Malezya doğumlu James Wan; Stygian adlı bir ortak çalışmanın ardından yönetmen koltuğuna tek başına oturmuş ve Avustralya’da okurken tanıştığı Leigh Whannell’in senaryosuna dayanan kısa filmi Testere’yi (Saw) uzun metraj olarak yeniden çekmişti. Aradan geçen on yılda korku sinemasının yeni ustası olarak tanımlanmaya başlanan Wan’ın filmografisi Ters Ninja’da.
Serkan Çellik
Leigh Whannell-James Wan ortaklığının ilk ürünü Testere 2000’li yıllarda şiddet pornosunu tanımlayan filmlerden biriydi. Aslında bu ilk Testere filmi 1,2 milyon dolarlık ufacık bütçesini kan banyosu göstermek için kullanmamış, şiddet unsurları içeren sert bir polisiye olarak tasarlanmıştı. Jigsaw lakaplı katil kendi ahlak anlayışı çerçevesinde hatalı bulduğu insanları ölümcül bulmacalarla cezalandırıyordu. Kurban, yaptığı kötü şeylerle alakalı-alakasız bulmacaları verilen kısa sürede çözmek zorundaydı. Eğer başarırsa hayatını kurtarıyor ve Jigsaw’a göre ders aldığı için daha iyi bir insan oluyor, kaybederse kendi başarısızlığı yüzünden ölmüş oluyordu. Peşindeki dedektiflere de ter döktüren Jigsaw’un kim olduğunu finaldeki inanılmaz sürprizle öğrenip, salonu mutlu terk etmişti izleyici. Aynı yıllarda seyirciyi finalde sürpriz görmeye alıştıran M. Night Shyamalan’ın da rüzgarıyla, James Wan yeni filmi merakla beklenen bir ana akım sinemacı olmuştu.
Testere serisi ilkinin 85 kat kar getirmesine güvenilip, zekâ beklentisi umursanmayıp, arka arkaya sıralanan işkence sahnelerinden mütevellit bir zevksizlik abidesine dönüştürülerek dördüncü filme ulaştığında; Wan Ölüm Sessizliği (Dead Silence) ve Ölüm Emri (Death Sentence) ile çıkageldi. İlki Whannell’in senaryosundan güç alan, kamera hareketleri ile korkutma yöntemlerinin hayranlık uyandırdığı bir işti. İkincisi ise Kevin Bacon’ın başrolde olduğu nefes kesici bir aksiyondu. İkisi de “20 milyon dolarla yapılabileceğin en iyisi” listesindeki yerlerini aldı, Wan tek filmlik yönetmen olmadığını kanıtladı fakat iki film de gişede ilginç bir şekilde zarar etti.
2010, korku sineması adına bir kez daha Wan’ın yılı oldu. Astral seyahat konulu Ruhlar Bölgesi’nin (Insidious) başarısı kulaktan kulağa yayıldı. Orijinal adı “sinsice fırsat kollayan” olarak çevrilebilecek film, sebepsiz yere komaya giren çocuklarını kurtarmaya çalışan bir ailenin yaşadıklarını anlatıyordu. Senarist Whannell gerçekleri hiçe saymıyor, paranormal olayları bilim ve teknolojiye bulayarak akla yatırmaya çalışıyordu. Yıllarca komada kalıp bir anda uyanan insan öyküleri başarıyla korku unsuruna çevrilmişti. Ruhlar Bölgesi 1,5 milyon dolarlık bütçesinin 64 katı kar elde etti.
Wan’ın bir sonraki projesi; Whannell olmadan çektiği Korku Seansı (The Conjuring) hem yönetmenin hem de 2013’ün en iyi filmlerinden biri oldu. Paranormal araştırmalar yapan iki kişinin, karanlık güçler tarafından rahatsız edilen insanlara yardım etmesini konu eden yapım, kan göstermeden, eski usul yöntemlerle korkutmayı amaçlamıştı. 1971 yılını dönem filmi titizliğiyle canlandıran yapım ekibi ve Vera Farmiga ile Lili Taylor gibi oyuncularından güç alan Korku Seansı; James Wan sinemasının kodlarını da iyiden iyiye belirledi. İlk beş dakikaya yerleştirilen kısa film tadındaki bölüm, 45. dakikaya dek ana karakterlerin karşılaşmaması ve hikayenin iki ayrı koldan ilerlemesi takdire şayandı. Senaryo yine bilimsel temellere oturtulmuştu ve anlık sıçramalar uğruna inandırıcılık harcanmıyordu. Dönemin korku filmlerine uygun ses efektleri ve müzikler tam dozundaydı. Üstelik 112 dakikalık filme “sonunda ne olacak acaba” sorusu nedeniyle katlanmıyor, her dakikasından zevk alıyordunuz. Finaldeki on dakikalık şeytan çıkarma sekansının, her yıl birden fazla filmin çekilme sebebi olan bu tarz sahneler arasında Şeytan’dan (The Exorcist) bu yana en iyisi olduğu bile söylenebilir. Korku Seansı 20 milyon dolar bütçesine karşın 316 milyon dolar hasılat elde etti.
Gelelim Wan’ın filmografisindeki ilk devam filmi Ruhlar Bölgesi Bölüm 2’ye. İlk filmin kaldığı yerden başlayan yapım, miras yeme arzusunda olmadığını hemen belli ediyor. Senarist Whannell hem tekrar duygusu vermeyen yeni bir öykü yazmayı hem de ilk filmin evrenini zenginleştirmeyi başarmış. Birinci bölümde gördüğümüz bazı sahnelerin öncesini ve sonrasını anlatarak boşlukları tamamlamış. Astral seyahat teması yerli yerinde kalsa da, karakterlerin geçmişi irdelenmiş. Öte yandan, tek başına ayakta durması güç bir film olmuş Bölüm 2. İlk filmi izlemeyenler ya da unutanlar için hedeflenen etkiyi gösteremeyebilir. Bu handikap dışında Wan ve ekibi bir kez daha görsel-işitsel atmosferi başarıyla kurmuş ve yavaş yavaş Wan’ın imzası haline gelen kimi kaydırmalar ile ses efektleri kararında kullanılmış. Korku Seansı kadar etkileyici olmasa da, birbirinin karbon kopyası sözde korku filmleri arasında çok yükseklerde bir yere konmayı hak ediyor. 5 milyonluk bütçesini 30 kez katlayan hasılatıyla Bölüm 3’ün yolunu açtığını da söyleyelim.
Kim bilir, belki biraz erken heyecanlandık James Wan ile ilgili ancak genel izleyiciye yönelik popüler filmler üreten yönetmenlerin sıkıntı veren başarısızlıkları arasında şimdilik inci gibi parladığı ortada. Paul Walker’ın üzücü ölümüyle sarsılan Hızlı ve Öfkeli 7 (Fast & Furious 7) de ona teslim.
Ruhlar Bölgesi: Bölüm 2 (Insidious: Chapter 2)
Yönetmen: James Wan
Senaryo: Leigh Whannell(senaryo), James Wan(öykü)
Oyuncular: Patrick Wilson, Rose Byrne, Barbara Hershey
Yapım: 2013 / ABD / 106 dk.