Her şeyden önce, Türkiye’de sinema yazınıyla uğraşanlar olarak bir özeleştiri yapmamız lazım: Yeşilçam, özellikle de popüler ve fantastik alt kolları hakkında yeterince düşünmedik, o dönemde ortaya konan eserleri küçümsedik, o eserleri yazanları, çekenleri ve o eserlerde oynayanları değersiz gördük ve belki de en kötüsü uzun yıllar bu sığ görüde ısrar ettik. Bugün bitik durumda olan, kendi kendine yetemeyen ve bir başına takılmak zorunda kalan bir ülke sinemasına sahipsek, sinema yazınının Yeşilçam’a sırt dönüşünün büyük etkisi vardır. Camia olarak Yeşilçam’a özür ve iade-i itibar borcumuz var, buna faydası dokunacak her yazıyı, kitabı, filmi iyi-kötü ayırt etmeden dikkatle incelemekle yükümlüyüz. Bu bağlamda, kısa süre önce festivalde, akabinde fantastik filmlerimizin bugünlere taşınmasına önemli katkılarda bulunan Almanya’daki Türk diasporası sayesinde Alman ZDF kanalında izleme şansına eriştiğimiz Motör: Kopya Kültürü ve Popüler Türk Sineması, kıymetini bir türlü bilemediğimiz o döneme dönüp bakmak için güzel bir fırsat teşkil ediyor.
Motör, fantastik sinemanın evrensel koruyucusu Pete Tombs’un, fantastik filmleri ülke ve bölgelere ayırarak farklı farklı başlıkta ele aldığı, 25 dakikalık 8 bölümden oluşan Mondo Macabro (2001) serisinin birebir kopyası esasında, hatta Popüler Türk Sineması: Popüler Türk Sinemasının Kısa Tarihi isimli 6. bölümün genişletilmiş versiyonunu da denebilir. Pete Tombs’un Cüneyt Arkın, Aytekin Akkaya, Metin Demirhan, Giovanni Scognamillo gibi isimlerle yaptığı röportajları film ve poster görüntüleriyle destekleyerek ortaya çıkarttığı bölümü biçim ve içerik olarak birebir kopyalayan Cem Kaya, türe katkıda bulunan onlarca yönetmen, senarist, oyuncu, set işçisi, eleştirmeni de işin içine katarak geniş çaplı bir tablo ortaya koymaya çalışıyor. Yeşilçam’ın doğuşunu, üretim süreçlerini, ekonomik ve idari yapısını, hedef kitlesini, etkilerini ve bitişini başlık başlık ele alan Cem Kaya, ara ara yönünü kaybetmesine ve bugünkü dizi sektörünü Yeşilçam’ın muadili olarak görme gibi yordam hataları yapmasına rağmen eli yüzü düzgün bir belgesel ortaya koymayı başarıyor. Pete Tombs ve Cathal Cahill gibi uluslararası, Giovanni Scognamillo ve yokluğu bir türlü dolmayan Metin Demirhan gibi yerel savunucuları dışında sahipsiz olan bir sinema anlayışına iyi niyetli çabayla yardımcı olmaya çalışan bir eseri sert bir şekilde yermek pek hakkaniyetli değil, bu nedenle Motör’u olmamışlıklarından ziyade başarabildikleri üzerinden konuşmak doğru yaklaşım olacaktır.
Motör’ün fantastik Türkiye sinemasına dönüp bakmak için güzel bir fırsat olduğunu dile getirmiştik, bu vesilesiyle biz de türün mutlaka izlenmesi gereken filmlerinden oluşan bir “Fantastik Türkiye Sinemasına Giriş” listesi yapmayı uygun gördük. Bunu yaparken de yelpazeyi geniş tutup, bilindik bilinmedik ayrımına gitmeden, bütün alt türlerden iyi ve çarpıcı eserleri seçtik. Seyrüsefer esnasında karşımıza çıkan, sevgiden çok öfke, mutluluktan ziyade sinir krizleri bahşeden birkaç eseri de akıl ve ruh sağlığınızı koruyabilmeniz için bonus olarak koyduk. Motör belgeseli eşliğinde geçmişe dalıp bu döneme hak ettiği ilgiyi ve sevgiyi göstermeniz dileğiyle.
Drakula İstanbul’da (1955) – Mehmet Muhtar
Karaoğlan: Altay’dan Gelen Yiğit (1965) – Suat Yalaz
Kilink İstanbul’da (1967) Yılmaz Atadeniz
Casus Kıran (1968) – Yılmaz Atadeniz
Adsız Cengâver (1970) – Halit Refiğ
Keloğlan (1971) – Süreyya Duru
Tarkan: Viking Kanı (1971) – Türker İnanoğlu
Yılmayan Şeytan (1972) – Yılmaz Atadeniz
Turist Ömer Uzay Yolu’nda (1973) – Hulki Saner
Üç Dev Adam (1973) – T. Fikret Uçak
Şeytan (1974) – Metin Erksan
Dört Hergele (1974) – Yılmaz Atadeniz
Kılıç Aslan (1975) – Natuk Baytan
Dünyayı Kurtaran Adam (1982) – Çetin İnanç
Kara Şimşek (1985) – Çetin İnanç
Bonus: Asla İzlememeniz Gerekenler Filmler
Zagor (1970) – Mehmet Aslan
Bombala Oski Bombala (1972) – Çetin İnanç
Çılgın Kız ve Üç Süper Adam (1973) – Cavit Yürüklü
Üç Süpermen Olimpiyatlarda (1984) – Italo Martinenghi / Yavuz Yalınkılıç