90’lı yılların sonlarında New York’ta kurulmuş olan indie rock grubu The Strokes geçtiğimiz günlerde (Mart 2011) dördüncü stüdyo albümü Angles’ı çıkardı. Grup 2006’da yayınlanan First Impressions of Earth’ten sonra müziğe uzun bir süre ara vermişti. Bu sırada grubun elemanları çeşitli solo projelerde çalışmışlardı.
2001 yılında çıkardıkları debut albümü Is This It ile rock’n’roll müziğinin kurtarıcısı olarak görülen The Strokes oldukça başarılı olan bu albümden sonra düşüşe geçmişti. Benim gözümde çok daha sağlam bir garage rock potansiyeline sahipken o seviyeye hiç ulaşamamış olduğunu düşündüğüm Amerikalı grubun bu yeni albümü bazı eleştirmenler tarafından oldukça zayıf bulunmakla birlikte genel olarak beğenilmiş.
Albümün kayıtları sırasında bazı aksilikler yaşanmış. Örneğin daha önceki albümlerde esas üretken müzisyen konumundaki solist Julian Casablancas kendini biraz uzaklaştırmış –hatta bazı vokallerini e-mail ile gönderdiği bile söyleniyor.
Çoğunluğu melodik ve akılda kalıcı şarkılardan oluşan Angles, önceki albümlerden daha fazla poplaşmış bir garage rock sounduna sahip. Günümüz modern rock müziğinin etkisiyle elektronik enstrüman kullanımı da artmış. Radiohead çakması You’re So Right, Muse çakması Metabolism ve New Order çakması Games özellikle dikkat çekiyor. Games’in sonundaki nakarat kısmında önce klavye, ardından bas ve sonunda da gitar sololar çok hoş.
Bununla beraber grup bence yeni hiç birşey sunmuyor rock müzik dünyasına. Albümün yarısı 19 yaşında lise-terk müzisyenlerden oluşan pek çok grup kadar etkisiz bence. Örneğin Gratisfaction 70’lerde Styx’in yaptığı hit şarkılara çok benziyor. Aynı şekilde kapanış parçası Life Is Simple In The Moonlight fazla pop bir şarkı.
İlk single Under Cover Of Darkness, You’re So Right ve Taken For A Fool bence Angles’ın en güzel parçaları. Ancak beş yıllık aradan sonra, ve yeniden canlanan ve sürekli yenilenen indie rock piyasasına çok daha iyi bir albüm sunmalarını açıkçası umuyor ve bekliyordum.