Romeo+Juliet ve Moulin Rouge gibi sıradışı uyarlamalarıyla sinema tarihinde bir tekillik yaratan Baz Luhrman’ın son filmi.
Ege Görgün (Landlord)
Ecnebiler 1920’leri “Roaring Twenties” diye anarlar. Çeşitli Türkçe karşılıklar üretilebilir bu ifadeye ama an itibariyle benim aklıma gelen en iyisi şu: Gümbür Gümbür 20’ler. (Paris ve Londra’da da elbette ama 20’ler özellikle ABD’de gümbür gümbür ve çok şaşaalı yaşanmıştı gerçekten. Caz Çağı’ydı her şeyden önce. Müziğin ateşi her sınıftan insanı sarıyordu. Ekonomi muhteşemdi. Borsa her gün yeni bir zirve yapıyor, fakirlere zengin olma fırsatı sunuyor, zenginleri daha zengin yapıyordu. İçki yasağı suç örgütlerini palazlandırmış, eğlence hayatını gizli ya da özel mekanlara çekmişti. Gelecekte rock’n roll çağının ortaya çıkaracağı türden bir özgürlük kültürü ortaya çıkmıştı. Özellikle de kadınlar için: Süslen püslen, iç, dans et, seviş…
F. Scott Fitzgerald işte böyle bir ortamda yaşadı. Hem de bu ortamı son derece içselleştirmiş olarak… Sınırsız bir servete sahip olan Jay Gatsby’nin hikayesini yazmaya da içkinin, dansın gırla gittiği bu türden partilerden birinde karar verdi. Hep çok parası olmasa da, her zaman bir “zengin” hayatı sürmeye gayret gösteren Fitzgerald malikanesinde her hafta tüm şehrin davetli olduğu partiler düzenleyen Gatsby’de kendi arzularını cisimleştirdi biraz da. Tabi romanın anlatıcısı rolünü üstlenen Nick Carraway de onun farklı yönlerini temsil ediyordu.
Sinema ve TV’ye çeşitli kereler uyarlansa da, bugüne kadar ki en ünlü sinema uyarlaması başrolünde Robert Redford ve Mia Farrow’u izlediğimiz 74 yapımı filmdi. Senaryosunu Francis Ford Coppola’nın yazdığı filmi Jack Clayton yönetmişti. 2013 model Muhteşem Gatsby filminde ise Baz Luhrmann’ın imzası var. Luhrmann filmin öyküsünün tarihselliğinden bağımsız olarak kullandığı modern müziklerle; bir mühendisi titizliğinde hazırlanan göz alıcı kalabalık parti sahneleriyle; milyon dolarlarla bonkörce finanse edilen sanat yönetimiyle ve rengarenk görselliğiyle markasını filme damga gibi vuruyor. Ama şekle bu kadar takıldığı için olacak, filmin dramatizasyonunu çok iyi oturttuğu söylenemez. Bu konuda tek yaptığı başrol oyuncularını karizmasına ve yeteneğine güvenmek olmuş.