Landlord‘la birlikte, Sütlüce’deki Haliç Kongre Merkezi’nin kapısına dayandığımızda, Altın Portakal Film Festivali’nin tanıtım resepsiyonu başlamıştı bile..
Neden geç kaldığımızı sormayın, yoksa bu yazı bitmez..
O gün sabah, bir filmin basın gösterimi kapsamında ‘Mall’ın birinde Patron’la buluştuğumuz saat olan 10’dan, bu görkemli kongre merkezinin önüne geldiğimiz saat olan akşamın yedi buçuğuna dek yaşadıklarımız, öyle bir gerilim filmine lâyık içeriğe sahipti ki ben şu an bunu unutmaya çalışıyorum.. Lütfen siz de hatırlatmayın..
Girişte, bir masanın arkasında oturur vaziyette bizi karşılayan ve ‘yoklama’ yapan ‘görevli kızlar’ engelini, kardeş bir derginin adını veren Landlord rahatlıkla aşmıştı ama ben öyle mi ya! Allah’ın adını versem ne fayda!
Hayatım boyunca hep bir engel teşkil etmiş -az duyulmuş- ad ve soyadımı duyunca tekleyen, nice uğraştan sonra da anlamış gibi yapan kızımız, sıra Ters Ninja‘ya gelince de -beklendiği üzre- erörü verdi.. Daha ninjanın düzünü duymamış, nasıl bir şey olduğu hakkında fikir sahibi bile olmamış kızcağız, Ters Ninja’yı nerden bilsin?
‘Patronuna gıcık olan işçi’ tepkisiyle hâlâ bir Ters Ninja tişörtü almadığıma o an o kadar pişman oldum ki sormayın gitsin.. Oysa, giy o tişörtü adamım, göster tepedeki ‘Tersninja.com’ yazısını ilgili bayana, dal içeri.. İşte bu!
Bir iki tekrardan sonra buna da mecburen, “Hı hı” tepkisi veren kızın önündeki kağıda aldığı o notu öyle merak ediyorum ki..
İki yıl önce başka bir mekanda yapılan, yine bu festivalin tanıtım toplantısındaki benzeri şeylerden dolayı hissettiğim, hafiften bir ‘deja vu’ etkisiyle sendeleyerek toplantı salonuna girdiğimde (bakalım bir çırpıda söyleyebilecek miyim?) Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Kültür Sanat Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın‘ın konuşmasına daha yeni başladığını fark ettim..
Başkan Akaydın -artık bu konuda ustalaştığından olsa gerek- kocaman sahneyi tek başına ve bir şovmen rahatlığıyla arşınlarken, festivalle ilgili bütün bilgileri ayrıntısıyla anlatıyor, anlatıyordu..
Önemli bulduğum ‘bazı bölümleri’ aşağıya bir ‘basın bülteni’ ciddiyetiyle ekleyeceğim bu uzun sunumun sonunda, oldukça kısa tutulan soru-cevap kısmında kendisine yöneltilen, “Festivale Kenan Evren’i davet etmeyi düşünüyor musunuz?” sorusuna Başkan’ın, “Netekim düşünüyorum,” biçiminde cevap vermesi gülüşmelere yol açtı..
Aslında bu soru, festivalin bu yılki kapsamına ’12 Eylül Askeri Darbesi’nin etkileri de girdiğinden, özellikle anlamlıydı.. Mustafa Akaydın, tepkilerden çekinen Evren’in davet edilse bile festivale katılmasını beklemediğini söyleyerek mevzuyu kapattı..
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın festival etkinliklerine katılmamasıyla ilgili soruyu da Başkan, “Bu bir siyasi soru olup, bunun takdirini sizlere bırakıyorum.” diyerek cevapladı ve imâlı bi şekilde de -mealen- şunları söyledi: “Geçtiğimiz yıllara göre azalmakla beraber, etkinliğimizi desteklediği için sayın Bakanımıza teşekkür ediyorum.. Biz her sene kendisini davet ediyoruz, bu sene de aynı nezaketi gösteririz.. Katılırsa memnun oluruz, katılmazlarsa da, Bakanımızın herhalde daha önemli işleri vardı ki katılamadılar, diye düşünürüz”
Altın Portakal Heykelini Kerteriz Alan Ninjalar
Başkan Mustafa Akaydın bunları söylerken, Landlord’un dikkatini sahnenin her iki ucunda yer alan heykel süsü verilmiş boyalı insanlar çekmiş olmalı ki beni önce bir dürttü, sonra da ünledi: “La Serteli bak, sağdakiler hiç hareket etmiyor ama soldaki kız kıpır kıpır.. Neden ki?”
