Babalarının eski Yunan müzikleri yayınlayan küçük plak şirketi plaklara doldurulan şarkılarla inlerken onlar da orada iki kardeş oyunlar oynuyorlardı. Büyüdüklerinde müziğe 1940’ların, 50’lerin ve 60’ların şarkılarını remiksleyerek başlamalarının ardında çocukluktan gelen bu kulak dolgunluğu yatıyordu belki de. Orestis ve Lysandros Falireas son projelerinde Yunan ve Balkan ezgilerini saksofon, klarnet, trompet, gitar, çello, buzuki, tulum gibi geleneksel ve evrensel çalgılar eşliğinde remiksliyorlar. Gruplarına ve ilk albümlerine verdikleri isim oldukça ilginç: İmam Bayıldı. Albüm Passion Turca ve EMI etiketiyle ülkemizde de raflara çıktı. İki kardeş sorularımızı yanıtladı.
Grubunuzun ismi ilk soruyu peşinen belirliyor. Neden bu isim?
Bu ismi seçmemizin nedeni ikimizin de yemek yapmayı çok sevmesi. Geçmişte yaptığımız müziklere ve kurduğumuz gruplara hep yemek ismi verme alışkanlığımız vardı. Bu proje için de bir yemek ismi düşünmeye başladık ve sonunda İmam Bayldı’da karar kıldık çünkü bizim müziğimiz gibi o da bir sürü şeyin karışımından oluşuyordu. Üstelik remixlerimizde kullandığımız çoğu şey gibi onun da oryantel bir kimliği vardı.
İmam Bayıldı çok sevilen Türk yemeklerinden biri. Ama bir müzik grubunun kendine isim olarak İmam Bayıldı’yı seçmesi bize oldukça komik gelirdi. Yunanistan için de durum aynı mı?
Yunanistan için de oldukça komik bir isim açıkçası. Ama bu seçimi yapmamızın bizce geçerli nedenleri vardı sonuçta.
İsminiz gibi müziğiniz de tanıdık geliyor bize. Bu Yunan ve Türk halkının arasındaki benzerliklerin bir başka kanıtı. Bu benzerlikler aramızdaki çatışmaları ne zam bertaraf eder sizce? Müziğinizin bu süreçe bir katkısı olacağını düşünüyor musunuz?
Çatışmalar daha çok ülkelerin ve devletlerin sorunu, halkların değil. Yunan ve Türk halkı arasında gerçekten bir anlaşmazlık olduğunu düşünmüyoruz. Birbirlerine çok benziyorlar ve birbirlerinden çok hoşlanıyorlar. Çünkü eğlenme biçimleri aynı, hatta aynı ritmlerle dans ediyorlar. Bizim müziğimizin devletler arasındaki sorunları çözeceğini düşünmüyoruz çünkü devletler müzik dinlemezler. Ama eminiz Türk bakanlar konserimize gelecek olsa çok eğlenirler ve ertesi gün işe gittiklerinde hiç çatışma havasında olmazlar. Belki bu şekilde müziğimiz işe yarayabilir.
Kardeş olmanızın müziğinize olumlu yansımaları oluyor mu?
En büyük avantaj ikimizin de benzer müzik zevkine sahip olması. Bu yüzden müzik yaparken bir sebeple fikir ayrılığına düşsek bile, biliyoruz ki eninde sonunda ortak bir noktada buluşacağız. Tabi bir de karşılıklı güven var, ki bu beraber çalışanlar için çok önemli, özellikle de para mevzularında.
Hiç Türkiye’de bulundunuz mu? Türk yemeklerini tadıp Türk müzikleri dinlediniz mi?
İstanbul’a geldik. Eşsiz bir güzelliğe, inanılmaz bir kültürel hareketliliğe sahip. Bir daha gelip, yiyebildiğimiz kadar yemek yemek isterdik. Yalnızca imam bayıldı değil tabi. Bütün Türk yemeklerine bayılıyoruz. Lahmacun, Hünkarbeğendi ve kazandibi, tavuk göğsü gbi tatlılarınız ilk aklımıza gelenler. Ayrıca Selim Sesler, Muammer Ketencioğlu, Mercan dede, Laço Tayfa ve Baba Zula gibi hayran olduğumuz Türk müzislenlerine sahipsiniz.
Türk dinleyiciler için bir konser vermek ister miydiniz?
Türkiye’de konser vermeyi çok isteriz ve bizi dinleyenlerin Yunanistan’dakiler kadar eğleneceğine adımız gibi eminiz. Türkiye’ye gelmek için sabırsızlanıyoruz. Sanırız bu dileğimiz yazın gerçekleşecek.
