BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Valerie Solanas daha çok “Andy Warhol’u vuran kadın” olarak bilinir, ama asıl bilinmesi gereken ve ilgiyi hak eden yazmış olduğu Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu (SCUM Manifesto) isimli kitabıdır.

Kitap

Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu

Valerie Solanas daha çok “Andy Warhol’u vuran kadın” olarak bilinir, ama asıl bilinmesi gereken ve ilgiyi hak eden yazmış olduğu Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu (SCUM Manifesto) isimli kitabıdır.

Yaşadıkları, düşündükleri ve hayatta bıraktığı izlerle “nevi şahsına münhasır” tabirinin sözlük karşılığı olabilecek biridir Valerie Solanas. Kendisi daha çok “Andy Warhol’u vuran kadın” olarak bilinir, ama asıl bilinmesi gereken ve ilgiyi hak eden yazmış olduğu Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu (SCUM Manifesto) isimli kitabıdır. Kitap ilginç ve feministler açısından bile oldukça aşırı sayılabilecek tezlere sahiptir. Kadınların erkeklere ihtiyacının olmadığını, tam tersi yok edilmelerinin gerektiğini savunan bu kitapta Solanas, erkeksiz, parasız ve otomasyona dayalı bir toplum tahayyülü kurar.

Turgay Özçelik

9 Nisan 1936’da New Jersey’de doğan Valerie Solanas, küçüklüğünde babasının tacizine uğramış. Daha sonra boşanan ebeveynlerinden, yeniden evlenen annesiyle yaşayan Solanas, isyankar ve itaatsiz davranışları nedeniyle yatılı bir Katolik okuluna gönderilmiş. Bu okuldan da sık sık kaçtığı için, dedesi tarafından kırbaçlanarak cezalandırılmış. Bu olaylardan sonra, 15 yaşındayken evden kaçan Solanas, bir denizciden hamile kalıyor ve bazı kaynaklara göre erkek, kitaptaki Ayşe Düzkan’ın giriş yazısına göre de bir kız çocuk dünyaya getiriyor. Bu koşullarda liseyi ve ardından da Maryland Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü bitiriyor.

“Evet, polisim, bak bu da rozetim”

Üniversitedeyken çok parlak bir öğrenci olan Solanas, öğrenciliği sırasında alanıyla ilgili çeşitli üniversitelerde çalışıyor. Okulu bitirdikten sonra ise, geçimini fahişelik ve dilencilik yaparak sağlamaya başlıyor. Kendi anlattıklarına göre, fahişelik yaparken diğer kadınlar gibi seksi kıyafetler giyip süslenmek yerine, paspal bir şekilde giyinip, işini o şekilde yapıyor. Bu esnada oyun da yazan Solanas, yazdıklarını arkadaşlarıyla kahvelerde oynayarak Amerika’yı dolaşmaya başlıyor. 1966 yılında yazdığı Kıçınıza Girsin isimli oyunu, yazdıkların en çok bilineni. Kendi ifadesine göre oyun “erkek düşmanı bir fahişe ve dilenci”nin yaşadıklarını anlatıyor. 1967 yılında Solanas, Kıçınıza Girsin isimli oyununu Andy Warhol’un Fabrika isimli atölyesine götürüp sunuyor. Oyunu ve özellikle oyunun ismini beğenen Warhol, oyunun aşırı edepsiz dili nedeniyle, Solanas’ın bir polis olabileceğinden şüpheleniyor. Solanas’a “sen polis misin?” diye soruyor, Solanas da “Evet, polisim, bak bu da rozetim” diyerek, cinsel organını göstermek üzere pantolonunun fermuarını açıyor.

