“Cumhuriyet kurulduğunda halkın yüzde sekseni köylerde yaşıyor ve ilkel bir tarımla yaşamını sürdürmeye çalışıyordu. Tarıma elverişli toprakların birçoğu işlenemiyor, kullanılanların da bir bölümü ağaların ellerinde bulunuyordu. Köylülerin yüzde seksenbeşi okuma yazma bile bilmiyordu. Kişi başına yıllık gelir ortalaması 150 dolardı. Yeni devletin temel sorunu halkın çoğunluğunu bu yoksulluk ve bilisizlikten kurtararak gerçek cumhuriyet vatandaşları yapmaktı. Cumhuriyetin temelleri ancak böyle sağlamlaşacaktı.”
Ege Görgün (Landlord)
Köy Enstitüleri’nin kurulmasında büyük payı olan dönemin İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un oğlu Dr. Engin Tonguç böyle açıklıyor kısaca bu kurumun amacını. Ama Kemalist ideallerle hedeflenen bu kutsal amacına rağmen, bizzat Atatürk’ün partisi CHP tarafından temelleri dinamitlecekti Köy Enstitüleri’nin. II. Dünya Savaşı’yla birlikte güç ve taraftar kazanan ırkçı, dinci, anti-komünisst ve anti-semitist ideolojilerin, dolayısıyla bu ideolojileri benimsemiş kişilerin CHP içine sızması böyle bir sonucu doğuruyordu. Yıllar sonrasında geriye dönüp büyük resme baktığınızda ise aslında tüm olan bitenin, ülkeyi ve toplumu üretmeden sorgulamadan tüketen bireyi baştacı yapan kapitalist sisteme hazırlamaktan ibaretmiş gibi izlenimi ediniyorsunuz.
Köy Enstitüleri geçtiğimiz yıllarda gösterime giren Toprağın Çocukları filmiyle bir kez daha gündeme gelmişti. Film vizyona girmeden röportaj yaptığımız filmin başrol oyuncusu Erkan Can’ın babası da bir Köy Enstitüsü mezunuydu. “Köy Enstitüsü mezunları çevrelerine ışık saçarlardı,” diyordu Can. Nasıl saçmasınlardı ki; bu okullarda öğretmen olmak üzere yetiştirilen o köylü çocuklarının kafaları Köy Enstitüler’inde yalnızca kitabi bilgilerle doldurulmuyor, tarımdan atölye işçiliğine, arıcılıktan besi hayvancılığına pek çok konuda uygulamalı olarak eğitiliyorlardı. Öğrenciler vatana millete hayırlı olacaklarının bilinciyle, bu bilgileri kendi insanlarına taşıyacak olmanın sorumluluğuyla şevkle öğreniyorlardı. Hepsi birer vatanperver, aydın, elinden her iş gelen, doğruluktan şaşmayan ve halkı üretime yönlendirmek için gereken her türlü bilgiyle donanmış eğitimci bireyler olarak mezun oluyorlardı.
İktidarla muhalefetin fikir birliğiyle kapatılan Köy Enstitüleri hakkında yazılmış en doyurucu ve kapsamlı araştırmanın bir yabancının elinden çıkması ilginç. Ama Fay Kirby’nin ne kadar yabancı olduğu konusu da epeyce su götürürür. 1926’da Amerika’da doğup yüksek öğrenimini Cornell ve Columbia Üniversitelerinde tamamlayan Kirby 1947-1950 yılları arasında Türkiye’de öğretmenlik yapmış ve 1951 ‘de tekrar geldiği ülkemizde 1954 yılına kadar kalarak Köy Enstitüleri”ni incelemişti. Bu inceleme esnasında Türkiye’nin neredeyse tüm illerini dolaşan Kirby, 1954’te bu kitaba esas oluşturan ve özgün adı “The Village lnstitıtute Movement of Turkey: An Educational Mobilization for Social Change” olan doktora tezini tamamlamıştı. 1956’da Kanada’da, Türkiye’de sosyal bilimlerin en önemli öncülerinden ve Kirby’nin araştırmasını Türkçeleştiren Niyazi Berkes ile evlenen Kirby, 1962 yılından sonra Türkiye’ye yerleşmiş. İzmir dolaylarında bir tarım işletmesi kurmuş ve burayı çalıştırmış daha sonra da Ankara’ya yerleşmişti. Bundan sonra yaşamını İngilizce dersleri vererek sürdüren Kirby, 1990 yılında Ankara’da vefat etmişti.
Tahmin edilebileceği gibi tezin Niyazi Berkes tarafından yazıldığı, Kirby’nin bir CIA ajanı olduğu gibi söylentiler çıkmamış değildir zamanında ama bizzat Engin Tonguç’un kendisi bu bu iddialara katılmadığını belirtiyor kitabın önsözünde. Ona göre eseri, Kirby’nin “bir eğitim hareketi olarak Köy Enstitüleri’nin toplumsal gelişim ve değişim sürecini hızlandırmadaki etkinliğinin evrensel boyutlarını ve dünya ölçüsündeki değerini” kavradığının kanıtıdır.
1946’da yerinden edilen Hasan Âli Yücel’in yerine Milli Eğitim Bakanı olan Reşat Şemsettin Sirer’in Köy Enstitüleri’ni ıslah etme bahanesiyle nasıl amacından uzaklaştırdığını okurken Kirby’nin dönemin konjonktürel siyasal yapısına ne kadar hakim olduğunu görüyoruz. Köy Enstitüleri’ne karşı toplumda uyanan (daha doğrusu uyandırılan) tepkileri aktardığı bölümler ise ülkenin toplumsal süreci de iyi gözlemlediğinin göstergesi. Dr. Engin Tonguç’un sözleriyle başladık yine onun sözleriyle bitirelim.
“Köy Enstitülüleri bugün bile aşılamamış en kapsamlı ve özgün araştırmayı yapan ilk eğitimbilimci sayın Fay Kirby’ye teşekkür borçludur.”