Noel rehavetine kapılan dağıtımcılarımız bu haftayı iki Amerikan yapımıyla geçmeyi uygun görmüşler: Haftanın en öne çıkan filmi, geçtiğimiz sene Dövüşçü ile adından söz ettiren yönetmen David O. Russell’ın yeni Oscar çıkartması Umut Işığım olarak görünüyor. Amerika’da gişede kelimenin tam anlamıyla batan son Joel Schumacher denemesi Yakın Tehdit‘se haftanın diğer filmi… Herkese iyi seyirler…
[xrr rating=1.5/5]
Yönetmen: Joel Schumacher
Senaryo: Karl Gajdusek
Oyuncular: Nicolas Cage, Nicole Kidman, Ben Mendelsohn
Yapım: 2011 / ABD / 91 dk.
8MM, Falling Down, Telefon Kulübesi (Phone Booth) gibi filmleriyle tanıdığımız Joel Schumacher, en son karşımıza 23 Numara (The Number 23) ile çıkmış, fakat geçer not alamamıştı. Yönetmen, Nicolas Cage ve Nicole Kidman gibi iki yıldıza eksen karakterleri emanet ettiği Yakın Tehdit (Trespass) ile yine hüsrana uğratıyor takipçilerini. Zira Yakın Tehdit, Schumacher’ın en kötü filmlerinden biri bana kalırsa.
Yakın Tehdit, konusu itibariyle bir parça David Fincher’in Panik Odası (Panic Room) filmini çağrıştırıyor: Yine büyük bir malikane, yine bir grup hırsız, yine tehdit altındaki ev sakinleri… Tabii Fincher gibi drama etmiyor hikayeyi Schumacher, daha çok bir alışılagelmiş Hollywood kalıplarına döküyor işi. Alt-sınıftan soyguncuların salt kötü olarak çizildiği filmde, iyiler de adeta sudan çıkmış ak kaşık! Aksiyon gırla, kan da hayli revaçta. Bunlarla birlikte, filmin ikide bir izleyiciyi ters köşe etmeye çalışan ‘şaşırtmaca’ları var ki, sormayın gitsin!
Peki, Schumacher’ın burjuva ahlakını yerer gibi görünüp, sonradan onu temize çıkarmasına ne demeli? Schumacher, ilkin kocası Kyle’ı (Nicolas Cage) aldatıyor olarak algıladığımız Sarah’ı (Nicole Kidman), sonradan bir hamle Havva kadar namuslu, kocasına sadık bir kadına dönüştürüveriyor. Buna karşılık, alt-sınıftan karakterler dakikalar geçtikçe daha da kötüleşiyorlar, sonunda da cezalarını buluyorlar doğal olarak. Ve mutlu son; kötüler ölür, burjuvalar huzurlu yaşamlarına devam ederler… Ha, bir de alınan krediler geri ödenemediği için bankaların bu ailenin servetine el uzatması göndermesi var filmin bir aralığında, ah o eller yok mu, o kırılası eller! Özetle; Schumacher, burjuvazinin korkulu rüyası Haneke’nin Tehlikeli Oyunlar’da (Funny Games) yaptığının antitezini ortaya koymuş, Yakın Tehdit ile.
Yakın Tehdit’in daha birçok sorunu var, ama bunları saymaya gerek var mı, pek emin değilim. Sadece şunu belirtmeden geçmeyelim; Nicolas Cage, kötü filmlerin aranan kötü oyuncusu olarak kült bir figüre dönüşecek böyle giderse. Belki de böylesi daha iyi olur onun için kim bilir, bir Al Pacino, Robert De Niro olamayacağı çoktan kesinleşmişti ne de olsa.
Bu çeşit denemeler genelde daha düşük bütçeli, b-tipi işlere daha çok yakışıyor. Sonuç olarak; Yakın Tehdit ‘büyük’ oynayan, ne var ki hedefi vuramayan bir deneme olmuş.
Ercan Dalkılıç
***
Umut Işığım (The Silver Linings Playbook)
[xrr rating=3/5]
Yönetmen: David O. Russell
Senaryo: Matthew Quick, David O. Russell
Oyuncular: Jennifer Lawrence , Taylor Schilling, Robert De Niro
Yapım: 2012 / ABD / 112 dk.
Arızalı tiplerin birbirini tedavi etmesi, senaristler için bulunmaz hazine. Bu tür filmler, sağlam oyunculuk ve iyi bir yönetimle hem gişede hem ödül törenlerinde önde olur. Herhalde, başka hiçbir sektör de ‘arızalı karakterler’i işleyen filmler konusunda Hollywood’un eline su dökemez. Bu tür filmlerin son örneği Umut Işığım (Silver Linings Playbook) bugünden itibaren gösterime giriyor.
Yönetmen David O. Russel’ın ilginç bir profili var. Sert bir hikâyeyi olması gerektiği kadar ‘sarsıcı’ anlatmadığı gibi, yumuşak bir hikâyeye de gereken özgül ağırlığı kazandıramıyor. Geçtiğimiz yıl, Christian Bale’e Oscar getiren Dövüşçü (The Fighter) filminde Russel, oyuncululukları bir kenara koyduğumuzda, sağlam bir hikâyeyi vasat bir film haline getirmişti. Umut Işığım’da ise başta bahsettiğimiz ‘terapi’ filmlerinin formülleri üzerinden ilerlemekle yetiniyor yönetmen. Dolayısıyla, Bradley Cooper, Jennifer Lawrence ve Robert de Niro’nun oyunculuklarıyla güçlenen film, yönetmen eliyle kendini rolantiye alıyor. Böylece Umut Işığım, kendini iyi hisset filmlerine romantik-komedi aşısı yapmayı amaç edinmiş bir ‘terapi’ filmi oluyor.
Filmde, bizdeki futbol kütlürünü hatırlatan bölümlerin yanında, etrafındakilerin Pat’e yaklaşımı da ilgi çekici. Tiffany de dâhil olmak üzere Pat’in tedavi sürecine destek veren herkes, bu ‘iyiliği’ aynı zamanda kendisi için yapıyor. Ne de olsa, ‘insanın zehrini yine insan alır’ ve Pat’in iyi olması herkesin işine yarayacaktır. Hikâyede, Pat’in yanlış hedefe kilitlenmesi ise bildik bir romantik komedi formülüyle çözülüyor: ‘Sen fark etmesen de hayatının aşkı yanı başındadır’.
Özellikle Bradley Cooper ile Robert de Niro’nun Oscar yolundaki adaylığına kesin gözüyle bakılan film, senaryosu, umut aşılayan insani mesajları ve aynı zamanda güldürebilmesiyle ilgiyi hak ediyor.
Ali Koca