Altın yaldızlı boyayla araba boyar gibi boyanmış zavallı kızın, elinde Dünya küresiyle saatlerce ayakta dikildiğini, aynı işlemden geçerek metalik gümüş görünüme bürünmüş sempatik ikilinin de oturduğunu görünce cevabı yapıştırdım:”Onlar otururken, güzelim kızcağız ayakta dineliyor da ondan, a evlâdım!”
Verdiğim bu ‘zekâ dolu’ yanıt, Landlord’u epeyi bi etkilemişti..
Beni yandan yandan ve hayranlıkla süzen gözlerine baktığımda okuduğum düşünceler aynen şöyle idi: “Ne iyi yaptım da hem çok akıllı, hem de pek yakışıklı bu adamı sitemin başyazarlığına getirdim.. Afferin la bana!”
Sunumun sonunda Prof. Dr. Mustafa Akaydın, salonda bulunan herkesi Antalya’ya davet edip de bencileyin festival yüzü görmemişleri -bir anlığına- gereksiz bir heyecana sürükledikten sonra sıra, Kongre Merkezi’nin Haliç kıyısındaki açık alanında verilecek olan kokteyle gelmişti..
Her zamanki gibi ağırdan takılan Landlord’un sayesinde -iki dakika!- gecikmeli olarak katıldığımız kokteyl alanı çoktan tıklım tıklım dolmuş, bırakın üzerine bardak, tabak koymayı, insan barajıyla çevrili olduğundan, kendilerini şöyle bi görmenin bile zorlaştığı masalardan birine -tahminen- yanaşmıştım..
Landlord, çevredeki bir kaç masada daha takılarak, ikramın kalite ve kantitesini ölçtükten sonra karşıma geçmiş lokmalarımı sayıyordu ki hemen ilerdeki bir masayı ziyaret ettiğini fark ettiğim Sayın Başkan Akaydın’a gözüm takılıverdi.. Birden heyecanlandım.. Başkan, bizim masaya da uğrayabilirdi..
Nedense kendisine -âdeta- düğün salonunda masaları dolaşan bir damat misyonu yüklediğim Başkan, tabii ki yanımıza gelmedi..
Oysa kendisine diyeceklerimi kafamda kararlaştırmıştım bile.. “Sayın Başkan” diyecektim, “Ben Tersninja Başyazarı Numan Serteli.. Az önce, salonda bulunan herkesi Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne davet ettiniz.. Bu konuda ciddi misiniz? Son kararınız mı? Yine de adımı şimdiden not almanız mümkün mü? Saygılar.”
Her güzel şey gibi bu etkinlik de çabucak bitmişti..
Vapurla geldiğimiz bu mekandan, Landlord’u da içine attığım motorlu bir tekneyle ayrılmayı uygun bulmuştum.. Kaptana verdiğim bir tâlimatla, Haliç’in ortasına dikilerek aydınlatılmış Altın Portakal heykelini kerteriz alarak, Kadıköy cihetine doğru yola koyulmuştuk bile..
Altın Portakal’a Kadın Eli Değecek
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle, Antalya Kültür Sanat Vakfı’nın organize edeceği 48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, bu yıl 8 -14 Ekim tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşacak.
48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin ana teması “kadın” olarak lanse edildi. 1980’li yılların Türk ve Dünya Sineması’nı odağına alan “… Ve Kadın Dünyaya Dokundu” ana teması üzerine şekillenen festival, “sinema, kadın ve politika”yı aynı noktada buluşturacak.
Festival programı içinde kadın temalı filmler sinemaseverlerle buluşturulurken; politika, ekonomi, diplomasi, iş dünyası, müzik, tiyatro, plastik sanatlar ve medya alanlarında uzman kadınların buluşacağı bir de ‘Kadın Zirvesi’ gerçekleştirilecek.
Festivalde tüm kategorilerde jüriler kadınlardan oluşacak. Türk sinemasında “kadın filmleri” denilince ilk akla gelen ve dönemin sembolleşen usta oyuncusu Müjde Ar ise Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın jüri başkanı olacak.
