Çok yoğun bir vizyon haftasındayız. Son dakika değişiklikleriyle birlikte bu hafta tam tamına yedi film sinemalarımıza konuk oluyor. Gerilimseverler için Siyahlı Kadın iyi bir seçenek gibi görünürken; son dakika sürprizi Elvada İlk Aşk, Orta Avrupa romansı olarak dikkat çeken bir film. Haftanın tek yerli yapımı olan Seninki Kaç Para?, Kolpaçinovari bir komedi denemesi olarak tanımlanabilir. Max Maceraları: Kralın Doğuşu, tam çocuklar / çocuklu ailelere göre bir film! Maceraperest ruhlar da unutulmamış bu hafta; Gizemli Adaya Yolculuk ve John Carter onlar için biçilmiş kaftan olabilir. Polisiye meraklılarına ise Ölüm Tarlası‘nı ne yazık ki tavsiye edemiyoruz! Herkese iyi seyirler…
Siyahlı Kadın (The Woman in Black)
[xrr rating=3/5]
Yönetmen: James Watkins
Senaryo: Susan Hill (roman), Jane Goldman
Oyuncular: Daniel Radcliffe, Ciarán Hinds, Janet McTeer
Yapım: 2012 / BK-İsveç-Kanada /95 dk.
2008 yapımı Kan Gölü (Eden Lake) ile gerilimseverlerin ismini bir kenara not ettiği James Watkins’in ikinci uzun metraj denemesi Siyahlı Kadın (The Woman in Black), Susan Hill’in aynı adlı eserinin ikinci uyarlaması. 1989 yılında Herbert Wise tarafından yönetilen ilk çevrim, aslen televizyon için yapılmış, bununla birlikte video kuşağının da oldukça sevdiği bir film olmuştu.
Harry Potter olarak belleklerde yer edinen Daniel Radcliffe’in eksen karakterde boy gösterdiği film, müvekkilinin ölümü üzerine miras işlemlerini yapmak üzere lanetli bir kasabaya gelen avukat Arthur Kipps’in hikâyesini konu alıyor. Müvekkilinin malikânesinde çalışmalara başlayan Kipps, bir süre sonra malikânede bir şeylerin ters gittiğini fark eder. Yıllar önce elinden çocuğu zorla alınan bir kadının siyahlara bürünmüş, yaslı hayaleti malikâneyi mesken edinmiştir. Kasabanın çocuklarını ele geçiren, onları intihara zorlayan hayalet, görünen o ki çoktan ölmüş çocuğuna kavuşmadan eylemlerine son vermeyecektir….
The Haunting, Şeytanın Bel Kemiği (El Espinazo del diablo), Diğerleri (The Others), Yetimhane (El Orfanato) vb. gothic gerilim filmlerinin ardılı olarak nitelenebilecek Siyahlı Kadın, alışageldiğimiz ‘lanetli ev’ formülünü usturupluca uygulayan bir film. Filmin en önemli artısı, dijital efektlere pek yüz vermemesi. Günümüzde gerilim sineması dijital efektleri çok kullanıyor. Bu da haliyle gerçeklik hissine fazlasıyla zarar veriyor. Siyahlı Kadın’sa elinden geldiğince dijital efekten kaçınarak 70’lerin klasik korku filmlerine benzer bir doku yakalamış.
Yeniden çevrimlerin en büyük sorunu, yeni bir öz oluşturamamalarıdır. Hikâye aynıdır, Sapık (Psycho, 1998)örneğinde olduğu gibi belki biçim dahi aynıdır, ama o öz artık uçup gitmiştir. Siyahlı Kadın, bana kalırsa sıradan bir yeniden çevrimden öteye gidip yeni bir öz oluşturabilmiş.
Kendine münhasır bir atmosfere, sağlam gerilim öğelerine ve en önemlisi yeni bir öze sahip olan Siyahlı Kadın, gerilim filmlerinin takip edilesi yönetmeni James Watkins’den çapınca iyi kotarılmış, başarılı bir yeniden çevrim özetle.
***
(Texas Killing Fields)
[xrr rating=0.5/5]
Yönetmen: Ami Canaan Mann
Senaryo: Don Ferrarone
Oyuncular: Sam Worthington, Jeffrey Dean Morgan, Chloe Moretz
Yapım: 2011 / ABD / 105 dk.
