‘Sinema yazarı’ dediğinizde aklınıza gelen ilk isimlerden biri değildir kuşkusuz Mesut Kara; ama en az o aklınıza gelenler kadar emeği vardır sinema yazınında. Burada sayılamayacak kadar çok mecrada yazısı yayımlanan Kara, benim de bir dönem kadrosunda bulunduğum Cinemascope adlı aylık sinema dergisinin de yayın yönetmenliğini yürütmüştü. Agora Kitaplığı, önemli bir işe imza atarak Mesut Kara’yı tekrar okuyucularıyla buluşturmaya başladı.
Sinema ve 12 Eylül, Artizler Kahvesi adlı kitaplarından sonra, yazarın 50’li ve 60’lı yıllarda sinemamıza damgasını vuran oyuncuları detaylı bir biçimde ele aldığı Yeşilçam’da Unutulmayan Yüzler–Starlar da raflardaki yerini aldı.
Yeşilçam’da Unutulmayan Yüzler–Starlar, Mesut Kara’nın 1991 yılında Sami Hazinses’le yaptığı söyleşinin yayımlanmasının ardından üzerinde çalışmaya başladığı; Hüseyin Baradan, Kazım Kartal, Behçet Nacar, Önder Somer gibi sinema emekçilerini konu ettiği Artizler Kahvesi‘nin devamı niteliğinde bir çalışma.
Kimler yok ki bu ünlülerin arasında? 1940’ların sonunda yıldızı parlamaya başlayan Sezer Sezgin’den başlayarak; Cüneyt Arkın’dan Fikret Hakan’a, Ediz Hun’dan Ekrem Bora’ya uzanan yirminin üzerinde isimle birebir söyleşmiş yazar. Bazı yıldızlara da, örneğin; 50’lerin meşhur oyuncusu Mesiha Yelda’yla bazı nedenlerden ötürü –bu nedenleri sunuşta açıklamış Kara– ulaşamamış. Dolayısıyla da bazı isimlere yer verememiş… Kara, 1996 yılında başlayıp 1998 yılında bitirmiş bu projeyi.
Bir söyleşi kitabı olduğu söylenebilir Yeşilçam’da Unutulmayan Yüzler–Starlar‘ın, fakat sıradan bir söyleşi kitabı değil karşımızdaki; Kara, söyleşi sırasında aldığı notlarla, söz konusu yıldızların hayat hikayesini harmanlayarak ortaya gerçekten de okuması çok kolay ve eğlenceli bir çalışma çıkarmış.
Kara, kitabın sunusunu gerçekleştirirken, ‘hayal makinası’ Yeşilçam’ın da hikâyesini özetmiş. Televizyonun henüz ortada görünmediği, adım başı sinemaya rastlayabileceğiniz, Konak Sineması’nın Emek’lerin tıklım tıklım dolduğu yıllarda, halkın tek eğlencesi bu filmlerdi. Halk, melodramlarda karakterlerle birlikte ağlıyor, avantür filmlerde kötü karakteri döven Çirkin Kral’ı, Karaoğlan’ı, Malkoçoğlu’nu avuçları patlarcasına alkışlıyordu.
Mesut Kara’ya göre; “Birçoğumuz iyi insan olmayı, isyan etmeyi, mücadeleyi o filmlerin kahramanlarından, Yılmaz Güney’den, Cüneyt Arkın’dan, Nubar Terziyan’dan, Osman Alyanak’tan, İhsan Yüce’den öğrenerek büyümüştük.”
Mesut Kara’nın girişte özellikle dikkat çektiği bir husus da; Yeşilçam’ın ‘altın çağı’ olarak adlandırılan 60’ların, yani film sayısının, buna bağlı olarak da star sayısının hızla yükseldiği dönemin hemen ardından gelen büyük çöküştür. Yeşilçam büyüsü 1970’lı yılların ortalarında neden birdenbire tarihin tozlu sayfaları arasında yerini aldı? Kuşkusuz bunda Televizyonun, 80’lerde de bir salgın halini alan videonun payı büyüktür. Fakat Kara’ya kalırsa bu çöküşte aslan payı yapımcılara aitti;
“Birçok yapımcı sinemadan kazandığı parayı sinemaya aktarmadı. Han haman sahibi kimi yapımcılar, işletmeciler, sinemacılar salonlar kapanırken, pazarı Amerikan sinemasına kaptırırken sessiz kalmayı seçtiler. Birçok sinemacı ‘para yok’ gerekçesinin arkasında saklandı.”
Yeşilçam’da Unutulmayan Yüzler – Starlar, uzunca yıllar halk yığınları salonlara dolduran Yeşilçam geleneğini, onun yarattığı ‘star sistemi’nin gözünden aktaran çok değerli bir emek toplamı. Bu toplamı, sinemaya duyduğu olağanüstü sevgisi ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile bir araya getiren ‘büyük sinema emekçisi’ Mesut Kara’ya teşekkürü bir borç biliyoruz.