014 tarihinde yazılmıştır)