Şimdi… Numan Serteli, onun yazısının üstüne aynı gün yazı koyunca bozuluyor ve bir nevi “Ağanın pohi üstüne, poh olir mi lan!” tepkisi veriyor. Ama ne yapayım çok doluyum. Twitter’da saydırdım, yetmedi. Orada üç beş kişiye ulaşabiliyorum neticede. Hem telefonun daha Jules Verne bilimkurgularından fırlamış mümkünatsız bir cihaz olarak görüldüğü, ancak be ancak posta güvercinleriyle haberleşilen o eski güzel, romantik zamanların adamı olduğundan konuyla benden daha güçlü bir duygusal bağ kuracak ve beni affedecektir Serteli.
Sevgili Ninja… Biliyorsun bugünlerde bir 3G çılgınlığı aldı başını gidiyor. Gücün karanlık tarafında olanların iktidarında olduğunda, en habis yaratıkların bile hiç çaktırmadan evinize girmesini mümkün kılan – cismen olmasa bile fikren, manen, ruhen – bir sihirli kapı vazifesi üstlenmiş televizyonlarda, hatta dinlemekten usanmadığımız radyo kanallarında boy gösteren reklamlar illa ki dikkatinizi çekmiştir.
“Merak ne güzel şey, güzel şey merak!”
Tabi ben merak yerine başka bir kelime koyuyorum dinlerken bu cıngılı. Bize radyasyondan ve doğa kirliliğinden başka bir şey vadetmeyen 3G teknoloji çığırtkanlarına reva gördüğüm merak değil çünkü…
Aslında G arayışının mazisi oldukça eskidir. Kutsal Kase’nin peşine düşenlerden daha fazla sayıda insan G noktasının peşine düşmüştür. Ama medyanın, akademik çevrelerin ve kıymeti kendinden menkul pek çok kişinin yoğun çabalarına rağmen bu G noktası bulunamamıştır. Ben medyanın, devlet erkanının ve kimi halk kesimlerinin nümayişini bu başarısızlığın yarattığı aşağılık kompleksine bağlıyorum biraz da. Tek bir G karşısında mahçup olanlar, şimdi 3 G birden bularak bu başarısızlığını telafi etmekle kalmamış insanlık onurunu da kurtarmıştır. Hissiyat budur sanırım.
Uyan ey halkım! Kanser olecem diye yanlarından tırsa tırsa geçtiğin o baz istasyonların sayısı katlanacak. Kanser olma riskin de katlanacak tabi.
Baz istasyonlar ve diğer 3G teknolojik ıvır zıvırlarıyla zaten gemi azıya almış olan radyasyon geniş alan bulmuş Holosco gibi coşacak. O geniş alanın adı da manyetik alan olacak. Holosco, pardon radyasyon manyetik alanı buldukça golü çakacak. O golü attıkça sen gol atma yollarında etkisiz kalacaksın çünkü sperm sayın düşecek emmoğlu! ( Bugünün siyasi konjonktüründe şekillenen “Hiç durmadan üreyeceğime and içerim” şeklindeki yeni anda ters düşmek pahasına, insanlığın ulaştığı şu noktada mühim bir olumsuzluk olarak görmediğimi de belirteyim bu durumu. )
Bu noktada 1995 yapımı Johnny Mnemonic‘i izlemenizi tavsiye ederim. Bana kalırsa bu manyetik alan olayının ceremesi ileriki yıllarda o filmde tasvir edilene denk bir şiddette çekilecek bence.
Bir de… Okurlarımdan sık sık şöyle bir soru geliyor bana. (Yok, öyle bir şey tabi ama yeri geldi mi bu klişeleri kullanmaktan alıkoyamıyorum kendimi!)
Sayın Landlord bey… Biz bu 3G’yi birbirinden nasıl ayırt edeceğiz?
Ben de ayırt etmeyin efendim diyorum. O üç G, Ahmet’tir, Mehmet’tir, İsmet’tir. Yani, ha Ahmet G.t, ha Mehmet G.t…
Bi de… İki kat aşağıdaki (anasayfa) Numan Serteli’nin yazısını okuyun, iki satır da yorum bırakın. Beni Numan Mezalimi’nden kurtarmış olursunuz…belki…
[poll=68]
