Öncelikle kusura bakmayın çünkü yukarıdaki fotoğraf iptidai şartlarda çekildi. Cep telefonuyla çektiğim düşünülürse, burada “iptidai” sözcüğünün kullanılması durumu biraz ironikleştiriyor aslında. Baksanıza daha 30 sene önce bilimkurgusal bir buluş sayılabilecek bir eylem, daha bugünden iptidaileşmiş… )Yine laf aldı başını gidiyor, mevzudan fersah fersah uzaklaşmak üzereyiz. Haydi tornistan!) Gördüğünüz çizim Taksim’de gezdiğim Filateli’de Sinema ve Sinemanın Büyüsü sergisinde karşıma çıktı. Sergilenen onlarca harikanın içinde beni en çok bu parça etkiledi. Karşısında tam anlamıyla bir beş dakika donakaldım. Aklıma sürüsüne bereket düşünce hücum etti, yüreğime bardaktan boşanırcasına duygu yağdı bu resme bakarken.
Bu kara kalem çalışma Türk sinemasının büyük aktörlerinden Ayhan Işık‘a aitti. Aslında Işık’ın çizgi romancılık yaptığına dair kulağıma bir şeyler çalınmıştı evvelden ama ilk kez onun elinden çıkmış bir resim görüyordum. Araştırınca Ayhan Işık’ın o zamanki adıyla İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin Resim Bölümünden mezun olduğunu ve bir süre Bab-ı Ali’de ressam olarak çalıştığını öğrendim. Elbette başta, gazetelere birçok çizgi roman bandı çizmiş olan Süleyman Turan olmak üzere başka ressam sinemacılarımız var. Zaten bu resmin yanı başında bir tane de Turan’a ait bir çizim yer alıyordu.
Bu anlamda, bende şok etkisi yaratan yalnızca Ayhan Işık’ın bir çizimine rastlamak değildi. (Aslında bu da yeterli, günümüze kalan başka bir orijinal çizimi daha yok belki de Kral’ın…) Neydi peki?
Resmin altında yazan şu minvaldeki yazı…
“Ayhan Işık balkonundan görünen sokağın görüntüsünü çizmiş.”
Ayhan Işık bir gece muhtemelen buzlu viskisini yudumlarken, eline almış rapido kalemi, balkondan ne görüyorsa çizmiş. Sokak lambası, park edildiği yerde uyuyan otomobil ve ufak darbelerle kağıda taşınan gecenin karanlığı…
Balkonundan…
“Ayhan Işık hastaneye kaldırıldı.
Türk Sinema sanatçısı Ayhan lşıkıin fazla güneş altında kalmaktan beyin zarı zedelenmiş,durumu ağırlaşan sanatçı önceki gün özel bir hastanede tedavi altına alınmıştır.
Geçtiğimiz Pazar günü evinin balkonunda güneş banyosu yapan daha sonra başağrıları başlamış ve bunu bulantılar izlemiştir.”Milliyet Gazetesi 14-06-1979
Balkonunda…
Peki yukarıdaki çizimin yapıldığı balkon Ayhan Işık’ın uyuyakalıp güneş çarpması yüzünden beyin kanaması geçirdiği o balkon mu?
Ben şu anda onun muhtemelen son kez gördüğü manzaraya mı bakıyorum?
Hata işi ileri götürüp Ayhan Işık’ın bu resmi 12 Haziran’ı 13 Haziran’a bağlayan gecede çizmiş olması ihtimalini evirip çeviriyorum kafamda. 13 Haziran Yeşilçam’ın Kral’ının başına o felaket geliyor.
Serginin sahibi Şerif Antepli beye soruyorum, “Sizce aynı balkon mudur?”diye. O da bilmiyor.
Ama zaten gerçek kimin umurunda… Artık ölen öldü, sorular soruldu, düşünceler üretildi, duygular yaşandı, bu yazı gibi sergi de çoktan bitti.
Ayhan Işık’ın şarkıcılık macerasını okumak için tıklayın
Yeşilçam kurbanı Suphi Kaner’in Yeşilçam melodramlarını aratmayan hikayesini okumak için tıklayın