Dario Argento’nun, Wes Craven’ın, John Carpenter’ın, George A. Romero’nun, Tobe Hooper’ın daha bilinmediği zamanlarda Alfred Hitchcock ismi adeta, korku-gerilim janrının diğer bir adı gibi anılıyordu.
Ege Görgün (Landlord)
1900’lü yılların ilk on yılının sonlarına doğru küçük bir oğlan çocuğu Londra’nın kalabalık banliyölerinden birinin karakoluna giriyor. Rengi sapsarı, belli ki korkmuş ama yine de hareketleri hiç de aceleci değil, hatta sanki biraz kararsız, hani dokunsanız kaçıp gidecek karakoldan. Londra ile özdeşleşmiş o kocaman şapkalardan birini takan polis memurlarından biri tam rutin turunu atmak üzere karakoldan çıkmak üzereyken fark ediyor çocuğu. “Evet, evlat, birine mi bakmıştın?” Çocuk tepesinde Big Ben kulesi gibi dikilen bu adama manga karakterlerini kıskandıracak kadar açılmış gözlerle bakıyor. “Konuşsana, dilini mi yuttun, ufaklık?” Çocuk o zaman deminden beri elinde sıkı sıkı tuttuğu kağıdı memura uzatıyor. Kağıtta küçük bir not var. Notta çocuğun adının Alfred Joseph Hitchcock olduğu, yaramazlık yaptığı buraya babası tarafından gönderildiği ve bu yaramazlığın bedeli olarak 10 dakikalık bir hapis cezasını hak ettiği yazıyor. Polis memuru önce gülecek gibi oluyor ama sonra hemen toparlanıp en sert bakışıyla çocuğa, “Yürü, bakalım!” diyor. Küçük Alfred artık her ne yaptıysa, bunun cezasını 10 dakika hapis yatarak çekiyor. Polis memuru onu salarken bu korku eğitimi sistemindeki rolünü pekiştirmek adına “İşte, yaramaz bir çocuk olmanın cezası budur,” diyor.
İngiliz yönetmen Alfred Hitchcock (1899-1980) 60 yıllık kariyeri boyunca çektiği 50’den fazla filminde hep seyircilerine Küçük Alfred’in yaşadığına benzer bir korku yaşatmayı amaçladı. Korku motivasyonları farklılaşsa da, korkunun yaşı olmadığını keşfetmişti Hitchcock. Bazen doğayı, bazen hayvanları, bazen ölümü, bazen de insanların yükseklik, yalnızlık gibi fobilerini kullandı korkutmak için. Onlara bir çocuğun aşırı sert anne babasının karşısında hissedeceği çaresizlik hissini tattırmak istedi. Arka Pencere’de (1954) bir katilin elinden kurtulmaya çalışan felçli bir adam; Sapık’ta (1960) annesinin baskısıyla kimlik bunalımı yaşayan bir pisikopat; Kuşlar’da (1963) binlerce kuşun saldırısına uğrayan insanlar; Vertigo’da (1958) yüksekten delicesine korkan bir polis; North by Northwest’de ise bambaşka biriyle karıştırılıp kaçırılan sıradan bir adam aracılığıyla yaptı bunu.
Piyasada Hitchcock’un farklı dağıtım şirketlerinden çıkan birçok filmini bulmak mümkün. Örneğin AE Film daha önce çıkardığı ve 39 Basamak (39 Steps) / Kaybolan Kadın (The Lady Vanishes) / Çok Şey Bilen Adam (The Man Who Knew Too Much) filmlerinden oluşan üç DVD’lik boxset’in ardından yine üç filmlik yeni bir A.H. Koleksiyonu taşıyor DVD raflarına.