Müjde Ar’ın başkanlık edeceği jüride ayrıca yönetmen Handan İpekçi; oyuncular Vahide Gördüm, Bergüzar Korel; yazarlar Ayşe Kulin, Yaşar Seyman; gazeteci Ayşe Arman, sanat yönetmeni Annie Geelmuyden Pertan, müzisyen ve oyuncu Şevval Sam, sinema eleştirmeni Melis Behlil, akademisyen Prof. Dr. Serpil Kırel yer alacak.
Geç Gelen Altın Portakallar
Altın Portakal bu sene, tarihindeki bir burukluğu gidermek için tarihi bir karar aldı. Festivalde 1979 yılında sansüre karşı tepki, 1980’de 12 Eylül askeri darbesi nedeniyle yapılamayan film yarışmaları yeniden yapılacak.
Altın Portakal tarihinde arka arkaya yaşanan bu iki karanlık sayfa, bu yıl aydınlanıyor. 1980’li yıllar Türk ve Dünya sinemasını odağına alan 48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, 30 yıllık bir gecikmeyle 1979 ve 1980 yıllarının Altın Portakal Ödülleri’ni dağıtıyor. 16. ve 17. Festivalde aday olan filmler, o yılların jüri üyeleri tarafından değerlendirilecek ve en iyiler belirlenecek. “Geç Gelen Altın Portakallar”, 48. Altın Portakal kapsamında düzenlenecek bir törende sahiplerine sunulacak. Ve 30 – 31 yıl sonra sunulan ödülleriyle Altın Portakal dünyada bir ilke daha imza atacak.
Festival’in İlk Ödülleri Belli Oldu
Bu yıl 16.sı verilecek olan Yaşam Boyu Onur Ödülleri’nin bu yılki sahipleri de açıklandı. Altın Portakal Festival Düzenleme Komitesi’nin, oy birliği ile aldığı kararla, Türk sinemasına katkılardan dolayı usta oyuncular Tuncel Kurtiz, Perran Kutman, Halit Akçatepe, Engin Çağlar ve “Cilalı İbo” serisinin yönetmeni Mehmet Dinler ödüle değer görüldü.
Emek Ödülü ‘Godzilla’ Selahattin’e
Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali 2006 yılından itibaren, Türk Sinemasında kamera arkasında çalışan, başarılı işlere imza atmış kişilere SİNE-SEN işbirliği ile “Sinema Emek Ödülü” verme kararı aldı. Bu yıl 5’incisi verilecek olan Emek Ödülü’ne “Godzilla” lakaplı Set Amiri Selahattin Geçgel değer görüldü.
Toplam Ödül: 700 bin TL
48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında düzenlenecek Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda birinci gelen film 350 bin TL ile ödüllendirilecek. En İyi İlk Film’e ise 50 bin TL verilecek.
En İyi Yönetmen ödülü 50 bin; En İyi Senaryo ödülü 30 bin, En İyi Görüntü Yönetmeni 30 bin, En İyi Müzik ödülü 30 bin TL olarak belirlendi.
Tozlu Raflardaki Filmler İzleyiciyle Buluşacak
Tozlu raflardaki filmler “Pelikülün İzinde” başlığı altında bu yıl da izleyici ile buluşmaya devam edecek. 48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında Türk ve dünya sinemasının arşivine gömülmüş, kaldıkları tozlu raflardan çıkarılıp yıllar sonra restore edilen 2 film festival kapsamında izleyiciyle buluşacak.
World Cinema Foundation (Dünya Sinema Vakfı) tarafından restorasyonu yapılan, Lütfi Ömer Akad’ın yönettiği Hudutların Kanunu ve Hollanda Eye Film Enstitüsü tarafından restore edilen Fred Von Bohlen-Hegewald’ın yönettiği bir Balkan filmi olan Kalabaka, Pelikülün İzinde başlığı altında gösterilecek.
Çin Sineması Altın Portakal’da
Çin Sineması’nın uluslararası birçok festivalde ödül almış son dönem yapımlarının gala gösterimleri yapılacak. FİYAB işbirliği ile düzenlenen bu bölümde, dünyaca tanınmış yönetmen ve oyuncularla söyleşiler de yapılacak.