Sinema yazarlarına sorulmak üzere 10 soru hazırladık. Tümüyle Ters Ninja’ya münhasır 10 ilginç soru. Maksat elbette sinema yazarlarını daha iyi tanıyabilmek… The S-Files adını verdiğimiz bu dosyaların elli beşincisi Korku Sitesi yazarı Burak Bayülgen için açıyoruz.
Nerede, ne şekilde, kiminle seyrettiğinizi hatırladığınız en eski film hangisi?
Annem, çocukluk arkadaşım ve annesiyle sömestr tatilinde seyrettiğim Ayı’ydı (The Bear). Filmin etkisinden o kadar uzun süre çıkamamıştım ki annem hemen filmden sonra gittiğimiz Mc Donalds’ta beni güldürmek için ne maskaralıklar yapmıştı da ben gülümseyememiştim. O zamanlar ilkokulda sömestr tatili demek arkadaşlarla (tabii ki de ailelerimiz eşlik ediyor) sinema ve sonrasında Mc Donalds çocuk mönüsü ve içinden çıkan dönemin sinema karakterlerinin oyuncakları demekti. Hiç unutmam Güzel ve Çirkin ve Aladdin’in bütün oyuncaklarını toplamıştım.
Sinema yazarı olmasaydınız, ne yazarı olmak isterdiniz?
Sinema yazarlığı dışında zaten müzik ve çocuk yazarlığı da yapıyorum. Dolayısıyla yazarlık kariyerimde hayal ettiğim tüm alanlara el attım diyelim. Spor yazarı olmak istemezdim mesela, spordan hiç anlamam; hele futboldan hiç… Ama özellikle 7 yaşımdan beri en çok yapmak istediğim şey, ilgilendiğim alan olan korku sineması yazarlığı zaten çocukluk rüyamın gerçekleşmesi demek.
Hayatınızın sonuna kadar tek bir filmle idare etmeye mahkum edildiniz. Hangi filmi seçerdiniz?
Jane Austen uyarlamalarından birisiyle idare ederdim sanırım ama bir isim vermem gerekirse Mansfield Park derim.
Kendinize içlerinden hayali bir arkadaş seçme şansınız olsaydı, hangi sinema karakterini seçerdiniz?
Sinema karakteri değil de, bir dizi karakteri olan; Tudor hanedanından Sir Francis Bryan ile çok yakın arkadaş olmak isterdim. Alan Van Sprang canlandırıyordu. Kendisi bir diplomat, asilzade, kralın en yakınında yer alan, aynı zamanda bir şair. Sir Thomas Wyatt’ın Sir Francis Bryan’a hitap eden satyr’lerinden birisini Türkçe’ye çevirmeye de çalıştım. Tarih sahnesinde ciddi anlamda en merak ettiğim kişilik.
Hangi sinema oyuncusunun görüntüsüne sahip olmak isterdiniz?
Bir keşişi canlandıran her aktörün görüntüsüne sahip olmak isterdim. Özellikle Black Death’te bir keşişi canlandıran ve sonrasında koyu bir cadı avcısı haline bürünen Eddie Redmayne’e benzemek isterdim açıkçası.
Hangi yönetmenle sıkı dost olmak isterdiniz?
Ti West.
Hangi film gerçek olsun ve siz de içinde yer alın isterdiniz?
Ben filmlerde en çok atmosfere önem veririm. Snow White: A Tale of Terror filminin atmosferi beni büyüler. Dolayısıyla esas olarak Grimm Kardeşler’i temel alan bir masal atmosferinde yaşamak; hem de cicili bicili değil de korku unsurlarıyla çevrelenmiş bir atmosferde; karanlık şatoda, büyülü bir ormanda yaşamayı gerçekten çok isterdim.
Sinemayı sevmek için iyi bir neden söyler misiniz?
Her hayali, gündüz düşünü, rüyayı estetik bir biçime sokan şey sinemadır.
Sinemanın en kötü özelliği ya da en büyük zararı nedir sizce?
Spesifik korku sineması yazarlığı yaptığım için sinemanın kötü özellikleri burada devreye giriyor gibi gözüküyor, ama öyle değil işte. Tür sinemasının bile kötü bir özelliği yoktur. Bir filmden etkilenmek estetik bir paydır; cinayet, katliam bile estetiktir. Bunu gerçek dünyaya uyarlamak ise estetik bir pay taşımadığından cehalettir. Korku filmleri alt metinsel olarak bir taşlama sanatıdır da aynı zamanda. Gerçeği, estetik olmayan katliamı estetiğe çevirerek eleştirir. Dolayısıyla bundan pay almayan bir sapık zihniyetle korku sinemasını; tür sinemasını bir tutamazsınız.
Bugüne kadar gittiklerinizin içinde en sevdiğiniz sinema hangisiydi?
Bodrum’da Turgutreis’te yer alan açık hava sineması. Rezalet bir görüntü (her filmde bir kadraj hatası olurdu muhakkak) ama muazzam dakikalar.
***