Birbirlerini hafızalarından sildiren iki sevgilinin garip ve eşsiz hikayesi Sil Baştan. Jim Carrey kamera karşısında ilk kez komiklik yapmıyor. Hem de “epey güzel” yapmıyor. (27-05-2006)
Sabah erken kalkmaktan şimdi olduğu gibi çocukluğumda da nefret ederdim. Bilinçaltım bu nefretimin farkında olsa gerek ki sabahları bazen yarı-rüyalarla kendince yardım ederdi bana. Annem kalkmam için bana seslendiğinde yatağımdan sürünür gibi çıkar uflana puflana giyinirdim. Yüzümü yıkamadan (hala yıkayamam) kahvaltımı eder ve evden birkaç yüz metre uzaktaki okula doğru yollanırdım. Tam okula yaklaşırken, annemin sesini duyardım yine “Oğlum. Kalksana geç kalacaksın!”
Hayattaki küçük ayrıntıları muazzam sanat eserlerine çevirmek dahilerin işi. Sil Baştan’ın senaristi Charlie Kaufman o dahilerden biri. John Malkovich Olmak, Tersyüz gibi olağanüstü filmler bu övgümüzün TSE damgasıdır. Sil Baştan’da bu dehasını bir kez daha ortaya döken ve bize senede en fazla bir iki tanesiyle karşılaşabileceğimiz türden bir film armağan edilmesine vesile olan Kaufman’a buradan tapınmalarımı gönderiyorum. (Bir ara popüler kültürün ateizmden bile tehlikeli olduğu konusunda bir beyanatı olmuştu Diyanet İşleri’nin başındaki zatın. Galiba haklı. Çünkü popüler kültüre gönül verenlerin müzikten sinemaya, edebiyattan çizgiromana pek çok alandan tanrısı olabiliyor gerçekten.)
Sinemanın büyüsü, film kahramanlarının, dolayısıyla biz sinema severlerin akla hayale gelmeyen yerlere yolculuk edebilmesine olanak kılıyor. Skala, evrenin en uzak noktasına yapılan makro seyahatlerden, küçültülmüş insanların bir hastanın kan damarlarında yaptığı mikro seyahatlere kadar uzanıyor. Sil Baştan’da daha farklı bir yolculuk türü söz konusu: bilinçaltında (hafızayı da kapsayaraktan) seyahat. Konu bu noktaya geldi mi, bu türden bir yolculuğu konu alan en şık filmin 1990 tarihli Jacob’s Ladder olduğunu söylemeden geçmek olmaz. Adrian Lyne’in filminde olduğu gibi Sil Baştan’da da ana kahramanımız kendi bilinçaltında ve hafızasında bir yolculuğa çıkıyor. (Bknz: Hücre) Ama Jacob Singer’ın aksine Joel Barish bu absürd durumun farkında. Eski sevgilisiyle ilgili anıları hafızasından silinirken, o umutsuzca sevgilisini bu silinişten kurtarmaya çalışıyor. (Bknz:Logan’ın Kaçışı)
Sil Baştan’ı anlatmak için “ilginç” ve “farklı” sıfatları oldukça kifayetsiz kalıyor. Sinema tarihinin iki kişilik ilişki üstüne yazılmış-çekilmiş en dahiyane filmlerden biri demek onun görkemine daha yakışıyor sanki. İlişkiler ve aşk üstüne romantik komedi Polyannacılığıyla edilmiş tek bir sözün olmadığı kaç aşk-meşk-ilişki konulu film var ki bu şanlı tarihte? Eğer çok var da, filmden büyülenmişliğimle bu yazıyı yazarken hatırlayamıyorsam, Sil Baştan’ın, yalnızca gerçekçi bir aşk ve ilişki tarifini verebilmesiyle bile bu listenin en başında yer bulabileceğini söyleyip peşinen “katakulli” yapayım.
Son olarak, arzu edenlerin bu filmi rahatlıkla bir bilimkurgu filmi olarak izleyebileceklerini, bunu neticesinde 12 Maymun ayarında bir keyif alacaklarını ekleyelim.
Sil Baştan
Eternal Sunshine of the Spotless Mind
Yönetmen: Michel Gondry
Oyuncular: Jim Carrey, Kate Winslet, Elijah Wood
Eleştiri notu: 5/5
Seyir notu: 4/5