Yönetmenliğini Michael Mann’in kızı Ami Canaan Mann’in yaptığı, gerçek olaylardan esinlenerek perdeye aktarılan Teksas Ölüm Tarlası (Texas Killing Fields), 70’lerin muhafazakâr sinema anlayışından beslenen bir polisiye denemesi aslen. Klasik ‘katil kim?’ izleği üzerinden ilerleyen filmde bir grup polisle birlikte parçalanmış ailelerin kız çocuklarını hedef alan seri katilin izini sürüyoruz.
Teksas Ölüm Tarlası, baştan aşağı sorunlu bir film. Öncelikle dramatizasyonu çok zayıf, filme çelici olarak yerleştirilen karakter, çatışmayı güçlendirmek yerine dramatik yapıda büyük bir çatlağa sebep olmuş. Bununla birlikte filmde birçok devamlılık ve mantık hatası mevcut. Oyunculuklar da dökülüyor; ‘Javier Bardem çakması’ polis dedektifi Jeffrey Dean Morgan ve Hugo’da çok beğendiğim Chloë Grace Moretz burada gerçekten çok ama çok kötü!
B-tipi filmler en azından akıcı, samimi ve eğlenceli olurlar. Teksas Ölüm Tarlası’ysa ne akıcı, ne samimi ne de eğlenceli bir film! Sıradan bir b-tipi polisiye örneği olarak nitelenebilecek, ne var ki benim çok sevdiğim filmlerden 99 yapımı Diriliş (Resurrection), Teksas Ölüm Tarlası’nın yanında rahatlıkla başyapıt sayılabilir sanıyorum. Bu filmde Christopher Lambert, Jeffrey Dean Morgan’ına benzer bir polis karakterini canlandırıyor, karakterinin hakkını da gayet iyi veriyordu. Teksas Ölüm Tarlası’nın seyre değer tek yanı, filmdeki karakterlerden daha bir karakter gibi gözüken yeşil Pontiac’tı bana kalırsa!
Ercan Dalkılıç
.
[xrr rating=3/5]
Yönetmen: Andrew Stanton
Senaryo: Andrew Stanton, Mark Andrews, Michael Chabon, Edgar Rice Burroughs
Oyuncular: Taylor Kitsch, Lynn Collins, Willem Dafoe
Yapım: 2012 / ABD / 112 dk.
John Carter‘ın yönetmen koltuğunda ‘Kayıp Balık Nemo’ ve ‘Wall-E’ gibi iki harika animasyon filminin yönetmen ve senaristi Andrew Stanton oturuyor. Amerikan iç savaşında ülkesine ‘yeterince’ hizmet ettiğini düşünen Yüzbaşı John Carter, altın peşine düşerek kendi yolunu çizer. Sonunda altını bulur ve zengin olur. Memleketine dönünce biricik yeğeni Ned’e, kendisini acil olarak ziyaret etmesi için telgraf çeker. Ned, amcasının yanına geldiğinde onun öldüğünü ve kendisini tek vâris ilan ettiğini öğrenir. Amcasının gizemli günlüğünü okumaya başlayınca olayların göründüğü gibi olmadığını fark eder. Film de bu noktadan sonra başlıyor. John Carter, Amerika’da altın aramaları sırasında bulduğu bir taşla kendini Mars’ta bulur…
Filme kaynaklık eden ‘Mars Prensesi’ (A Princess of Mars) kitabını Edgar Rice Burroughs 1912 yılında kaleme almış. Yani, bilim adamlarının Mars’tan henüz ümidini kesmediği zamanlarda. Babası Amerika’daki Kuzey-Güney Savaşı’nda binbaşı olan Burrouhgs‘un eseri, özünde katıksız bir ‘iç savaş’ hikâyesi. Zodanga (Kuzey) ile Hellium (Güney) arasındaki mücadele; arada kalan ve her halükârda ezilecek olan garip yaratık topluluğu Tarklar (yerliler)… Gezegenin ‘derin’ gücü Thernler’in kimi temsil ettiği ise size kalmış. Film, Kraliçe Victoria dönemi atmosferinde başlayıp western topraklarına, iç savaşa, yerlilere oradan da uzay filmlerine başarılı geçişler yapıyor. Mars’taki bölümlerde de olduğu yerde kalmıyor. Tarihi savaş filmlerinden gladyatör arenalarına, Roma ve ortaçağ savaşlarına kadar uzanıyor. Başarıyla yapılan bu ‘harmanlama’yı yönetmenin hanesine yazmak gerek.
