Aslında bu bir aşk hikayesi. Bir tarafta kaytan bıyıklı Beyoğlu, onun koynunda da güzeller güzeli sinema. Giovanni Scognamillo’nun kaleminden…
“Bir salon, bir perde, bir film, bu filmi temin edenler, sunanlar ve bunu izleyenler: Sinema budur ve sakın onu televizyon ile video ile VCD ya da DVD ile karıştırmaya, karşılaştırmaya kalkmayın, büyüyü bozmuş olursunuz. Sinema çünkü her şeye rağmen ve her şeyi ve hali ile bir büyüdür, “Lanteran Magica”nın, Büyülü Fener’in devamıdır, evrimleşmiş, en teknolojik son şeklidir.”
Sinema tarihçisi Scognamillo’nun sinemanın doğuşundan itibaren başlayarak önce Osmanlı devleti, ardından da Türkiye Cumhuriyeti’ndeki macerasının nostaljik bir anlatımını sunuyor kitabında. Sinemanın her daim merkezi olmuş Beyoğlu’unun hikayesi bu daha çok aslında. Belki de sinema ve Beyoğlu arasındaki aşkın hikayesi dememiz daha doğru… Scognamillo anlatısını fotoğraflar, küpürler ve afişlerle destekliyor. Kitabın son bölümü ise 1897-1949 yılları arasında İstanbul’da oynayan başlıca yabancı filmlere ayrılmış. Kitap pek de bilmediğimiz bir tarihi aydınlatan bir fener vazifesi görüyor. Büyülü Fener’e nispet yaparcasına… Kimbilir belki bu kitap sinemalarını bir bir kaybeden Beyoğlu’na (bknz. Beyoğlu Sineması) kol kanat gerilmesine ön ayak olur; olur da iki aşık ayrılmaktan kurtulur.
Cadde-i Kebir’de Sinema
Giovanni Scognamillo
Agora