1967 yılında Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu (SCUM Manifesto)’nu yazar. Yazının kısaltması, yani SCUM, aynı zamanda kaynayan et suyunun ya da yemeğin üzerinde oluşan kirli köpük anlamına gelir. Hem fahişelik, hem de dilencilik yapan Solanas, bir yandan da Manifesto’nun el yazması kopyalarını satar. Andy Warhol’un birkaç filminde oynar, bunun karşılığı olarak da Warhol’dan belirli bir miltar para alır. Arada sırada, parasız kaldıkça gidip Warhol’dan para istemektedir. Bu arada da Warhol, Kıçınıza Girsin oyununun, Solanas tarafından kendisine verilen tek kopyasını kaybeder, ve bunun üzerine Solanas, Warhol’dan oyun için para ister. Ama sadece oynadığı filmler için para alır. 3 Haziran 1968 günü Solanas yine Fabrika’ya, Warhol’u görmeye gider, ancak bu sefer elinde bir kese kağıdı ve içinde de 6.35’lik bir tabanca vardır. Para istemek için Warhol’u görmek istediğini söyler Paul Morrisey’e, ancak Morrisey onu başından savmak ister ve “Warhol bugün gelmeyecek,” der. Solanas inat eder ve bekler, birkaç saat sonra ise bu bekleyiş Andy Warhol’a 3 el ateş edilmesiyle sonuçlanır. Bu atışlardan ikisi ıska geçer, biri ise ciğerlerine isabet eder. Solanas sadece Warhol’u değil, o esnada atölyede olan sanat eleştirmeni ve küratör Mario Almaya’yı da kıçından vurur. Ardından Warhol’un menajeri Fred Hughes’un başına silahı dayayıp, ona da ateş eder ama silah tutukluk yapar, ve Solanas atölyeden çıkar. Ve akşam gidip bir trafik polisine teslim olur.

Yıllar sonra Howard Smith isimli gazeteciye olayla ilgili şunları söyler: “Ben cinayeti ahlaki bir hareket olarak görüyorum. Ve becerememiş olmamı gayrı ahlaki buluyorum. Bu işe girişmeden önce atış talimi yapmalıydım.” Teslim olduktan sonra götürüldüğü karakoldaki basın mensuplarına ise “Onu vurmak için çok sebebim var. Maifestomu okuyun, kim olduğumu anlarsınız” der.

Dünyada bir hayalet dolaşıyor, SCUM’un hayaleti

Valerie Solanas’ın manifestosu, genel feminist söylemin ve döneminin kadın mücadelesinin aksine, kadın-erkek eşitliğini değil, kadınların üstünlüğünü, hatta sadece kadınlardan oluşan bir toplumu savunur. Meseleye toplumsal açıdan değil, biyolojik açıdan yaklaşan Solanas, erkeklere ihtiyaç olmadığını, erkeksiz ve hatta kadınsız üremenin mümkün olduğunu, erkekliğin zaten bir biyolojik kaza olduğunu savunur. Y geni tamamlanmamış bir X genidir ona göre erkek, yani tamamlanmamış bir kromozomlar serisidir. Yani erkek, eksik bir kadındır. Erkeklik kifayetsiz olmak, duygusal olarak sınırlı olmaktır.

“Tamamen benmerkezci, ilişkilenmekten, empati kurmaktan ya da özdeşleşmekten aciz olup engin, istilacı ve yaygın bir cinsellikle dolmuş olan eril, fiziksel olarak edilgendir. Kendi edilgenliğinden nefret eder, o yüzden de bunu kadınlara yansıtır ve erili etkin olarak tarif eder, sonra o olduğunu ispatlamaya (bir erkek olduğunu ispatlamaya) koyulur. Bunu ispatlama çalışmalarındaki temek aracı düzmektir.”

Erkekliğini ispatlama amacını taşıyan eriller, kadınları edilgen kılar ve erkek egemen bir sistem üretirler. Erkek bu sistemin devamlılığı için kanunları, para sistemini, savaşları icat etmiştir. Oysa sadece haftada birkaç saat çalışarak ihtiyaçların karşılanabileceği, otoritesiz, parasız ve erkeksiz bir hayat kurulabilir. Bunun için Solanas’a göre, erkeklerin ortadan kaldırılması gerekir. SCUM örgütü, profesyonel katil kadınlardan oluşur, ve bu kadınlar erkekleri öldürür. Ta ki, dünyadaki çoğu kadın pasif direnişe geçip, hayatı durdurana, para sistemine son verene kadar.

