Yeraltı edebiyatının başat isimlerinden İskoç yazar Irvine Welsh’i bütün dünya ses getiren Trainspotting adlı romanıyla tanımıştı. 1996’da Danny Boyle tarafından beyazperdeye de uyarlanan bu başyapıtta uyuşturucu ve kullanımı, ne romantize ediliyor, ne de Hollywood’un yaptığı gibi ahlakçı bir argümanın arkasına sığınılarak anlatılıyordu. Zaten Trainspotting‘i başyapıt yapan da olan biteni bütün çıplaklığı ile gözler önüne seren bu cesur bakış açısıydı. Bugün sinemalarımızda vizyona giren Welsh uyarlaması Pislik (Filth) kağıt üzerinde sıradan bir polisiye ya da bir İngiliz aksiyon denemesi gibi görünse de aslen yozlaşmış bir polis memuru olan Bruce’un (James McAvoy) üzerinden düzenin bireyi nasıl eline geçirip istediği şekle dönüştürdüğünü anlatıyor. (Bu arada filmin orjinal ismi ‘Filth’in sokak İngilizcesinde polis manasına geldiğini de belirtelim.)
Bruce, bir manik depresif (ya da bipolar vb.), geçmişinde bazı şeyler yaşamış ve yaşadıklarını atlatamamış travmatik bir karakter… Tabii bu, “Geçmişte iyi biriydim” diyen Bruce’un ahlaki erezyonunu haklı çıkarmaz; filmin isminden de anlaşılacağı üzere oldukça pis biri kendisi, terfi alabilmek için meslektaşlarına her türlü çirkefliği yapabiliyor, düşmüş gördüğü kişiye gönül rahatlığıyla bir tekme de o vuruyor! “Pislik”, geçtiğimiz hafta vizyona giren Dostoyevski uyarlaması Öteki (The Double) gibi bir ‘özgün bir yorum’ değil; aksine sistemi deşifre eden o alışageldiğimiz Welsh’in grotesk (eleştirel) yapısı birebir korunmuş filmde. Bruce, ne kadar itici görünürse görünsün, o yırtıklığı, başarı merdivenini hızla tırmanacak gibi görünen personasıyla izleyicide bir özdeşlik oluşturuyor. Ve bu özdeşlik, finalde öyle bir parçalanıyor ki, gerçekten görmeye değer! İzleyici ile Bruce’u aynı sehpaya çıkarıp boynuna İngiliz sicimini geçiriyor Welsh her zamanki sert üslubuyla!
Yönetmen Jon S. Baird, ilk uzun metrajı Cass‘te sokağa inip tehlikeli holiganların arasına karışmıştı. Alt-sınıfları çok iyi gözleyen, sokağı koklayan, gerçekçi bunla birlikte enerjik bir kamerası var Baird’in; “Pislik”te de benzer bir biçime soyunduğunu söyleyebiliriz rahatlıkla. İngiliz suç filmi ustaları Guy Ritchie, Martin McDonagh gibi isimlerin izlerini takip ediyor Baird belli ki; hali hazırda zaten arapsaçı olan hikayeyi doğrusal olmayan şekilde, geri dönüşlerle, kesmelerle ve muhtelif biçim oyunlarıyla aktararak, post-modern diyebileceğimiz bir anlatıma imza atmış “Pislik”te. Buna bir de şık Stanley Kubrick göndermeleri eklenince, ortaya gerçekten de izlemesi hayli eğlenceli bir film çıkmış.
Kabul ediyorum; erkek egemen bir dile sahip, yoğun küfür barındıran, yer yer rahatsız edici olabilen bir film Pislik; ne var ki söz konusu bir Welsh uyarlaması olunca, bunları doğal karşılamak gerekmez mi? Öteden beri sevegeldiğimiz James McAvoy’un Bruce’da sergilediği performans ise gerçekten takdir edilesi! Karakter draması olarak dört başı mamur bir iş olan Pislik, en iyi Welsh uyarlamalarından biri olarak sinema literatüründeki yerini şimdiden aldı, bizden söylemesi…
Yönetmen: Jon S. Baird
Senaryo: Jon S. Baird, Irvine Welsh (roman)
Oyuncular: James McAvoy, Jamie Bell, Eddie Marsan
Yapım: 2013 / İngiltere / 97 dk.