Juan Amtonio Bayona’nın yönettiği Guillermo Del Toro’nun yapımcılığını üstlendiği Yetimhane’yi (The Orphanage) dün akşam Reks’te izledim. Dilerim bu film vizyona girer de korku filmi meraklıları şöyle ağız tadıyla güzel bir film izlerler.
Del Toro’nun erken dönem hayalet filmlerini anımsatıyor Yetimhane. Amacı salt korkutmak olmayan, sağlam bir hikayesi olan, atmosferini mükemmel kuran ve zeka fışkıran korku filmlerine bir örnek daha yani. İspanyollar’ın korku ve gerilim filmleri konusunda ne kadar usta olduğuna bir kez daha şahit oluyorsunuz Yetimhane’yi izlerken. Ben artık yönetmeni İspanyol ise tüm korku filmlerine şans tanıyorum. Size de aynısı tavsiye ederim. Film hakkında daha ayrıntılı bilgiye artık kardeş site gibi gördüğümüz Öteki Sinema’nın yazarlarından Murat Tolga Şen’in yazısını okuyarak erişebilirsiniz.
Çok merak ettiğim Michael Apted belgeseli Futbolun Gücü’nü de (The Power Of The Game) izledim bu arada. Konu futbol olunca her belgesel çekici oluyor ama bazıları çok çekici oluyor. Futbolun Gücü o çok çekici belgeselerlerden değil. Güzel ayrıntılar, hikayeler yakalayamamış çünkü, çok genel bakmış olaya. Örneğin İran Futbolu’nu bir kadın gazetecinin üstünden incelemiş ki, bu yeni bir şey değil. Futbol sevdalısı İranlı kadınlarla ilgili film bile var. NTV’de yayınlanan Football Mondial buna benzer belgeselleri haftada bir yapıyor. Büyük paralar harcanmış, dünyanın dört bir yanında çekilmiş bir belgeselin futbolun coşkusunu daha iyi yansıtmasını beklerdim ben.
Diyorum ki Nick Hornby’ye bir İngiliz futbolu belgeseli çektirseler ya, süper olmaz mı?