Super Giant (Sûpâ Jaiantsu), Amerika’da bilinen adıyla Starman, 1957-1959 yılları arasında 9 bölüm olarak “kısa film” formatında çekilmiş bir Japon süper kahraman hikâyesi. Kami shibai’den ekrana aktarılan yarasa adam Ogôn Batto’yu bir kenara bırakırsak, Starman için Japonya’nın büyük ekrandaki ilk süper kahramanı olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Savaş sonrası Amerika ile Japonya arasındaki kültür alışverişi hepimizin malumu. Bu nedenle Starman için “özgün” demek pek mümkün değil ama yine de kendine has bazı özellikleri olduğunu belirtmek lazım. Özgün olmamasının nedeni tıpkı bildiğimiz Superman gibi dünya dışı bir varlık olması. Süper kahraman kılığı tayt ve uçan sincapları andıran pelerini iken, günlük hayatta gözlük takmasa da Superman gibi takım elbise ile dolaşıyor olması. Güç açısından da Superman’dan aşağı kalır yanı olmayan Starman, en derin semalarda bile uçabiliyor. İkili arasındaki en büyük fark ise Starman’in kimliğini gizlemek gibi bir derdinin olmaması. Clark Kent gibi herhangi bir mahlas kullanmayan Starman, insanların gözünün içine baka baka “Ben dünya dışı bir varlığım” demekten kaçınmıyor.
Fiziksel ve metafiziksel özellikleri bir yana, robot demek ne kadar doğru olur tartışılır ama çelikten yapılmış Starman’in asıl derdi nükleer enerjiye karşı savaşmaktır. Her seferinde kainatın barışını kendine görev edinmiş Emerald Gezegeni’nin yüksek konseyi tarafından görevlendirilen Starman’e yardımcı olan alet ise Globmetre olarak adlandırılan saattir. Bu saat, Starman’in uçmasını, herhangi bir dili anlamasını ve nükleer enerji nerede ise onu bulmasını sağlayan oldukça değerli bir alettir. Genç kızların ve elbette çocukların sevgilisi olan, kafasındaki anten ile gözleri kamaştıran süper kahraman Starman, kainattaki barışı sağlamak için seferber olduğunda, canavarlardan robotlara kadar uzanan geniş bir yelpazedeki kötüler, doğduklarına pişman olmaktadırlar.
Başta da belirttiğimiz gibi, Super Giant serisi, yaklaşık 50 küsur dakikadan oluşan film formatında 9 bölüm halinde çekilmiş olmasına rağmen, Batılı izleyicinin aşina olduğu seri, Amerikalılar tarafından 1964 yılında Japon formatındaki 9 bölümden birleştirme ve kırpmalar yapılarak oluşturulan 4 adet filmdir.
Atomic Rulers of The World, Evil Brain From Outer Space, Invaders From Space ve Attack From The Space ana başlıkları altında toplanan bu filmler hakkında kısa kısa yazmadan hemen evvel, orijinal Japon serisinin üç yönetmen tarafından kotarıldığını söylemek lazım. Shintoho Stüdyoları tarafından yaptırılan filmlerin yönetmen makamında B-tipi filmlere her zaman göz kırpan Teruo Ishii, Akira Mitsuwa ve Koreyoshi Akasaka bulunuyor. Starman’i canlandıran oyuncu Ken Utsui, Japon sinemasının değerli oyuncularından biri olmasının yanı sıra özellikle dizilerde babacan rollerde karşımıza çıkan süper bir aktör. 1950’li yıllardaki Japon aktörlere bakılacak olursa, son derece yakışıklı olduğunu da göz önüne almak lazım sayın hanım hanımcık okuyucularımız (Öhöm)…
Filmlerin konuları kısaca şöyle;
Atomic Rulers of the World
Dünyada nükleer araştırmalar hızla devam ederken, araştırmaların zararlı etkileri çoktan dünya dışı gezegenlere ulaşmıştır. Emerald gezegeninde toplanan konsey, Megalion (ben öyle anladım) gezegeninden dünyaya bir alet içinde nükleer enerjiyi getirerek, barışı bozmak isteyen casuslara karşı Starman’i görevlendirir.
Attack From Space
Dünya dışı gezegenlerden biri olan Safirian gezegeni, nükleer bir savaşı başlatmak için dünyayı ele geçirme planları yapmaktadır. Safirianların dünyayı ele geçirmesini engellerlerse kainatta barışı da diri tutacaklarından emin olan Emerald Gezegeni yüksek konseyi, hiç düşünmeden Starman’i dünyaya yollarlar.
Invaders from Space
Kulamon Gezegeni’nden Semeder Adam, gözünü dünyayı ele geçirmeye dikmiş ve hemen harekete geçmiştir. Emerald Gezegeni’ndeki konseyin ne yaptığını söylemek artık biraz fazla olacağından Starman demekle yetiniyorum.
Evil Brain From Outer Space
Zemar gezegeninin şeytani yöneticisi Balazar, öldükten sonra beyninden meydana gelen yaratıkla yeryüzünü ele geçirmeye çalışmaktadır. Emerald Gezegeni’nde konsey henüz toplanmış, ne yapacaklarına dair karar vermeye çalışırken bile çoktan dünyaya inmiş ve nükleer silahlarla, önce dünya sonra tüm evren olmak üzere savaşın tohumlarını atmaya başlamıştır bile.
Her filmin başlangıç bölümü görsel olarak birbirinin aynısı. Emerald Gezegeni’ndeki acayip yaratıklar ve robotlar, abuk sabuk el kol hareketleriyle kendi dillerinde sorunu gündeme getirip, çözümü Starman’in dünyaya yollanmasında buluyorlar. Konseyin her seferinde dünyadaki insanların kötülüğü olan düşkünlüklerini dile getirmeleri takdire şayan. Bundan sonrası Starman’in çeşit çeşit insanla, yaratıkla, uzaylıyla ve kendi gibi pelerinli ve kostümlü nice düşmanla yumruk yumruğa dövüşünün hikâyesidir. Shaolin hakkında yazılmış bir kitabın önsözünde de denildiği gibi; Herşey sonunda iyi olacaktır. Eğer iyi olmamışsa zaten o, son olmayacaktır.
Filmleri izleyip, şöyle bir düşününce Türk sinemasında da bir dönem el atılmış olan süper kahraman örneklerinin yanında, Starman’in pek de farkı yok doğrusu. Daha çok para harcanmış olsa da, adamın kıyafetine bakın Allahaşkına! Taytla, pelerinle o kadar çok dalga geçtik ki, süper kahramanda neredeyse olmazsa olmaz olan bu özellikler artık normal geliyor. Lâkin o kafadaki anten yok mu o anten! Film boyunca kendimi Arı Maya’dan bozma o antene bakmaktan alamadım maalesef.
Sonuç olarak, Starman temelde, savaş sonrası ağırlıklı olarak ele alınmış bir konu olan nükleerin kötülüğünden dem vuran ve bu uğurda biraz milliyetçilik kokan, tahminimce büyüklerden ziyade çocukların oldukça sevgisini kazanmış, başta dekoru olmak üzere 60’ların bilim kurgu özelliklerini sonuna kadar taşıyan, daha çok Pazar günlerine yakışacak formata sahip bir film serisi. Meraklısına…
İlk yayınlanış tarihi 18.08.2011.