Her hafta evde o kadar film seyrediyoruz ama yalnızca bir kaçını gündeme getirebiliyoruz Ters Ninja’da. Bazen tembellikten bazen de zamansızlıktan elimiz klavyeye gitmiyor ve ziyan oluyor gül gibi filmler. Bu konuyu Deniz ve Turgay’la konuşurken, her hafta ilk kez ya da yeniden seyrettiğimiz filmlerden bir öneri seçkisi hazırlayalım diye bir fikir çıktı ortaya. Derinlemesine incelemeden, hakkında bir iki kelâm ederek sıralarız filmleri, en azından sizlere ama daha çok filmlere karşı mahcubiyetimizi bir nebze de olsa bertaraf etmiş oluruz dedik. Ben bir lordluk yapıp önden başlıyorum, diğer yazarlar da yakında düşecektir emin olunuz.
Grev / Strajk / Strike
Yön: Volker Schlöndorff
Oyn: Katharina Talbach, Andrej Chira
Günter Grass’ın aynı adlı romanından uyarladığı Teneke Trampet (Tin Drum) ile 1979’da hem Altın Palmiye hem de En İyi Yabancı Film Oscarı’nı kazanan Schlöndorff’un 2006 tarihli filmi, Agnieszka Kowalska karakteri üstünden Polonya’nın 30 yıllık zaman dilimine (1960_1980) yayılan işçi devrimini anlatıyor. Teneke Trampet’te olduğu gibi insani boyutundan ele alınmış bir tarihi analiz söz konusu filmde. Anlamsız müziğini saymazsanız, ben keyifle seyrettim, üstelik film bittiğinde 104 dakika öncesine göre daha bilgiliydim dünya tarihi hakkında.
Sudaki Bıçak / Knife in the Water / Nóż w wodzie
Yön: Roman Polanski
Oyn: Leon Niemczyk, Jolanta Umecka, Zygmunt Malanowicz
Ünlü yönetmenin 1962 tarihli bu ilk filmi En İyi Yabancı Film dalında Oscar’ aday gösterilmiş ama Fellini’nin Sekiz Buçuk filmine karşı kaybetmişti. Bir teknede bir araya gelen iksi erkek biri kadın üç kişinin bir günden az süren birlikteliğine odaklanan filmin tüm zamanların en iyi ilk filmlerinden biri kesinlikle. Polanski ‘nin 30 yaşında Polonya’nın zorlu siyasi şartlarında çektiği bu filmin dil ve anlatımda ulaştığı uluslararası standartlar şaşırtıcı. Üstelik oyuncularından birini oyunculuk okulundan diğerini ise havuz başından bulmuş olmasına rağmen. Piyasadaki DVD’sini edinecek olursanız filmden sonra nefis bir kameraarkası belgeseli izleyebiliyorsunuz.
Frailty
Yön: Bill Paxton
Oyn: Bill Paxton, Matthew McConaughey, Powers Boothe
2002 tarihli filmin pek çoklarının nazarı dikkatini yeni çektiğini fark ediyorum. Bunda ülkemizde vizyona girmemesinin, DVD olarak da sanırım ancak yakın zamanlarda yayınlanmasının etkisi var. Altıncı His (6th Sense), Ölümsüz (Unbreakable), Olağan Şüpheliler (Usual Suspects) ile boy ölçüşecek hatta zaman zaman öne çıkacak kalitede bir iş olduğunu söylemek lazım filmin. Kurgusuyla insanı yerine mıhlayan Frailty, babaları meleklerden gelen mesajlar üstüne sözde insan suretine bürünmüş şeytanları avlamaya başlayan iki küçük çocuğun hikayesi gibi başlıyor. Ve hayır, bu iki çocuk büyüyüp Supernatural’ın başkahramanları olmuyorlar.
Lifeforce
Yön: Tobe Hooper
Oyn: Steve Railsback, Mathilda May, Peter Firth
1985 yapımı film Colin Wilson’ın Uzay Vampirleri (The Space Vampires) romanından uyarlanmış, bilimkurgu türündeki B-movie’ler konusunda adı mutlaka anılması gereken bir yapım. Tam Quentin Tarantino’nun ya da Robert Rodriguez’in re-make’ini yapmak isteyeceği türden sizin anlayacağınız. Yıllar önce sinemada seyrettiğim Lifeforce herkese tavsiye edebileceğim bir film değil. Ancak tür kültünün tadına varabileceklere öneriririm.
