2006 yılında kısa bir sürede küçük çapta bir efsaneye dönüşen Dondurmam Gaymak ile sinema kariyerine başlayan Yüksel Aksu, yerel mizahtan beslenerek kurduğu geçmişe dönük nostaljik diliyle hemencecik gönlümüzü kazanıvermişti. İkinci uzun metrajı Entelköy Efeköy’e Karşı (2011) filminde bu kendine özgü sinema dilini çevreci ve kolektif bir argümanla zenginleştiren Aksu, bugün vizyona giren İftarlık Gazoz‘la Türkiye’nin 80 öncesi gündelik hayatına politik bir çerçeveden bakmayı denemiş.
1970’lerde, Muğla’nın Ula adlı kasabasındayız; ilkokulu ‘iftiharname’ ile bitiren Adem (Berat Efe Parlar), yaz tatilinde anne-babasından zorla izni kopararak yörenin Gazozcusu Cibar Kemal Usta’nın (Cem Yılmaz) yanında çalışmaya başlar. Ramazan ayına da denk gelen o kavurucu yaz aylarında pikap-motorsikletiyle gazoz satmaya başlayan Adem, bir de üstüne –yine anne ve babasının tüm karşı çıkmalarına rağmen- oruç tutmaya girişir! Gel gör ki, gün uzun, açlık yorucudur! Acaba Adem, bu uzun günü orucunu bozmadan bitirebilecek midir?
İftarlık Gazoz, bütün bu hikayesini politik bir temele, köydeki ağanın oğlu Hasan (Yılmaz Bayraktar) üzerinden oturtuyor aslında. Hasan, Ankara’ya üniversiteye gitmiş, orada kasabalının deyişiyle “anarşik” olmuş. Köylülere yaz boyunca ağaya (yani babasına) karşı sendika kurmaları, ayaklanmaları için akıl veren biri Hasan. Kemal’e de Maksim Gorki’nin Ekmeğimi Kazanırken kitabını vererek onu da ‘yetiştirmek’ istiyor içten içe. Zaten finalde de Hasan ile Adem’in yolunun bir şekilde tekrar kesiştiğini, yollarının” bir” olduğunu görüyoruz. Böylelikle dramatik döngü de tamamlanmış oluyor.
Filmin üçte ikilik bölümü tipik bir Yüksel Aksu filmi; endüstriyel gıdaya karşı gelen bir figür (Dondurmam Gaymak‘ta bu bir dondurmacı iken; burada Gazozcu Adem), yerel halkın dış -okumuş veya dışarıdan kişiler- öğelerle çarpışması sonucu ortaya çıkan mizah ve nostaljik, altta gezinen Yeşilçamvari bir melodram… Fakat İftarlık Gazoz‘un son bölümü, nasıl demeli, Çağan Irmak’ın Babam ve Oğlum filminin bir çeşitlemesi gibi. Bu iki yapının (saf politik bir dram ile Yeşilçamvari melodram) birbiriyle çok iyi iç içe geçirildiğini, birbirini tastamam bütünlediğini söyleyebiliriz.
Son yıllarda çocuk oyuncuları keşfetme ve onları yönetme konusunda çok yol aldı sinemamız. En son Sivas‘ta oyuncu-olmayan-oyuncu 11 yaşındaki Doğan İzci, o kadar iyi oynamıştı ki, 71. Venedik Film Festivali’nde Premio Bastio D’Oro 2014 En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü Sivas’a götürmüştü. Burada da eksen karakter Adem’da boy gösteren Berat Efe Parlar’ın benzer bir başarı sergilediğini ifade edebiliriz. Parlar’ın ayrıca rol eşi Cem Yılmaz’la yakaladığı kimya da gerçekten göz alıcı.
Kestirmeden söyleyecek olursak; İftarlık Gazoz, anaakım izleyiciyi kalbinin tam ortasından vuracak bir deneme. Gerek Yüksel Aksu’nun kendi ‘organik kitlesi’, gerekse metnin Babam ve Oğlum’vari politik yanına ilgi gösterecek, bolca gözyaşı dökmeye teşne izleyici profili İftarlık Gazoz‘u 2016’nın en çok konuşulan-izlenilen filmlerinden biri yapmaya kafi gelecektir. Şimdiden “Senenin en…” kalıbıyla başlayan birçok spotu görür gibiyim.