Dezenfettan stili aksiyon ve kung fu filmlerinin ‘gıraliça’larından biriyle daha sizlerleyiz. Kasımpaşalı, eli fena halde maşalı tribinde bir hanım ablanın muhteşem bir filmiyle yola devam ediyoruz bu hafta. Chen Ping, her zamanki gibi intikam almak için elinden geleni ardına koymuyor. Üstelik bunu, kadın olmanın getirdiği bütün ‘dezavantajlara’ rağmen yapıyor. Patriyarkal düzene her seferinde başkaldıran Ping’i, bize de ağzımızdan salyalarımızı akıta akıta seyretmek düşüyor.
Yukarıda atıp tuttuğuma bakmayın, erkek egemen düzen içerisinde kendine genişçe bir yer bulan kung fu filmlerinden kadın sorununa derin bir bakış beklemiyorum elbette. Öte yandan ara sıra kadın karakteri, “kadınlığıyla” kabul edip ona göre dövüştüren filmler olması seyircinin gözünü açıyor doğrusu. Elbette seyircinin gözünü açan bir başka nokta daha var; O da m*m*xploitation. Geleceğiz, oraya da geleceğiz beyabi…
Ho Meng Hua’yı hatırladın mı arkadaşım? Ya uçan giyotin filmlerini? Yuh! Onu da mı hatırlamadın? O zaman buraya ve şuraya tıklayıver. Chen Ping’i de hatırlayamadıysan eğer, al şuna tıkla! Neyle karşı karşıya olduğunu bil de, “Ay gene ne saçma yazmış” diye söylenip benim de ahımı alma…
Filmin varanları bitmedi dostlar. Şöyle kısaca toparlamak gerekirse;
Varan 1; yapım şirketi Hong Kong sinemasının krallığı Shaw Brothers. Varan 2; yönetmen, fantastik bombastik filmlerin unutulmaz yönetmeni Ho Meng Hua. Varan 3; Hong Kong istismar filmlerinin güzel ablası Chen Ping. Varan 4; gelmiş geçmiş en fantastik silah uçan giyotin. Varan 5; Hong Kong sinemasının Erol Taş’ı Lo Lieh ve kendi açımdan filmin en güzel tarafı Varan 6; gamzeli kahraman Norman Chu. (Chu’nun gamzesinin içinde 10 saniye kadar kaybolmak için izin istiyorum sevgili okurlar. Sağ dudak kenarından ince bir sızı halinde salya akar ve perde)…. Kısacası bu filmin güzel olmamasına imkan yok sevgili çöpsever dostlar.
Temcit pilavı gibi önünüze her seferinde aynı şeyi koyuyormuşum gibi olmasın ama bu film de intikam ekseninde dönüyor. Han Hanedanlığı mensuplarına karşı hunharca davranan Çin İmparatoru, kendi hakkında kötü bir yazı çıkacak endişesiyle ülkenin tüm tabloid gazetelerini yakmak ve yazanları da infaz etmek suretiyle ortadan kaldırırken, sırrını çözen komutanlarından birine de kötü adamı Lo Lieh aracılığıyla, tüm ailesi ile birlikte yok eder. Aileden geriye bir tek komutanın 2 aylık hamile karısı (Chen Ping) kalmıştır. Kadın, kocasının amcasının yanına yerleşmek için hareket ettiğinde, Lo Lieh kadının varlığından haberdar olur ve onu öldürmesi için peşinden sırayla iki oğlu ve bir kızını gönderir. Ping’e yol boyunca eski dövüş okulundan, kendisini platonik olarak seven bir arkadaşı ve Norman Chu katılır.
Bu noktada Ping’in diplomasını aldığı dövüş okulu üzerinde durmakta yarar var. Hanım abla, evlenmeden önce Wudang’dan mezun olmuş ve kendisi bunu saklasa da önüne geleni haşat etmeden bırakmayacak bir stile sahiptir. Karnındaki iki aylık bebeğiyle, bir yandan yollarda helak olurken, bir yandan da düşman kuvvetleriyle çarpışır. (Aman da spoiler veriyom siperlere yatın) Amcanın evine vardığında, düşmanın kendisinden önce amcayı öldürdüğünü fark eden ve kısa süre içerisinde de çocuğunu düşüren Ping’in önünde, intikamını alması için hiçbir engel kalmamıştır.
Üzerine salınan düşmanlarını karnındaki çocuğun aşkına ortadan kaldıran Ping’i, ölen kocasına duyduğu aşk ve gamzesine vurulup yakınlaştığı Norman Chu ayakta tutarken (!), filmin sonunda uçan giyotin timinin komutanı olarak ortaya çıkan Lo Lieh ile olması muhtemel final dövüş sahnesi de seyirciyi ayakta tutmaktadır. Kısacası entrikalar içinde uçurulan kafalar, intikam soslu kadın kuvveti, az buçuk görünmek suretiyle ortalarda salınan o bilindik kadın uzuvları ile doğrudan doğruya aksiyona dalan film, müthiş bir klasik. Zaten bir seyreden pişman, bir de seyretmeyen…
Xue Fu Rong/The Vengeful Beauty
Yönetmen: Ho Meng Hua
Senaryo: Sze To On
Oyuncular: Chen Ping, Lo Lieh, Yueh Hua, Norman Chu
Yapım: 1978, Hong Kong, 79 dk.