Burroughs‘un oluşturduğu dünya çizgi estetiğine daha yakın. Dolayısıyla Stanton’ın dokunuşları bu bakımdan filmin yararına olmuş. Zaten ilk başlarda bir çizgi roman ya da animasyon estetiğinde ilerliyor film. Böylece türler arası ‘harmanlama’ çabası nihai planda başarıya ulaşıyor. John Carter, bir süre önce vizyona giren Kovboylar ve Uzaylılar filminin yapamadığını, hatta daha fazlasını başarıyla yapıyor.
Oyunculuklarda Mark Strong, Ciaran Hinds, Dominic West ve Lynn Collins fazla önce çıkmadan görevlerini yerine getiriyor. Son tahlilde John Carter; western, uzay/uzaylı, gladyatör ve tarihi savaş filmlerine meraklı seyirci için kayıtsız kalınamayacak başarılı bir harmanlama.
Ali Koca
***
[xrr rating=3/5]
Yönetmen: Hakkı Görgülü
Senaryo: Hakkı Görgülü, Hakan Gök, Ebru Cansın Palaur
Oyuncular: Vatan Şaşmaz, Fulden Akyürek, Azer Bülbül
Yapım:2012 / Türkiye / 97 dk.
Sinemanın kurtarıcı damarı gülmece, yerli filmler içerisinde en fazla deneysel cesarete tanık olduğumuz alan. Seninki Kaç Para? da iddialı olduğu gülmece alanında sıklıkla başvurulan melodram öğelerin yanında, hikaye kurgusu ile cesur adımlar atıyor. İzleyici kaybetme kaygısıyla nitelikten uzak, her yöne çekilebilen hikayeler yerine, şeytan ile sistemi, para kazanmak ile kirlenmeyi cesurca özdeşleştiren Seninki Kaç Para?, sorunun cevabını da cesurca veriyor: ailenin, mutluluğunun ve dayanışmanın bedeli ‘para’ ile ölçülemez!
Filmin hikayesi şöyle: müflis işletmeci Cemil, başarısız ve mutsuz bir adamdır. Behçet Vurguncu ile tanıştığında işlerini yola koyabilmesi için ruhunu şeytana satması gerektiği konusunda ikna olur. Ancak, Cemil için hayat şeytanla tamamen çekilmez olacak ve en sonunda şeytandan kurtulmasının aile ve iş hayatında mutluluğun anahtarı olduğunu anlayacaktır.
Vatan Şaşmaz‘ın ilk oyunculuk denemesinde beklentilerin üzerinde bir performans sergilediğini söyleyebiliriz. Toplamda kollektif bir emeğin ürünü olan Seninki Kaç Para?, topluma ‘değer’ olarak dayatılan madde bağımlılığı karşısında duruşuyla gülmece severlerin ilgisini kazanacak mı hep birlikte göreceğiz.
***
VİZYONA GİREN DİĞER FİLMLER:
Gizemli Adaya Yolculuk (Journey 2: The Mysterious Island)
Yönetmen: Brad Peyton
Senaryo: Richard Outten, Brian Gunn, Mark Gunn,Jules Verne (eser)
Oyuncular: Dwayne Johnson, Michael Caine, Josh Hutcherson
Tür: Aksiyon-Serüven-Komedi
Yapım:2012 / ABD / 94 dk.
.
(Un amour de jeunesse)
Yönetmen: Mia Hansen-Løve
Senaryo: Mia Hansen-Løve
Oyuncular: Lola Creton, Sebastian Urzendowsky, Magne Havard Brekke
Tür: Romantik-Dram
Yapım: 2011 / Fra-Alman /110 dk.
.
Max Maceraları: Kralın Doğuşu
(Max Begins)
Yönetmen: Salvador Simo
Seslendirenler: Yekta Kopan, Özge Özpirinçci, Sezen Aksu
Tür: Animasyon