BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

1982 yapımı He Lives By Night (Ye Jing Hun) için 80’lerdeki slasher patlamasının Hong Kong’daki yansıması diyebiliriz kısaca. Her ne kadar türünün gereği olarak kanlı bir seyir izlese de film, Hong Kong’un meşhur CAT III kategorisinden sıyrılmayı başararak, CAT IIB sınıflamasıyla vizyona girmeyi başarmış ve yaklaşık 9 milyon Hong Kong doları kadar bir gişe hasılatı elde etmiş.

Tuğba Keleş

Al Bundy’nin Slasher Hikâyesi: He Lives By Night!

1982 yapımı He Lives By Night (Ye Jing Hun) için 80’lerdeki slasher patlamasının Hong Kong’daki yansıması diyebiliriz kısaca. Her ne kadar türünün gereği olarak kanlı bir seyir izlese de film, Hong Kong’un meşhur CAT III kategorisinden sıyrılmayı başararak, CAT IIB sınıflamasıyla vizyona girmeyi başarmış ve yaklaşık 9 milyon Hong Kong doları kadar bir gişe hasılatı elde etmiş.

  

1982 yapımı He Lives By Night (Ye Jing Hun) için 80’lerdeki slasher patlamasının Hong Kong’daki yansıması diyebiliriz kısaca. Her ne kadar türünün gereği olarak kanlı bir seyir izlese de film, Hong Kong’un meşhur CAT III kategorisinden sıyrılmayı başararak, CAT IIB sınıflamasıyla vizyona girmeyi başarmış ve yaklaşık 9 milyon Hong Kong doları kadar bir gişe hasılatı elde etmiş.

 Tuğba Keleş

Renkli gece yaşantısının hüküm sürdüğü Hong Kong’un bir gece kulübünde, kumar makinelerinin içinden fırlayan kızlar ile robot dansı yapan bir dansçının ‘garip’ performansıyla açılarak, bardaki işi ertesi karanlık yollara sapan Fransız dansçı kızın, Dario Argento’vari stilize bir sahnede cinayete kurban gitmesiyle devam eden film, seyircinin beklentisini oldukça üst seviyelere taşıyor. Ama aynı seviyeyi korumak gibi bir derdi olmadığını, daha ilk dakikada cinayet mahalline gelen polis ekibinin gülünçlüğüyle gösteriyor.

Hong Kong korku sinemasının gedikli bir öğesi olduğunu düşündüğüm komedi unsuru, bu filmde de baş göstermiş. Onlarca iğrençlik arasında seyreden Hong Kong korku sinemasında, havayı yumuşatmak için mi korku filmlerine sos olarak yedirildiğinden çok emin olmasam da komedinin, her zaman beklenen etkiyi vermediğini söylemeliyim. En azından Batılı örneklere alışkın ve korku ile komedinin bir arada olma ihtimaline bile katlanamayan seyirci açısından. Bu filmle ilgili konuşacak olursak komedinin zaman zaman şapşallık noktasına varması böyle etkileyici başlayan bir filmi bile yoktan yere, yerle bir etmeye yetmiş. Film hakkında serzenişlerimi daha yazacağım ama önce filmin konusu hakkında biraz daha detaya girelim.

İşlenen ilk cinayetin ardından, ki seyirci katili ojeli tırnakları vesilesiyle kadın silüeti halinde görmüştür, olay mahallinde takılan polis ekibine yancı yazılan ve gencecik Simon Yam tarafından canlandırılan ekipten bir polisin okul arkadaşı olan radyo programcısı, oğlan kılıklı Sissy, gece yarılarına renk katan programında dinleyicilerini katil hakkında uyarır. İkinci bir cinayet işlendiğinde katilin karakteristik özellikleri daha net ortaya çıkmıştır. Katil, beyaz file çorap giyen kadınlara önce maket bıçağıyla (falçata olarak da bilinir) saldırmakta, sonra da çıkardığı beyaz file çorapla kurbanını boğmaktadır. Katille seyirciyi, bir müddet doğrudan karşı karşıya getirmeyen, ama katilin cinsiyeti hakkında seyircide soru işareti doğurmayı başaran film, öyle bir noktada koyveriyor ki, Argento gelse filmi kurtaramaz. (Hoş, o kendi filmlerine baksın…)

