Yönetmen Atıf Yılmaz, senaryo Ümit Ünal, oyuncular Mazhar Alanson ve Ali Poyrazoğlu desek herhalde Arkadaşım Şeytan’a dikkat çekmeye yeter. Türk sinemasının fantastik öğelerle süslü 1988 tarihli bu ilginç komedisi tertemiz bir kopyayla yeni nesiller tarafından keşfedilmeyi bekliyor.
Serkan Çellik
Mazhar Alanson ilk sinema filminde Fatih adlı bir müzisyeni canlandırıyor. Dublaj yapan, barlarda sahneyle ilgilenmeyen kitlelere şarkılarını duyurmaya çabalayan bu genç adam, hayatta daha fazlasına sahip olması gerektiği inancında. Ne var ki kalabalıktan sıyrılıp görünür olmayı bir türlü başaramıyor. Sürekli dertleştiği vitrin mankeniyle Faust üzerine konuşurken, ilginç ruhların peşinde koşan şeytan, ruhunu satma karşılığında on yıl boyunca her istediğinin olacağının sözünü verdiği bir anlaşmayla çıkageliyor.
Defalarca okuduğumuz ve izlediğimiz ruhunu satma temasına hafif bir şekilde yaklaşan Ümit Ünal, şeytanı bile korkutucu bir varlık olarak çizmek yerine bıyıklı kayınbaba kalıbında sunmuş. Vitrin mankenini canlandırıp gelin yapan senarist, şeytanı da -tabiri caizse elindekileri değerlendirerek- damadının yanından ayrılmayan kayınbaba olarak konumlandırmış. Fatih’in büyük hırsları yok. Şarkıları ve sesi zaten güzel. Bir yapımcı bulup kaset çıkarma derdinde, bu da yolunu İMÇ’ye düşürüyor. Neredesin Firuze’nin de atası sayılabilecek bir müzikal sahneyle giriyoruz İMÇ’ye. Türkiye’nin dört bir yanından gelmiş yetenekler “bizim İbo’dan, Ceylan’dan, Emrah’tan neyimiz eksik” diyerek şirketlerin kapısında yatıyor. Müzisyen başrolüyle müzik piyasasına dokunduran Arkadaşım Şeytan on beş dakikada bir öyküsünü yeni bir kapıdan geçirerek çok yönlü olmayı deniyor.
Reklam piyasası da Ünal’ın senaryosunda ipe dizilenler arasında. Ülkenin en büyük patronu yıllar önce ruhunu şeytana satmış, alkol ve uyuşturucu işlerinde, Fatih’in aksine zaten şeytan gibi biri. Film ilerledikçe insanların kötülüğünün şeytanı aştığını görmeye başlıyoruz böylece. Ruhunu satanlar, şeytana pabucunu ters giydirmek için planlar yapıyor. Sonra bir bakıyoruz kimsenin ruhu kalmamış. Din, iman para olmuş.
Şeytan’ın dünyada olup bitenleri televizyon ekranından izlediği ve “kıyamet bu” diye bağırdığı sahne Faust’da olduğu gibi insanoğlunun evrensel problemlerine işaret ediyor. Tatlı bir komedi olarak başlayan Arkadaşım Şeytan absürt bir taşlamaya dönüşerek kapitalizm eleştirisine soyunuyor.
Seveni kadar nefret edeni de olacak, saçmalıklarına takılırsanız öyküsünün içine giremeyeceğiniz bir film bu. Tavsiyem, kendinizi eğlenceye ve kör parmağım gözüne mesajlara bırakmanız. Büyük bütçeli, korkunç fikirlerle dolu günümüz komedilerine gülmek için kendinizi zorlayacağınıza; bu naif ve iyi niyetli taşlamayla eskilere dönüp unuttuğumuz insani duygulara sarılabilirsiniz.
Arkadaşım Şeytan
Yönetmen: Atıf Yılmaz
Senaryo: Ümit Ünal
Oyuncular: Mazhar Alanson, Ali Poyrazoğlu, Yaprak Özdemiroğlu
1988 / Türkiye / 94 dk.