Sette yer alan ilk film 1941 tarihli Bay ve Bayan Smith (Mr. and Mrs. Smith) Hitchcock filmografisinin tek romantik komedisi olma özelliğin taşıyor. David ve Ann Smith’in evlilikleri tek bir soruyla alt üst olur. Acaba Bay Smith her şeye baştan başlayabilse, yine Bayan Smith ile evlenir miydi? Eşinin bu sorusuna açık yüreklilikle “hayır” yanıtı veren Bay Smith, kısa bir süre sonra yasal bir sorundan dolayı evliliklerinin geçersiz olduğunu öğrenir. Eşinden ayrılmak yerine, onunla “evlilik dışı” bir aşk yaşamanın eğlenceli olacağını düşünen Bay Smith büyük bir sürprizle karşılaşır. Bayan Smith’in ilk işi onu hayal kırıklığına uğratan kocasını evden atmak olur ve kısa bir süre sonra yeni bir ilişkiye başlar. Bay Smith eşinin kalbini kazanmak için her şeyi denemeye kararlıdır.
İkinci filmimiz 1938 tarihli Jamaika Hanı (Jamaika Inn). Aksiyon sahneleri ile dolu olan bu macera filmi batırdıkları gemilerin mürettebatını öldürüp mallarını yağmalayan bir grup korsanı ve ailesini yitirince eniştesinin yanına, Jamaika Hanı’na yerleşen genç ve güzel Mary’yi konu alır. Mary eniştesinin de korsanlık yaptığından habersizdir. Batan gemilerle ilgili gerçeğin ortaya çıkarılması için Londra’dan gönderilen James de aynı hana yerleşir ancak kim olduğunu öğrenen korsanlar tarafından saldırıya uğrar. Mary’nin yardımıyla kurtulsa da korsanlar artık ikisinin de peşindedir. Jamaika Hanı, Alfred Hitchcock’un Hollywood kariyerine başlamadan önce ülkesi İngiltere’de çektiği son film.
Son film ise Şüphe (Suspicion) adını taşıyor ve 1941 tarihli. Varlıklı bir ailenin tek varisi olan Lina, Johnny’ye aşık olunca ailesinin itirazıyla karşılaşır. Sorumsuz bir yaşam süren Johnny, gerçekten de genç kadınla sadece parası için ilgilenmektedir. Her şeye rağmen sevdiği adamla evlenen Lina, kısa bir süre sonra onun aslında bir yalancı ve hırsız olduğunu anlar. Üstelik kocasının katil olduğundan da şüphelenmektedir. Yakın bir arkadaşlarının beklenmedik ölümüyle bu şüphe daha da artar. Çiftin arasındaki gerilim öyle bir noktaya varır ki Lina kocasının para için kendisini zehirlemeye çalıştığına inanır.
Diğer Alfred Hitchcock DVD’leri
Harry’nin Derdi (1955)
The Trouble with Harry
Oyn: Edmung Gwenn, John Forsythe, Shirley McLaine
Herkesin kurtulmak istediği ama bir türlü başaramadığı bir ceseti konu alan film aynı zamanda bir komedi.
Şüphenin Gölgesi (1942)
Shadow Of A Doubt
Oyn: Teresa Wright,Joseph CottonEn güvenli bildiğimiz yerdir ailemiz. Ama söz konusu bir Hitchcock filmi ise orada bile acımasız bir katil var olabilir ve korkunç bir yüz masumiyetin ardına gizlenebilir.
Hırsız Kız (1964)
Marnie
Oyn: Tippi Hedren, Sean Connery
Geçmişinde karanlık olayalar neticesinde kişilik bölünmesi yaşayan frijit bir kadın ve ona yardım etmek için çırpınmakta olan seven bir adam…
Lekeli Adam (1956)
The Wrong Man
Oyn: Henry Fonda, Vera MilesKendisine benzeyen bir soyguncunun işlediği suçlar yüzünden yargılanan masum bir adamın hikayesi.
Sapık
Psycho
Oyn: Anthony Perkins, Janet Leigh
Marion Crane konakladığı motelde cinayete kurban gider. Bu olayı aydınlatmak Marion’un kızkardeşine düşecektir.
39 Basamak
The 39 Steps
Oyn: Robert Donat, Madeleine Carrol
Richard gizemli bir örgütten kaçan bir kadını evine alır ancak kadın öldürülünce suç onun üstüne kalır.