Cinayetlere gittikçe daha fazla sempati besleyerek, katili yakalamayı kafasına koyan Sissy, kendisine abayı yakan polis komiseri –Sherlock Holmes taklitli- Dragon’un (Kent Cheng) saflığından yararlanıp, katil hakkında toplanan bilgileri yorumlayarak, katilin cinsiyeti hususunda en doğru kararı verir. (Bu durumda aslında Sherlock taklidi yapan komiserden ziyade Sissy’dir.) Birlikte komedi unsurunu omuzlarına yüklenmiş olan çiftimiz, katili radyo programı aracılığıyla galeyana getirip deliğinden çıkardığında, aksiyon unsuru da tüm gerilimiyle beraber izleyiciyi selamlar.

Aslında slasher yanında giallo olarak da sınıflandırılan filmi, türün örnekleri arasında ‘bence’ başarısız yapan şey, her iki türün özgün öğeleriyle başlayarak, yanlış yolda devam etmesi. Bunun en basit örneği de katili, daha filmin yarısı gelmeden ifşa etmiş olması. Giallo türü bir filmde son ana kadar katilin kimliğinin gizli tutularak gerilim seviyesi arttırılır, seyirci kafa yormaya zorlanırken, He Lives By Night’da maalesef seyirciye karşı böyle bir sorumluluk yok. Onun derdi daha çok gözler önünde bir kaçma kovalamaca aksiyonu sergilemek. Filme teknik açıdan söylenecek sözüm yok. 1983 yılında Hong Kong Film Awards, ‘en iyi görüntü yönetimi’ ve ‘kurgu’ dallarında verdiği ödüllerle söylemiş zaten söyleyeceğini.

Solda Simon Yam, sağda Eric Tsang

Hong Kong korku-komedisi, insanı sinemadan hatta hayattan soğutma tehlikesi taşır sevgili okuyucular. Ben soğudum, oradan biliyorum. Filmin zihnimde bu kadar olumsuz bir izlenim bırakmasının nedeni belki de çok uzun bir süre izlemek isteyip de izleyemem oldu. Büyük bir beklenti içerisine girince, filmin ‘fos’ çıkması adettendir, malum… Film hakkında bu kadar olumsuz yazdım, evet ama yine de bir Hong Kong filmidir, şans vermek iyidir yani. Üstelik film Cat III filmlerinin ilk ve de günümüz Hong Kong sinemasının yıldızlarından Simon Yam’ın yan rolde olduğu kariyerinin başındaki filmlerinden biri olması, yine pek ünlü Eric Tsang’ın aynı zamanda yapımcısı olduğu bu filmde punkçı bir karakterle küçük bir rolde oynaması vesilesiyle de bir kenara not edilebilir.

Filmden intikamımı alırcasına açık (spoiler) ederek son vermek gerekirse, kendisini aldatan karısını doğrayarak cinayet işlemeye başlayan ayakkabı satıcısı bir katilin beyaz file çoraplı (belli ki zevksiz) kadınlardan intikam alma öyküsünün, söz konusu çorapla uzaktan yakından ilgisi olmayan başka bir kadın (Sissy) tarafından sona erdiriliş öyküsüdür, He Lives By Night. Bu noktada ‘gece yaşayan’ aslında ‘he’ olan katil mi, yoksa ‘he’ görünümlü ama ‘she’ olan ve geceye radyo programıyla hükmeden Sissy midir? İşte o noktada tereddütteyim. Slasher’ın büyük günahı, giallo’nun ise vazgeçilmezi ‘seks’ öğesinin yerini komedi ile dolduran film, büyük beklentileri karşılayamasa da Uzakdoğu örneği olması açısından kayda değer bir örnek sayılır. (Kıyamadım gene…)

He Lives By Night
Ye Jing Hun

Yönetmen: Po-Chih Leung

Senaryo: Lo Gin

Oyuncular: Sylvia Chang, Kent Cheng, Ngaai Dik, Simon Yam

Yapım: 1982, Hong Kong, 86 dk.

İlk yayınlanış tarihi 27.01.2011.

İlginizi çekebilir...

MUBI

Yönetmen Atıf Yılmaz, senaryo Ümit Ünal, oyuncular Mazhar Alanson ve Ali Poyrazoğlu desek herhalde Arkadaşım Şeytan’a dikkat çekmeye yeter. Türk sinemasının fantastik öğelerle süslü...

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et