Solanas’ın fikirleri, erkek-kadın meselesi dışında tutulduğunda, komünizmle büyük benzerlik göstermektedir. Ayşe Düzkan, bunun bir tesadüf olduğunu, Solanas’ın Komünizm ile ilgili bir bilgisinin olamayacağını belirtiyor kitaptaki giriş yazısında. Oysa üniversite mezunu olan Solanas’ın en azından Komünist Manifesto‘yu okumuş ya da onunla ilgili bir muhabbete dahil olmuş ya da basından bu konuda bilgi sahibi olmuş olabileceği yüksek bir olasılık.

Erkeksiz toplum tahayyülündeki diğer ilginç bir özellik de otomasyona dayalı bir toplum modeli öngörmesi. Özellikle ekonomik üretimin, gelişen teknolojinin uygulanmasıyla ve otomasyon sisteminin kurulmasıyla kendi kendine çalışabileceğini ve böylece kadınlara kendilerini gerçekleştirebilmek için daha fazla zaman kalabileceğini savunuyor. Hatta bilim de para ekonomisinden kurtulduğunda o kadar gelişecek ki insanlar ölümsüz olabilecek. Ölümsüz olunduğunda ise üremeye de ihtiyaç duyulmayacak. Zaten kendisi de aseksüel olan Solanas, cinselliği “kafasızların sığınağı” olarak tanımlıyor ve zaman kaybı olarak görüyor. Kadınların kolaylıkla cinsel arzularından kurtulabileceğini ve daha kıymetli faaliyetlerin peşinden koşabileceğini söylüyor. Cinsellik, üreme amaçlı bile yapılamaz, zaten ölümsüzlük olacağı için üremeye ihtiyaç kalmaz.

Erkekleri öldüren erkekler

Manifestonun diğer bir özelliği de SCUM Örgütü‘nün, bir de erkeklerin yer alacağı SCUM Yan Örgütü’nün olması gerektiğini savunması. Buna göre, işbirlikçi, örgüt üyesi erkekler diğer erkeklerin öldürülmelerine yardım edecek, kadınların bilinçlenmelerinde görev alacaklardır. Yan Örgüt’te yer almayan bütün erkekler öldürülecek, ama Yan Örgüt’te olan erkekler de kurtulmuş sayılmazlar, onlar da Solanas’a göre eninde sonunda ölecek.

Bu fikirleri manifesto’sunda savunan Valerie Solanas, Andy Warhol olayından sonra tutuklanarak akıl hastanesine yatırılıyor, sonra da cezaevine konuluyor. 1971 yılında serbest bırakılıyor. Bundan sonra yine fahişelik yapmaya, akıl hastanelerine gidip gelmeye devam eden Solanas, 26 Nisan 1988 günü, San Francisco’da ucuz bir otel odasında zatüreeden hayatını kaybediyor. Andy Warhol ise 5 doktorun çabalarıyla hayatta kalabiliyor ve dağılan iç organları nedeniyle hayatı boyunca korse giymek zorunda kalıyor.

Valerie Solanas’ın hayatı ve özellikle Andy Warhol’u vurma olayı, I Shot Andy Warhol (1996) filminde beyazperdeye aktarıldı. Mary Harron’un yönettiği filmde Valerie Solanas’ı Lili Taylor, Andy Warhol’u da Jared Harris canlandırdı. Valerie Solanas’ın Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu isimli kitabı ise Ayşe Düzkan’ın çevirisi ve giriş yazısıyla 2002 yılında Sel Yayıncılık tarafından ülkemizde yayınlandı.

İlginizi çekebilir...

Basın Bülteni

“Herkes için Adalet” ilkesiyle 14. kez sinemaseverlerle buluşacak olan Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen, Pınar Altuğ Atacan...

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et