Altın Portakal Film Festivali’ne gelişim gecikmeli oldu. Dünya işleri kimi zaman böyle çelme takıyor işte Landlord’a. 1 hafta önce Datça’dan 13 saatlik bir otobüs yolculuğunun ardından döndüğüm için hiç hazzetmememe rağmen uçakla geldim buraya. Tanrı uçmamızı istese bizi kanatlı yaratırdı, diye düşünenlerdenim ben.
Pazar günü 10.30’da Antalya toprağına ayak bastım, 11.30 gibi Sheraton’a yerleştim (zorunuza gitmesin, 1,2,3,4,5 yıldız, ama 1 küçük su da 3 YTL, müdüriyete çaktırmayın, ben suyumu dışarıdan alma yoluna gidiyorum), 14.00’de de ilk filmime girmiştim.
İlk Film:Susuz Yaz
Rahmetli pederim Hülya Koçyiğit’i pek severdi. Bir ara Chevrolette’in de kartpostalı bile vardı. Anneme vurulmasında validenin gençliğinde Koçyiğit’e benzemesinin etkisi var diye de bir rivayet vardı hani.
Jenerasyon farkı tabi, ben babamın bana anaç bir teyze gibi görünen filmlerinde namus timsali olan Koçyiğit de ne bulduğuna akıl sır erdiremezdim.
Metin Erksan’ın 1964 tarihli Susuz Yaz’ının yenilenmiş kopyasını büyük perdede seyredince aydınlandım. Tarihlerden çıkarttığımız babam bu filmi seyrettiğinde 27 yaşında kanı kaynayan bir gençti. Susuz Yaz’da Hülya Koçyiğit’in insanı büyüleyen o duru, körpe güzelliği karşısında ne şansı olabilirdi ki… Üstelik o döneme göre hayli erotik sahnelerde boy gösteren bir güzellik… (aslında çıplaklık unsuru sıfıra yakın olmasına rağmen belki de sinema tarihimizin en erotik filmi Susuz Yaz.)
Kötü adam rollerinin Erol Taş’a yapışmasının ardında bu filmde yarattığı tipin olduğu aşikar. Necati Cumalı’nın eserinden uyarlanan filmde Erol Taş, Shakespeare’in kötülerine bile “Yok artık” dedirtecek günahlara batıyor.
Bu önemli filmin jenerikleri bile elimizde yok bugün. Geçmişimize biraz daha özen…
İki numara: Sınıf
Venedik Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanan Laurent Cantent filmi The Class günün ikinci durağıydı benim için. Film Fransız okullarında eğitim alan göçmen çocuklarıyla hocalarının arasında yaşanan sorunları konu alıyor. Çarpıcı, öğretici ama sinemasal keyifler açısından vasat bir filmdi bana göre. Belgesellere yakışır tarafsızlığı da dramaturjiyi zedeliyor. Vizyona gireceği söylenen filmi siz de izleme fırsatı bulacaksınız. Filmde bir Türk genci ve annesi de oynuyor.
Son Film: Dinle Neyden
İşte sağlam bir Türk filmi. Hoş, yönetmen Fransız, senaryo danışmanı Fransız. Dinle Neyden bir dönem filmi ve bir dönem filminin taşıyabileceği zaafların neredeyse tümünü bertaraf etmiş. Yani müsamere tadında bir film izlemeyi beklemeyin. Sanat yönetimi, müzikler, dialoglar kusursuz. Hikaye 18. yüzyılın sonunda geçiyor. Bir mevlevi tekkesinde başlayan olaylar diplomatik bir krize ve kırık bir aşk hikayesine bağlanıyor. Hikayenin fonunda Mevlana’nın deyişleri var.
Ünlüler…
Kimlerimi gördüm: Jürgen Prochnow, Paul Verhoven, Joan Chen, Jacqueline Bisset… Şimdilik bu.