ÜNLÜ’yü çok severim diyemeyeceğim sevgili okur, hastasıyım! ÜNLÜ adıyla ’95 suları çıktıklarını varsayarsak yaklaşık 15 senedir hayatımızdalar. O dönemi hatırlarsın belki? Estarabim ile ne çıkış yapmışlardı ama! Müthiş bir sound, olağanüstü enstrümantistlikler, afedersin havyan gibi bir kayıt ve albümde boş parça yok! Elbette biz Türk dinleyicisi Türkçe sözlü müzikte böylesiyle maalesef pek ender karşılaşmışızdır. Kafayı sağa sola vuraraktan ve dahi “İşte abi, işte müzik bu!” diye inildeyerekten taşmamıza neden budur. Birbirine bok atmaya pek meraklı ortamımızda bile en azından “Ama davulcuları çok iyi herif!” denmişti Achim Gschwend için.
Bu arada Estarabim’in söz ve müziği Erkin Koray’ın mıydı emin olamıyorum. Şundan: Baba’nın; Çöpçüler, Yalnızlar Rıhtımı, Tek Başına gibi bazı kafa şarkıları, başka güfte-bestekârlara ait olabiliyor. Kısa bir araştırma yapıyor ve bulamıyorum. Uzun araştırmaya da üşeniyorum. Hem sen, ihtimal şu an şlak diye birasını açmış sevgili Okur, bununla pek de ilgilenmeyebilirsin değil mi? Afiyet olsun.
Bu şarkıyla ilgili hatıratımın ilk kırıntısı Baba’ya TV’de Esterabim kelimesinin anlamı sorulduğunda, anlamı olmadığını ifade etmesiydi. Oysa vatani görevim sırasında ben sanki bir şeylere benzeteyazdım. Bizim bölüğün yüzde 85’i Kürttü ve doğal olarak çoğu bildiği hâlde Türkçe bir miktar nadir dillere giriyordu. Eğitim koşusu sırasında, erkek okurumun hemen “Evet aaabi yaaa!” şeklinde hatırlayacağı gibi, bazı koşu “karar”ları sayılırdı. Askerlik yapmamış veya yapmayacak okurlarım için olay şudur: Altta kamuflaj pantolon ve botlar, üst genelde çıplak olduğu hâlde, önde-yanda koşan bir kişi bağırarak bir dize söyler, diğerleri de –yaklaşık 100 kişilik bir erkek korosu- akabinde bu dizeyi tribün tarzı ünler. Misal (aralarda, aynı mezurda rap rap postal seslerini canlandır…):
“Haydarpaşa Gar’ında
Anası da vardı yanında
İstedim de vermedi
Çıban da çıksın burnunda”
Veyahut,
“Armut dalda asılsın
Hülya Avşar nasılsın?”
Bu kararların tahmin edilebileceği gibi “askeri” devamları olmakla birlikte konumuz değil. Ortamında sorarsan anlatabilirim.
Konumuz; ben koşu esnasında bölüğe Esterabim söyletiyorum. Bir müddet sonra bölükten habire bu şarkıyı istek alıyorum. Yahu çocuklar bu şarkıyı neden bu kadar sevdiniz ki böyle dediğimde, Abi bu lâf Kürtçe: “Gel sana bir şey söyleyeyim” mânâsına bir laftır buyuruyorlar.
Velhâsıl, 1 Nisan Perşembe akşamı Bronx Pi’de ÜNLÜ ile hasret giderme şansı buldum. Erken gidip soundcheck’i yokladığımda mixer başındaki ortayaş üstü Alman beyefendiyi görünce hah dedim, akşama iyi sound çıkacak demek. Hem Alman titizliği malumaliniz, hem de ben iyi masa adamını 100 haydi bilemedin 70-80 metreden tanırım. İnanmazsan bir akşam deneyelim… Gerçi Tayfun’un sesi sahne önünde çok az panlıydı ama genel ortam albüme yaklaştı. Hem oraya panla buraya panla; “pandanın…” demezler mi adama?
Elbette nefis coştuk fakat anlamadığım, üzüldüğüm bazı hususları aktarmadan geçemeyeceğim:
ÜNLÜ gibi, Türkiye’de de ancak on küsur olduğu söylenebilecek bazı üst seviye müzikler neden hak ettikleri kadar seyirci bulamıyor? Sorun biletlerde olamaz, tam 30 ve ½ 20 TL’lik fiyatlar makul. O akşam sanırım 500 kişi kadar vardı. İzdiham olmadığı düşüncesiyle demek talep bu muymuş? Belki de konser yeterince tanıtılamadı, duyurulamadı? Zira pek çok arkadaşım konser haberini verdiğimde hayretle “Haydi canım”ladı. Özellikle bunca yıl aradan sonra perşembe akşamı da pek iyi bir seçim gibi görünmedi bana. Hastası gelir kardeşimcilik ayrı ama o halde Pazar sabahı 9’ları mı zorlayacağız? Ayrıca müptelası olmayıp da, daha uygun bir gün olsaydı gelecekler olamaz mı?
Gönül istiyordu ki, haydi Açıkhava olamıyor, bari Rumeli Hisar fena mı olurdu? Bizlere ve ÜNLÜ’ye bu daha yaraşmaz mıydı? Gerçi gönül bu işte, her boku istiyor. Bir de nereden baksanız en az iki albüm ve çifte single’lık bir grup; seyirci ağlasa da, bağrını da yırtsa bis’te –o bis miydi pek de anlamadım ama- daha önce çaldığı 3 şarkıyı dublelememeli. Yoksa biraz gayrıciddi bir “Supergirl” hadisesi oluşuyor ki bu kaliteye gitmiyor bence.
Ammaan ne bileyim yahu! Hoş; önerimsilerim daha mutlu günler için sevgili okur, sen de biliyorsun ya, yine de fazla da şikâyet etmeyelim haydi. Hazretleri dünya gözüyle gördük ya, çocuklar gibi şeniz yine! Yalnız bu yazı beni kesmedi, yakında konser izlenimi ve eskilerden ortaya karışık çek bir daha yapayım bari…